English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ G ] / Get it together

Get it together traduction Turc

1,740 traduction parallèle
Come on, just get it together.
Haydi, kendini toparla.
I gotta get it together.
Hey, dur.
Just get it together.
Şunu anla artık.
Get it together, Jack!
Toparlan Jack!
Get it together.
Kendine gel.
LeeJohn, get it together.
LeeJohn, kendine gel.
All right, crew, everyone, let's get it together, now!
Evet ekip, hadi hep beraber, şimdi!
You get it together.
Dikkatini topla.
Come on, get it together.
- Topla kendini.
Get it together!
Birlikte almalıyız!
- Yeah, we'll get it together from now on.
Bundan sonra aklımızı başımıza alacağız.
Let's just get it together and chill out a little. Guys, this is too much.
Millet, biraz abarttık.
And this is something that is gonna fucking fall by the wayside if I can't get it together.
Ne yaparsam yapayım bir türlü ilerleme kaydedemiyorum bir türlü düzene giremedim.
Get it together.
Birlikte bakalım.
Ellie, come on, you gotta get it together.
Aman tanrım! Ne halt ediyorsun?
Yeah, I think me and Eloisa are about to... get it together.
Sanırım ben ve Eloisa... birleşmek üzereyiz.
I'm serious about this one, 'Cause if there's one thing that i know, It's that audiences get crazy over who ends up together.
Bu konuda çok ciddiyim,... çünkü bildiğim tek şey varsa,... o da, seyircinin en sonunda kimin birlikte olduğuna çıldıracağı.
Till then it is yourjob to get them together at one place.
O zamana kadar senin görevin hepsini bir araya getirmek.
Get your shit together before it's too late.
Çok geç olmadan aklını başına topla.
This only goes to show how impossible it is for people from such different social classes to get along together.
Yalnızca, bu kadar farklı sosyal statülerden gelen insanların bir araya gelmesinin ne kadar imkansız olduğunu gösterir..
It may take time for them to get the money together.
Parayı toplamaları biraz zaman alırmış.
It's as close to the speed of light as we can get and then we smash them together, two places actually, that red building there, which is called CDF and that blue building over there which is called D zero.
Işık hızına ulaşabileceğimiz en yakın hızda sonra bir birleri ile çarpıştıracağız, iki ayrı yerde, Şuradaki CDF denen kırmızı bina ve D sıfır Denen mavi bina.
But together, we'll get a flock, we'll make it big.
Fakat birlikte, bir sürü alacağız ve onu kocaman yapacağız.
Look, every kid wishes their parents get back together, but it's not realistic.
Bak, her çocuk, anne ve babalarının tekrar bir araya gelmesini ister. Ama bu gerçekçi değil. Biz hayatımıza devam ettik.
Every kid wishes their parents would get back together, but it's not realistic.
Her çocuk anne ve babalarının tekrar bir araya gelmesini ister ama bu gerçekçi değil.
and whether or not we're together, we have to do whatever it takes to get him wherever he needs to go.
Bir arada olsak da olmasak da onun olması gereken yerde olması için ne gerekiyorsa yapmalıyız.
I thought we could get lunch, all of us then we could all see it together.
Hep birlikte öğle yemeği yiyip beraber gidebileceğimizi düşündüm.
Well, I didn't mean to barge in like this... so you just enjoy this here sofa, and maybe sometime we'll get to share it together again.
İşlerine karışmak istemem ama kanepenin burada olmasını istiyorsun demek belki bir ara yine beraber paylaşırız burayı.
The second you get your life together, you ruin it.
- Tipik kafasız Eli. Hayatın tam da düze çıkmışken hemen bunu mahvedecek bir yol biliyorsun.
Everyone thinks prom is this big event that they're gonna remember for the rest of their life, but really it's just an excuse for kids to get together and get freaky on the dance floor.
Herkes baloyu hayatlarının geri kalanında hatırlayacak kadar çok büyütüyor. Fakat gerçekte bu, bir araya toplanıp tepinmek için uydurulmuş çocukça bir bahane.
