Go in traduction Turc
64,407 traduction parallèle
Because now anywhere you go in the world, any Bratva you meet will know what kind of man you are.
Çünkü artık dünyanın neresine gidersen git seni tanıyan tüm Bratva mensupları nasıl biri olduğunu anlayacak.
Um, the arrow needs to go in at exactly a 45-degree angle.
Okun tam 45 derecelik açıyla girmesi lazım.
So if we go in now, the SCPD might not have enough evidence to put him back behind bars.
Yani şimdi harekete geçersek SCPD'nin elinde onu hapse atacak kadar kanıt olmayabilir.
I was just about to go in to court.
Tam mahkemeye gidiyordum.
Just go in with your eyes open, huh?
Gözünü dört aç tamam mı?
Yeah, there's only so long you can circle your prey before you go in for the kill.
Avlanmadan önce avın etrafında dolaşmanın da bir sınırı var.
Please go in peace!
Esen kalın!
All right, so... we go in, find Bruce, get him to safety, then we go after Jerome.
Pekala, içeri girip, Bruce'u bulacağız, güvenli bir yere götürüp, sonra Jerome'un peşinden gideceğiz.
Three speedsters go in, and only two come out.
Üç hızcı girdi, sadece ikisi çıktı.
" Just as the villain was about to go in for the fatal blow,
" Kötü adam öldürücü darbeyi vurmak üzereyken...
Then I... I'd go back in time before any of this happened.
O zaman, bütün bu olanlardan önceki bir zamana gidebilirdim.
I don't have time to take these rags off, so go just in case this, you know, doesn't work.
Paçavraları çıkaracak vaktim yok. Belki işe yaramaz, o yüzden... Git.
I've got another photo, same time, of a man in a hood with a bow and arrow operating in Russia, and now of course, I can't go public with any of it because I've been thoroughly discredited,
Aynı zaman dilimine ait başka bir fotoğrafta Rusya'da iş yapan, kapüşon giymiş ok ve yaylı bir adam görünüyor. Ama bunları artık halka sunamam çünkü itibarım tamamıyla zedelendi.
- Better go blend in.
- Ben onlara karışayım en iyisi.
We should go to Pike, tell him Chase is the Throwing Star Killer.
Pike'a gitmeliyiz. Chase'in Throwing Star Killer olduğunu söylemeliyiz.
- But speaking of the something that I'm into, it actually helped me go through the petabyte of data we took off of Chase's mother's computer.
- Ama giriştiğim iş konusu açılmışken... Bu iş, Chase'in annesinin bilgisayarından aldığımız petabaytlık veriyi ayıklamama yardımcı oldu.
I mean- - in the meantime, I think we go home.
- Bu arada bence eve gidelim. - Niye ki?
She's in some kind of trance. He won't let go.
Gitmesine izin vermiyor.
What happens if you go hungry in prison?
Hapishanede acıkırsan ne olacak?
As congress convened in emergency session, defense minister korshunov denounced the sneak attack as a lawless and cowardly act by earth that would not go unanswered...
Kongre acil oturumda toplantıyken Savunma Bakanı Korshunov Dünya'nın gerçekleştirdiği bu kanunsuz ve korkakça sinsi saldırıyı kınayıp cevapsız kalmayacağını...
Sorry you had to go through that But we needed to get out in front of this.
Buna katlanmak zorunda olduğunuz için üzgünüm ama sorunu bunun önünde çözmemiz gerekliydi.
We could probably handle that if we're juiced to the gills, but eventually one of those little blood vessels in your brain's gonna go pop.
Kulaklarımıza kokteyl şırınga edersek büyük ihtimal üstesinden geliriz. Ama er ya da geç beyninizdeki o küçük kan damarlarından biri patlayacaktır.
We can go anywhere else in the whole universe, but we can't go home, honey.
Koca evrende her yere gidebiliriz ama eve gidemeyiz tatlım.
As Congress convened in emergency session, Defense Minister Korshunov denounced the sneak attack as a lawless and cowardly act - by Earth that would not go unanswered.
Kongre acil oturumda toplantıyken Savunma Bakanı Korshunov Dünya'nın gerçekleştirdiği bu kanunsuz ve korkakça sinsi saldırıyı kınayıp cevapsız kalmayacağını...
We'll go out in a sec, Stevie, I promise, okay?
Birazdan çıkacağız Stevie. Söz veriyorum, tamam mı?
Call it in. Go.
Arayın, git.
Anyway, Richard, you're not gonna seriously go home and tell the guys in your company that even though your user rates are skyrocketing that you wanna pivot.
