Go in peace traduction Turc
364 traduction parallèle
Then, Nathan, my brother, go in peace.
sonra, Nathan, kardeşim... barış içinde git.
Go in peace.
Huzur içinde gidin.
Go in peace.
Selametle gidin.
Please go in peace
Huzur içinde git.
- Go in peace!
- Gidin!
- You said they'd go in peace.
- Sessizce gideceklerini söyledin.
Go in peace for the moment.
Huzurlu ol şu an için.
Go in peace, let me fight my war.
Yolun açık olsun, bende kendi savaşımda dövüşürüm.
Go in peace if God forgives you.
Eğer Tanrı seni affetmişse, yolun açık olsun.
Go in peace, Brother.
Yolun açık olsun kardeşim.
- And you may go in peace.
- Barış içinde gidebilirsiniz.
Be well, and go in peace.
Kendine iyi bak, ve barış içinde git.
Go in peace, Ariosto.
Güle güle git, Ariosto.
Go in peace, now.
Huzurla gidin şimdi.
Michael Rizzi, go in peace, and may the Lord be with you.
Michael Rizzi, barış içinde yaşa, ve Tanrı hep yanında olsun.
The prisoners may go in peace on this condition :
Mahkûmlar, tek bir şartla gidebilirler :
Go in peace.
Huzur içinde git.
All I ask is that you let me leave here in peace, to go wherever the gods decide.
Böylece sen de kalbini ve yuvanı benim rızamla alırsın.
Disperse and go your ways in peace.
Dağılın ve huzur içinde yolunuza gidin.
He says the Great White Father's lightning... is the strongest medicine they've ever seen... that the singing wire can go through his nation in peace.
Ona Büyük Beyaz Baba'nın şimşeğinin şimdiye kadar gördükleri en güçlü ilaç olduğunu... ve şarkı söyleyen telin onları barış ve huzur içinde tutacağını söyle.
He would go away, leave england forever, live obscurely in a distant country, find peace in a life of humility and self-denial.
Uzaklaşmalıydı, İngiltere'yi terk etmeliydi, bilinmeyen uzak bir ülkede yaşamalıydı. Sade bir hayat yaşayıp huzur bulmalıydı.
# Go away and leave us in peace. #
Buradan git ki huzur bulalım...
And which leads to absolutely nothing... go, susanne, go and leave me in peace.
Ve geriye hiçbir şey bırakmaz. Git, Susanne, git ve beni rahat bırak.
I'll arrange that you go broke in quiet and peace
Sessiz sedasız alırım son kuruşunu
I want you to go home and leave them in peace.
Geldiğin yere dönmeni ve onları rahat bırakmanı istiyorum.
If you want to go on living in peace, I can leave.
Eğer huzurlu olacaksan, giderim.
If that doesn't suit you, go back to your world... and leave me in peace!
Sana uymuyorsa kendi dünyana dön ve beni rahat bırak!
Go to his wedding in peace.
Babanın düğününe sakince git.
When you have eaten, I ask you to go and leave us in peace.
Yemeğinizi yedikten sonra gitmenizi ve bizi rahat bırakmanızı istiyorum.
Whoever you are, whatever your motives, please go and leave us in peace.
Kim olursanız olun, niyetiniz ne olursa olsun, lütfen gidin ve bizi rahat bırakın.
Just let her go back to her own life, and... leave me here to live mine in peace.
Bırak kendi hayatına dönsün ve ben de burada kendi hayatımı huzur içinde yaşayayım.
Sweetheart, you've gone and helped our dead to rest in peace. Go reborn.
Tatlım, yardımların sayesinde ölüler huzur içinde uyuyacaklardır.
Joan, go in peace!
Jeanne, güle güle!
Go, in the peace of the Lord.
Efendimizin selametiyle gidin.
You deserve to go back to your homeland and stay there in peace.
Evinize dönüp orada barış içinde yaşamayı hak ediyorsunuz.
You should go hunting and let me work in peace.
Ava gitmelisin ben de böylece rahatça çalışırım.
I go away, rest in peace.
Gidiyorum, gidiyorum. Ne sanıyorsun?
Go home in peace...
Ama evinize gidin!
You go home in peace.
Yeşil ormanlarsa barış içinde geyik avlayın.
I want to go west and find a place where we three can live in peace.
Güneye gitmeyi ve üçümüzün de huzur içinde yaşayabileceği bir yer bulmayı ümit ediyorum.
Eh! Leave him in peace! Let him go away.
Rahat bırakın onu, size söylüyorum.
Go home... and leave me in peace!
Eve git... ve beni rahat bırak!
now, the first thing to do In the event of a breach of a peace of any kind Is to go and...
Şimdi huzuru bozan bir davranış olduğunda yapılacak ilk şey gidip...
Instead of standing in the front, They chose to go to a Peace Festival and dance.
En önde durmak yerine bir Barış Festivali'ne gidip dans etmeyi tercih ettiler.
leave little miss in peace and go though!
Şimdi bu hanımı derhâl rahat bırakın ve uzaklaşın!
Go to hell and leave me in peace.
Cehenneme git ve beni rahat bırak.
well, we could lay down our arms and go our separate ways in peace.
Silahlarımızı indirebilir ve hepimiz yolumuza gidebiliriz.
( translator ) My mother, may her soul rest in peace, asked me to go to the bakery and stand there the whole night to get a loaf of bread so that there would be something to eat at home the next day.
Annem, ruhu şâd olsun fırına gitmemi ve tüm gece orada bekleyerek ekmek almamı istedi. Böylece ertesi gün yiyecek bir şeyimiz olabilecekti.
So we have to go on in the way of caprona till we find peace.
Bu yüzden barış bulana kadar, Caprona'nın yolunda gitmeliydik.
Because you have said this, woman, go home in peace.
Kadına, "huzur içinde evine gidebilirsin" deyiniz.
We wanted to go out and to eat in peace...
- Biz dışarda huzur içinde yemek yemek istiyoruz.
go inside 366
go in there 78
go in 254
in peace 38
peace 747
peaceful 87
peacekeeper 20
peace be upon you 37
peace out 93
peace of mind 38
go in there 78
go in 254
in peace 38
peace 747
peaceful 87
peacekeeper 20
peace be upon you 37
peace out 93
peace of mind 38