English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / Hate him

Hate him traduction Turc

2,456 traduction parallèle
I hate him so much.
Öyle böyle değil hem de.
You hate him, don't you?
Ondan nefret ediyorsun, değil mi?
- Ý hate him.
- Ondan nefret ediyorum.
I hate him!
Ondan nefret ediyorum!
I hate him.
Nefret ediyorum.
You hate him almost as much as I hate him
Neredeyse benim kadar nefret ediyorsun ondan.
He's made Owen Lynch hate him.
Owen Lynch'i kendine düşman etti.
And since Gavin hates you maybe even more than you hate him, he was more than happy to squawk.
Gavin senin ondan nefret ettiğinden fazla.. ... senden nefret ediyor. Seve seve konuştu.
I hate him so much!
Ondan nefret ediyorum!
She must've loved him like hell to hate him that much.
Babamdan öylesine nefret etmesi için onu deliler gibi sevmiş olması lazım.
He's so superficial, I hate him!
Çok yüzeysel biriydi, ondan nefret ediyordum!
I hate him.
Ondan nefret ediyorum.
I try so hard to hate him. I guess it's just pointless.
Ondan nefret etmek için çabalayıp duruyorum ama sanırım boş yere çabalıyorum.
I hate him, Stefan.
- Ondan nefret ediyorum Stefan.
( voice breaks ) I hate him!
Ondan nefret ediyorum!
You know I hate him.
Ondan nefret ettiğimi bile bile.
I hate him!
Nefret ediyorum ondan!
Man, I hate him so much.
Tanrım, o heriften nefret ediyorum.
They're not saying that they hate him.
Ondan nefret ettiklerini söylemiyorlar.
So why does Chance hate him so much?
Peki Chance neden bu kadar nefret ediyor ondan?
I want him to hate himself so that it hurts, every minute of every day.
öyle acıtıyor ki, kendisinden nefret etmesini istiyorum, her gün her dakika.
She's totally in love with him but pretending to hate him so that we think she's cool. Go back to your corporate penthouse cubicle, Don Rickshaws.
ona tamamen aşık.ama ondan nefret ediyormuş gibi davranıyor yani sorun yok çekmekat kabin şirketine geri dön, Don Rickshaws.
He thought you'd just hate him if he tried talking to you so he figured he could at least eat dinner with you and made sure to come home straight away after cram school.
Sana hepimiz birden baskı yaparsak ters tepki vereceğini söyledi. "Önce birlikte yemek yiyelim." "Dersi olsa bile geri dönecek."
There are people here who also hate him.
Bir de ondan nefret edenler geldi.
He's only been here for a week and I hate him.
Daha bir haftadır burada ama ondan nefret ediyorum.
Why would Princess Bubblegum hate him if he was such a nice guy?
Bu kadar iyi biriyse prenses ondan neden nefret ediyor ki?
I know that you hate him, and maybe you don't even share the same DNA, but, Nathan, listen to me, he is your father.
Hayır, kızgın olduğunu, ondan nefret ettiğini biliyorum aynı DNA'yı paylaşmıyor da olabilirsiniz ama dinle Nathan, o senin baban.
- I'm starting to get the awful feeling that I don't actually hate him.
- Beecher nasıldı? - Ondan gerçekten nefret etmediğime dair korkunç bir hisse kapılmaya başlıyorum.
I hate it when they know I'm related to him- -
Onunla akraba olduğumu öğrendiklerinde yaptıklarından.
I hate to think of him all alone on Mardi Gras of all days.
Mardi Gras günü yalnız olacağını düşünmek hiç hoşuma gitmiyor.
- I hate him.
- Ondan nefret ediyorum.
I mean, I'd hate to tell him that you failed to resolve this matter.
Ona bunu söylemeyi istemezdim ama bu olayı çözmede başarısız oldunuz.
And I hate to think my coming along has set him off somehow.
Oliver'ı kendi çocuğum gibi görüyorum.
Because the last time I saw him he said, "Marty, I hate you."
- En son onu gördüğümde bana "Marty senden nefret ediyorum." demişti.
I trained him to hate white people. Because, not to profile, but most ghosts are white.
Onu beyaz insanlardan nefret etmesi için eğittim, nedeni görünüşlerinden değil, ama çoğu hayaletin beyaz olması yüzünden.
I know who you are. Look, I-I know that you hate me, but I need to talk to him, please.
- Bak benden nefret ettiğini biliyorum, ama onunla konuşmam gerek, lütfen.
God, I hate lying to him.
Ona yalan söylemekten nefret ediyorum.
E, I know we hate each other, but this is about Vince. - What about him? - I was gonna call you this morning.
E, birbirimizden nefret ettiğimizi biliyorum ama Vince ile ilgili bir konu var.
No, I would hate if I met him, believe me
Hayır sevmiyordu.
I don't know. I feel like my head's gonna pop off because I haven't told him and I want to and I hate that.
Onun için neden bu kadar özel oluyor? Bilmiyorum sanki beynim yerinden fırlayacak gibi.
They look like they hate him.
Ondan nefret ediyorlar gibi görünüyor.
I'd hate to tell him the man who saved his beloved prostitutka... from the Russian diamond mines was denied access into his poker game... because you couldn't overlook something as trivial as a bank error.
Şimdi kendisine gidip de sevgili fahişesini Rus elmas madenlerinden kurtaran adamın, sen bankanın yaptığı küçücük bir hatayı görmezden gelemedin diye poker oyununa giremediğini söylemek çok kötü olur.
I hate him.
Nefret ettim piçten.
Do you hate me... For trying to make peace between you and him?
Babamla aranızı düzeltmeye çalıştığım için benden nefret ediyor musun?
And When we find him, we're gonna make him pay. He's going to feel the sting of our hate.
Bunu bulmak boynumuzun borcu
Then I hate myself for liking him.
Sonra kendimden ondan hoşlandığım için nefret ediyorum.
- I'm clear. I hate what he did every bit as much as you do, but you can go, attack him.
hep yapacağın daha iyi bir şeyler yok muydu?
I want him to hate it.
Onun bundan nefret etmesini istiyorum.
I want him to hate every minute of it for my own amusement.
Her dakikasından nefret etmesini, kendi eğlencem için, istiyorum.
I want him to hate it.
Bundan nefret etsin istiyorum.
I want him to hate every minute of it for my own amusement.
Kendi eğlencem için, her bir saniyesinden nefret etsin istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]