Neyse. Richard, eve gidip şirketteki arkadaşlarına binlerce kullanıcısı olan böyle bir uygulama yerine başka bir şey deneyeceğini söyleyemezsin.
Boys just go off to fight in someone else's wars.
Oğlanlar çıkıp başkasının savaşlarını verir.
"go on in, get you a beer, have one on me."
"Git de kap bir bira, aslan parçası."
Well, then I need to feel like you're standin'in the rain, man, you ain't got no place to go.
Öyleyse yağmurun altında evsiz barksız halde dikilip kalmanı ben de hissedebilmeliyim.
I put him in the woods out back, and marked him with a stone, in case you want to, like, go visit him.
Arkadaki ağaçlık alana gömdüm. Mezarı belli olsun diye taş koydum. Ziyaret etmek istersin filan.
You can peel the whole face in one go.
Tüm yüzü soyabilirsiniz tek seferde.
You must be the first person in history to go on a killing spree in order to find a life coach.
Yaşam koçu arayışında öldürme cümbüşü yapan tarihte ilk sen olmalısın.
Mr. Mayor, you're in no condition to go anywhere.
Sayın Başkan, hiçbir yere gidecek durumda değilsiniz.
The bomb's due to go off, slap, bang, in the middle of rush hour.
Bomba ses çıkarmalara, çatlamalara, gümlemelere bağlı olarak en kalabalık saatin ortasında patlayabilir.
In exchange for him telling us where the bombing was gonna go down, Alfred let Strange walk.
Alfred'e Strange'i sorgulamasını söyledim.
Maybe by letting him go back to his Earth, it changes your future and prevents Iris'death.
Belki de dünyasına gitmesine izin vererek geleceği değiştirir ve Iris'in ölümüne engel olabiliriz.
Maybe in the meantime, you could let this arms dealer thing go?
Belki de bu sırada şu silah satıcısı olayını bıraksan iyi olur.
Uh... I need to go catch up with Captain Singh, so I will be back in a little while, yeah?
Benim gidip Komiser Singh'le konuşmam gerekiyor.
And our deal was that I would train so that I could fight Gypsy, but I guess you two wanted to go behind my back and try to sub in?
Ve bizim anlaşmamıza göre de ben Gypsy ile dövüşmek için çalışacaktım ama sanırım siz ikiniz arkamdan iş çevirmek istemişsiniz.
You know what I always say, a fella that can't tell the difference between balls and lanterns is in trouble when the lights go out.
Her zaman ne derim biliyor musun? "Küre ile fener arasındaki farkı bilmiyorsan elektrik gidince başın dertte demektir."
I'm gonna go see what's in it.
İçinde ne olduğuna bakacağım.
This hesitation that you feel, on behalf of the group, is our realization that this "go for broke" attitude is the very attitude that got Wallace in his predicament in the first place.
Bize göre hissettiğin bu tereddüt bu her yola başvurma tavırların Wally'yi bu duruma sokan tavrın aynısı.
What wine do you think would go best with a big, old men's size 11 shoe stuffed in his mouth?
Çenesini bir türlü kapatamayan birinin ağzını en iyi hangi şarap doldurur?
You go digging around in this dirt... you might not like what you find.
Bu pisliği eşerseniz bulduklarınız hoşunuza gitmeyebilir.
You want Kara and Barry back from the world they're in, you can go get them yourselves.
Kara ve Barry'yi şu anda bulundukları dünyadan geri getirmek istiyorsanız bunu gidip kendiniz yapabilirsin.
♪ And if you're not there in time ♪ ♪ You can just go back in time ♪
Ve eğer gelemezsen vaktinde, gidebilirsin geçmişe
We need to go to whatever world they're in.
Şu anda bulundukları dünyaya gitmeliyiz.
If the answers that we need to stop Savitar and save you are in the future, then that's where I need to go.
Savitar'ı durdurmak ve seni kurtarmak için gereken cevapler gelecekteyse o zaman ben de oraya gitmeliyim.
The future has not changed. If the answers that we need to stop Savitar and save you are in the future, then that's where I need to go.
Savitar'ı durdurmak ve seni kurtarmak için gereken cevaplar gelecekteyse o zaman oraya gideceğim.
Look, good news... good news, you can always go back to the exact time in which you left, no matter how long you stay here.
Bak, iyi haber şu ki burada ne kadar kalırsan kal ayrıldığın ana geri dönebilirsin.
go inside 366
go in peace 51
go in there 78
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
go in peace 51
go in there 78
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105