Gab traduction Turc
309 traduction parallèle
You boys won't gab with me.
Siz benimle çene çalmıyorsunuz.
Cut the gab!
Zırvalamayı kes!
If you and Joe'll gab on about this appointment, I'll see the committees.
Joe'yla işiniz uzayacaksa, gidip komisyon üyeleriyle konuşacağım.
Are you able to get a lot of gab?
Çok mu konuşuyorlar?
Come on, break it up. Am I paying you to sing or gab?
Şarkı söylemen için para veriyorum sana gevezelik yapman için değil.
Gab, gab, gab.
Laf, laf, laf.
Cut the gab and get going.
Çeneyi bırakıp, işinize bakın.
What's all the gab about?
Nedir bu gevezelik?
Store your gab!
Store your gabGevezeliği kes!
- What's all the gab about?
- Ne çene çalıyorsunuz öyle?
No gab tonight!
Bu gece çene çalmak yok!
- I'll gab the material and we'll go.
- Kumaşı getireyim, gidelim ha?
You gotta gab dip, do it out here, not in there.
Boş boş konuşuyorsun, bari burada yapma.
Well, are we gonna sit up here all day and gab or are we gonna move on?
Bütün gün burada oturup çene mi çalacağız yoksa yola devam mı edeceğiz?
Okay, nobody gets trigger-happy tonight... and keep the gab down.
Kimse bu gece mutlu değil.
Don't you ever say it again. Man : Cut the gab, will you?
Gevezeliği keser misin?
- All that gab about God and faith.
- Bütün o Tanrı ve inanç zırvaları.
What should we do, stay and gab about it?
Peki ne yapalım, kalıp gevezelik mi edelim?
Laurie, stop that gab-gab-gabbing.
Laurie, çene çalmayı bırak.
I'll get you later, and it won't be to gab.
Sana daha sonra geleceğim ve inan çene çalmayacağız.
With his gift of the gab he could go places.
Bu çeneyle çok iş yapar.
- You got the gift of the gab.
- Senin agzin iyi laf yapar.
And you certainly have that proverbial gift of the gab.
Kuskusuz dilin ağzında çok iyi dönüyor.
If you have time to gab, go get feed for the horses!
Madem gevezeliğe vaktiniz var, gidip atları besleyin!
So when I walk in, I gab with him.
İçeri girdiğimde, onunla çene çaldım.
That's all gab - disembowelling...
That's all gab - disembowelling...
She had the gift of a gab!
İnanılmaz bir ikna yeteneği vardı.
A Clark Gab..
- Clark Gable...
And you can figure, we didn't gab much.
Fazla konuşmadığımızı tahmin edebilirsiniz.
You're all gab and no feel!
Boş laf dolusun ve hissin yok!
Come on, cut the gab.
Hadi bırakın çene çalmayı.
You have the gift of the gab and can always make me look small.
Boş konuşmakta üstüne yok ve beni hep ikinci plana atıyorsun.
It's called the gift of the gab.
Etkili konuşma yeteneği.
You're being paid to wait on tables, not gab on the phone. Look, I'll call you back later.
Maaş gevezelik etmek için ödenmiyor.
Chew the rag a little bit. What do you want to gab about, fish face?
Şimdi ne söyleyeceksen söyle bakalım balık suratlı.
'Cause even my team... my old team... they'd rather stare at her than gab about old times.
Çünkü kendi takımımdakiler bile eski günlerden çene çalmaktansa gözlerini dikip ona bakmayı tercih ederler.
You can gab later...
Sonra çene yaparsınız...
- Gab... You...
- Gab... sen.. sen...
Tell me, Gab, is there anything Xena doesn't know or should we build her a temple right now?
Söyle bana Gab, Zeyna'nın bilmediği birşey var mı yoksa hemen şimdi ona bir tapınak inşa etmeli miyiz?
Gab, the baby!
Gab, bebek!
- Wake up!
- Uyan! - Gab...
Normally he responds to visual stimulation, but since you have got the gift of gab, you won't need pictures to make him respond, will ya? Get acquainted, John.
Normalde, görsel uyarıcılara tepki verir Ama madem ki sen konuşabiliyorsun onu uyarmak için resimlere ihtiyacın olmayacaktır.
I love you, Gab.
Seni seviyorum Gab.
I love you so much, Gab.
Seni seviyorum.
Hey, no time to gab.
Çene çalacak vaktim yok.
Don't worry, Gab. That thing looked awful, but at least Xena wounded it.
Endişelenme, Gab... şu şey berbat gözüküyordu, ama en azından Zeyna onu yaraladı.
Gab, what is it?
Gabby... ne oldu?
Gab... Is that you?
Gabby... bu sen misin?
Ach, don't gab so much.
O kadar konuşmayın.
Blah blah Gabby gab gab. Will you be quiet, fausto?
Sessiz olur musun, Fausto?
Gab...
Gabby!