Four traduction Turc
70,207 traduction parallèle
- It's three and four.
- Üç ve dört. Adam.
Four of you, one of me.
Siz dört kişi, ben bir kişi.
You know it's been four years since I've had air conditioning?
Dört yıldır klima yüzü görmedim.
I got four rocks in my hand.
Elimde dört taş var.
The origami... Four years ago, he betrayed me and now I know why.
Origami... 4 yıl önce bana ihanet etti ve nedenini şimdi anlıyorum.
One, two, three, four.
Bir, iki, üç, dört.
Did you know we're the number-four meat supplier in central Arizona?
Arizona'nın merkezinde en büyük dördüncü et tedarikçisi olduğumuzu biliyor muydun?
♪ I'm gonna give you everything I got ♪ You've been complaining for the last four hours, and now you lost your appetite?
Dört saattir açı diyip duruyordun şimdi iştahını mı kaybettin?
- Four.
- Dört.
Okay, I need four hours.
Tamam, dört saate ihtiyacım var.
Four out of five.
Beş taneden dördünü aldım.
Now breathe in for four through your nose.
Şimdi dört saniye burnundan nefes al.
I was on your softball team four fucking years ago.
Dört yıI önce beysbol takımındaydım.
- You have four days to deliver $ 350,000 cash, or your brother dies.
- $ 350,000 getirmek için dört günün var yoksa kardeşin ölür.
Four days.
4 gün.
The guys been drinking four nights a week for a decade.
Adam yıllardır haftanın dört günü buraya içmeye geliyor.
You gonna kill three, four guys just to get to him?
Sırf ona ulaşmak için üç dört kişiyi mi öldüreceksin?
Especially with four kids, so...
Hele dört çocuk varken...
Any word from the Clave? Not yet, and we've been trying for the past four hours.
Dört saattir uğraşıyoruz, henüz yok.
Room four, stat!
Dört numaralı oda, derhal!
I've tried you back four times. As soon as you get this, please call me.
Dört kere çağrı bıraktım.
Can I have four tequila shots, please?
Dört tekila alabilir miyim?
Four against two.
Dörtlü ikisine karşı.
[Isabelle] You'll have four training sessions a day :
Günde dört farklı eğitimin olacak.
Uh, maybe using one of your four PhDs?
- Doktoralarından birini kullanarak?
- I don't have four...
- Dört doktora...
All right, Spec-y four-eyes.
Pekala dört göz.
Well, I guess I'll just go back to being a billionaire inventor with four PhDs.
Sanırım tekrar dört doktoralı milyarder bir mucit oldum.
The four of you are gonna have plenty of time to catch up.
Dördünüzün olayları dinleyecek çok vakti olacak.
You know, walking by, I could have swore I heard a four-piece in here.
Kaldırımdayken içeride 4 parçalık bir orkestra var sandım.
Maybe four.
Belki dört.
But then when I fucking thought about it, I've been out here for four years.
Ama sonra bir düşündüm, dört yıl olmuş.
I've never had to wait for more than four minutes for an Uber.
Uber için hiçbir zaman dört dakikadan fazla beklemedim.
Four, three, two, one...
Dört, üç, iki, bir...
Like, four meetings this week, three meetings last week, and you're fucking, like, checking up on me.
Bu hafta dört buluşma, geçen hafta üç buluşma. Beni kontrol ediyorsun.
One dead, two in critical condition, and they kidnapped number four.
Bir ölü, iki ağır yaralı sonuncuyu da kaçırmışlar.
Four years?
Dört yıl mı oldu?
At least four demons are still unaccounted for.
Sayılmamış en az dört iblis daha var.
So we have four arrests for Sara Alazi, all in'89 or'90, and all within a 5-minute walk of the King's Cross flat.
Sara Alazi adına dört tutuklama var. Hepsi 89 ve 90 yılında. Ayrıca tutuklamalar King's Cross'daki daireye beş dakika yürüme mesafesinde yapılmış.
Let's look at erm..... act three, please, scene four.
Şeye bakalım 3. perde, 4. sahne.
So, we then went back to Marion Kelsey's arrest sheet and discovered that the march she was on was actually a protest march campaigning for the release of the Guildford Four.
Biz de tekrar Marion Kelsey'in tutuklanma evrakını inceledik ve katıldığı yürüyüşün asıl amacının Guildford bombacılarının salıverilmesi için düzenlendiğini öğrendik.
'The train now approaching platform four will not stop here.'
Tren dört numaralı platforma yaklaşıyor. Burada durmayacak.
'Stand back from the edge of platform four.'
Raylardan uzak durunuz.
I wasn't expecting much, maybe four percent better, tops, and I was taking it out for a test run.
Beklemiyordum, belki yüzde dört daha iyi, Üstler ve ben bir deneme sürüşü için dışarı çıkardım.
Two. Three. Four.
İki, üç, dört.
It's four.
Dördüncü de var.
There's always four.
Her zaman dördüncü olur.
- Listen to these four statements. - Mm-hmm.
Şu dört ifadeyi dinle.
And I've been feeling incredibly guilty because she left, and I haven't heard from her, and I figured I've been giving her money to come see you four times a week, so you must know more than me.
Kendimi çok suçlu hissediyorum çünkü çekip gitti ve ondan bir daha haber alamadım. Haftada dört kez buraya gelmesi için para verdiğime göre benden daha çok şey bilmen lazım.
It's three and four.
- 3 ve 4 numara.
There are four of us.
Dört kişiyiz.
fourth 129
fourteen 205
four years ago 183
four years later 24
fourth floor 64
four years old 22
four days ago 74
four five 21
four times 107
four words 20
fourteen 205
four years ago 183
four years later 24
fourth floor 64
four years old 22
four days ago 74
four five 21
four times 107
four words 20
four hours ago 22
four eyes 26
four months ago 70
four days 120
four minutes 103
four hundred 28
four times a day 16
four hours 154
four o'clock 56
fourth of july 27
four eyes 26
four months ago 70
four days 120
four minutes 103
four hundred 28
four times a day 16
four hours 154
four o'clock 56
fourth of july 27
four weeks ago 22
four weeks 56
four grand 19
fourteen years 18
four of us 16
four million 27
four kids 21
four letters 20
four more years 25
four of them 47
four weeks 56
four grand 19
fourteen years 18
four of us 16
four million 27
four kids 21
four letters 20
four more years 25
four of them 47