English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ F ] / Found' em

Found' em traduction Turc

317 traduction parallèle
The Supreme Military Court has found, after the hearings on the case, that the 21 accused are guilty of premeditated subversion of the ex-ex-existing domestic laws and orders, therefore according to the military penal code, sect. 5, vol. 1, art-art-art-art, art-article
Yüksek Askeri Mahkemeye dayanarak, davayla ilgili soruşturma sırasında, 21 sanığın suçlu olduğu, mevcut yasalar ve em-em-emirlere karşı çıktıkları, bu nedenle askeri ceza kanununa göre mak-mak-mak-makale yazarak..
Never forget'em. Four years ago, I found two diamond bracelets on you.
Dört yıl evvel üzerinde iki elmas bilezikle yakalamıştım seni.
Found'em hiding'in the smokehouse.
Onları evin yıkıntıları arasında bulduk.
So we can match'em against the sample in which the fossil was found.
Böylece biz de fosilin bulunduğu örnekle karşılaştıracağız.
Said he found'em on a... dead man.
Ölü bir adamın üzerinde bulduğunu söyledi.
I found'em!
Buldum onları!
Well, we found'em!
Evet, onları bulduk!
We found'em in a back room in Clark's store.
Clark'ın mağazasında arkadaki bir odada duruyordu.
I found'em together.
Peşlerine düştüm, ikisini de buldum.
I wouldn't want'em to get the wrong idea about how you found out.
Nasıl öğrendiğiniz konusunda yanlış bir fikre kapılmalarını istemem. Hoşçakalın.
I found'em.
Ben buldum.
Tell'em I finally found one.
Söyle onlara nihayet buldum onu.
I found'em in a alley.
Evet...
I want'em found.
Bulunmalarını istiyorum.
We'd have found work for'em till spring, or till the wagon train comes.
Bahara ya da tren gelene kadar onlara iş bulurduk.
I rode in and found'em there.
Vardığımda öyle buldum onları.
See, he found these here alligator shoes up on a hillside, and he put'em on and he started playin'like a boy will.
İşte bu ayakkabıları tepenin yamacında buldu çocuk değil mi, onlarla oynamaya başladı.
Found'em.
Buldum.
I found'em!
Onu buldum!
Last week I found a pair of shorts with semen on'em.
Geçen hafta meni bulaşmış bir şort buldum.
I been hidin'from'em all week, but it seems they found me here tonight, so we might as well have them up here to sing too...
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
We found no trace of'em up on the rocks.
Kayaların üzerinde hiç izlerini bulamadık.
It's not right, I found'em first.
Onu ilk ben buldum!
We found " em!
Bulduk onları!
I've found'em.
Buldum.
They found out he was screwing'em over.
Onları kazıkladığını farketmişler.
- Looks like they found'em. - Great.
- Onları bulmuşlar gibi görünüyor.
See, he was alone when they found him, and they couldn't be sure how long he'd been there... Or if he'd been in a battle, which battle, because there were three in the area that week. It could have been in any of'em, they said.
Bulduklarında yalnızmış ve ne kadar süredir orada olduğunu kestirememişler ya da bir çatışmada mı olduğunu, hangi çatışma olduğunu çünkü o bölgede aynı hafta üç çatışma olmuş.
We found'em down on the beach... near where your father was killed last night.
Ayakkabıları plajın altında bulduk. Babanız dün gece öldürülmüş.
I personally found'em disgusting, but the man adored them.
Ben çok iğrenç bulurdum ama o onlara bayılırdı.
Haha. I just found'em, son.
- Şimdi buldum evlat.
- Now that we found'em, what do we do?
- Onu bulduk ya, ne yapıyoruz şimdi?
We found ´ em.
Bulduk onları.
I found'em.
Onları buldum.
- I found'em, I found'em
- Onları buldum, onları buldum
"I found'em, I found'em"
"Onları buldum, onları buldum"
- Found'em in a soybean basement.
- Soya fasulyesine dönmüşler.
I know. I must've seen ten of'em before I found Jimmy.
Biliyorum, Jimmy bulmadan önce tam on tanesini gezdim.
Found'em.
Buldum onları.
Found'em on the dead guy under the Garden.
Ölen adamın üzerinde bulunmuş.
Tell him you found'em.
Onları bulduğunu söyle.
They found maps on'em, man.
Üzerlerinde haritalar buldular, ahbap.
- Found'em in the glove compartment?
Bunu torpido gözünde mi buldun?
Right? You found some love letters, tried to burn'em.
Birkaç aşk mektubu bulup onları yakmaya çalıştın herhâlde.
You, put those pillows back on the couch where you found'em.
Sen de yastıkları kanepeye yerlerine koy.
We found'em here this morning.
Bunları bu sabah bulduk.
Hey, I found'em for you!
Hey, aradığınız kişileri buldum!
Found'em coming through the woods.
Onları ormanda buldum.
We found'em.
Onları bulduk.
We found'em this morning, sir.
Onları bu sabah bulduk efendim.
I've found'em.
Onları buldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]