Because if it is, there's no reason we can't get together on a satisfactory...
Paraysa, bunu bir şekilde...
Put it all together. What do you get?
Hepsini bir araya getirirsek, ortaya ne çıkıyor?
Well, you're gonna get married anyway, so why don't you get married here where we can be all together, and that way Grandma Annie can be a part of it.
Her halükarda evleneceksiniz nasılsa o yüzden neden burada evlenmeyesiniz ki? Herkes hazır bir araya gelmiş hem böylece büyükanne Annie de katılmış olur.
If you go against everything that Mary believed in and you get yourself killed doing it, well, then you destroy any chance you have of being together at your end.
Eğer Mary'nin inandıklarına herşeye rağmen karşıysan... onu kendin öldürdün. son şansını da yok etme... beraberliğinizin.
It's too bad we didn't get to spend more time together.
Biraz daha birlikte olamamamız ne kötü.
After you get 10 of them, put it all together, that's $ 10,000.
10 tanesini aldıktan sonra, hepsini bir araya koy. 10,000 $ eder.
Listen, it's the culture of accountability, kiddo, so you better get your act together.
Bu sorumluluk kültürüdür çocuk. Aklını başına topla.
Yeah, it was great. Are you guys gonna get back together?
Tamam aklıma gelen en iyi açıklamayı yapayım.
Yeah, yeah. But when will we get together again? Gee, it's been weeks!
Peki, tamam da daha sonra ne zaman bir araya geleceğiz, haftalar oldu.
Say I get a Timer, and it says that me and you are supposed to be together forever and ever that'll satisfy you, right?
.. o zaman sonsuza dek birlikte olucaz öyle mi?
Maybe it might be good if you and I took a trip together, you know, just get the heck out of here, huh?
Belki seninle beraber bir seyahate çıksak güzel olurdu, anlarsın sırf buralardan uzaklaşmak için.
Okay. Well, we'll get the video, we'll sit down and we'll watch it together as a family.
Kaydı alır, oturur, evde ailece izleriz.
Um, I'm really sorry that it's taken me so long to get this together for you, but it's, it's pretty standard, Mr. Wilson.
Bunu bir araya getirmem bu kadar uzun sürdüğü için üzgünüm ama Washington eyaleti kanunlarına göre, Bay Wilson, standarttır.
Isn't it great that we get to do time together?
Beraber takılacak olmamız harika, değil mi?
It's a party for people like me To get together and network
Benim gibi insanların bir araya gelmesi ve iletişim sağlaması için yapılan bir parti.
You take a few hits, get your sea legs back, and, uh, we'll finish the rest of it together.
Birkaç fırt çeker tekrar alışırsın. Kalanını da beraber bitiririz.
It's just a little get-together, that's all.
Biraz birlikte olmak istiyorum, hepsi bu.
Well, at first it was because I figured the only way I was going to get you two lunatics out of my life was if you got your shit together, but... actually I like you guys a lot, and I want you to be happy.
İlk başta siz iki manyaktan kurtulmanın tek yolunun, sahip olduğunuz tabuları yıkmak olduğunu düşünmüştüm ama aslında sizden hoşlanıyorum ve mutlu olmanızı istiyorum.
When you add nitrogen and carbon together, you get this wonderful combustion aided by our little friends the bacteria and the fungi that are in here making it all work.
Azot ve karbonu karıştırınca bu harika tutuşma gerçekleşir bakteri ve mantar gibi küçük arkadaşlarımız da işin yürümesine yardımcı oluyor.
During the investigation into the death of high school sophomore Ashley Clark... it was discovered the presumed murder victim... was part of a group of girls who made a pact... to get pregnant and raise their children together.
Lise ikinci sınıf öğrencisi Ashley Clark'ın ölüm soruşturmasında hamile olup, beraber çocuk büyütmek için. anlaşan bir grubun parçası olduğu keşfedilmiştir.
It was my idea that we all get a house together... help each other raise our kids.
Bir evde beraber yaşamamız benim fikrimdi. Çocuklarımızı büyütürken yardımcı olmamız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]