English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / He's doing fine

He's doing fine traduction Turc

184 traduction parallèle
Say, I understand he's doing a mighty fine job up there.
Duyduguma göre çok iyi iº çikariyormuº.
Now, if this young man of 28 was a common, ordinary yokel, I'd say he was doing fine.
Ama George Bailey sıradan bir köylü değil.
- Oh, he's doing fine, Michael.
- Gayet iyi, Michael.
You're father's doing fine, isn't he?
Baban iyi, değil mi?
He's doing fine.
İyi.
Look at Chandler's son : he's in a boarding school and he's doing fine.
Chandler'in oğluna bir bak, o da bir yatılı okulda ve son derece iyi durumda.
He's doing fine.
Durumu iyi.
Well, he's been doing fine.
- Her şey yolunda gidiyordu.
He's doing fine, Mrs. Chaffee.
Gayet iyi, Bayan. Chaffee.
Oh, hell, he's doing just fine. Flunking every course, but otherwise fine.
O iyi, gerçi derslerde başarısız ama yine de çok iyi.
He's doing fine up in Idaho.
Idaho'da iyi iş yapıyor.
- He's doing fine.
- İdare ediyor.
He's doing fine.
İyiye gidiyor.
Keeping healthy. He's doing fine.
Meraklanma.Gayet iyi.
He's doing fine. He's dry.
O iyi ve ıslak da değil.
He's been doing real fine.
Gerçekten iyi.
Yeah, yeah, he's doing fine.
Evet, Evet, gayet iyi gidiyor.
He's doing fine.
Durumu gayet iyi.
- He's doing just fine.
- O gayet iyi.
He's been doing fine without it.
Kendi başına da gayet iyi gidiyor.
He's doing just fine where he is.
O yaşantısından çok memnun.
He's not doing fine.
Memnun değil.
SHE SAID, "HEATHCLIFF IS A LOVELY BOY " AND DOING FINE IN MATH NOW " BUT HE'S STILL COMING FOR DINNER EVERY NIGHT.
" Heathcliff harika bir çocuk ve şu an matematiği çok güzel, ama hala bana yemeğe geliyor.
He's doing just fine.
- İyi. İyi gidiyor.
But you said he`s doing fine.
Ama iyi olduğunu söyledin.
It's a little more work to breath. He's doing fine.
Soluk almak biraz uğraştırır.
He knows everybody he knows the mayor, and he knows the senator, and he calls politicians on the telephone as if he did get literally a high or bang out of doing what he did, and that's fine, but it can be a little hard on the people around you.
Hem de kontrol etmek için hiçbir şey yapamadığı irrasyonel bir insan davranışı yüzünden. 1929 Ekim ayının sonunda, Bernays büyük bir ulusal organizasyon düzenledi. Ampulün icadının 50'inci yılını kutlamak istiyordu.
He thinks this country's fine and we should go about doing business as usual.
O, ülkenin iyi durumda olduğuna ve eskisi gibi devam etmemiz gerektiğini düşünüyor.
He's doing fine.
İyi gidiyor.
He's doing fine on his own.
Yalnız da beceriyor.
- Well, he's doing fine, George.
- Çok iyi, George.
He's doing just fine.
İyi mi? Gayet iyi.
Sean, he's asleep now, but he's doing fine.
Sean şu anda uyuyor. Ama iyi.
- I think he's doing fine.
- Bence iyi iş başarıyor.
- Bettes said he's doing fine.
- Oğlum var. - Bettes iyi olduğunu söyledi.
Go ahead, he's doing fine.
Git doktorculuk oyna. Git haydi, onun durumu iyi.
- He's doing fine.
- Sorun yok.
- Is that really a good idea? - No harm done, he's doing fine.
Onun sürmesi iyi bir fikir mi?
He's doing fine.
Devam edin.
He's doing just fine, Captain.
Şimdilik iyi, Kaptan.
Well, he's doing fine!
Güzel, gayet iyi.
- He's just doing fine.
- O çok iyi.
He was doing just fine until Stefano took him in some sort of a bear hug and shook him a little too vigorously.
S. Stefano onu pençeleriyle kavradı ve hızla sarstı.
He's doing fine just on his own.
O kendiyleyken çok iyi.
He knows everybody he knows the mayor, and he knows the senator, and he calls politicians on the telephone as if he did get literally a high or bang out of doing what he did, and that's fine, but it can be a little hard on the people around you.
Herkesi tanıyordu, belediye başkanını,... senatörü, siyasetçilerle telefonda görüşüyordu. Sanki yaptığı iş dolayısıyla gerçekten yükselmiş gibiydi. Tamam yükselsin, fakat bu çevresindeki insanlar için katlanılacak bir şey değildi.
He's fine. He's doing well.
O, iyidir, durumu fena değil.
He's doing fine, Imhotep
İyi, şükürler olsun.
But now he's doing fine.
Ama benim keyfim iyi.
- He's good. He's doing fine.
Durumu iyi.
They seem to be doing fine on our atmosphere, but they need at least six hours of boron gas a day. He's rotating them.
Onları sırayla değiştiriyor.
He's seven now, and he's doing fine.
Şimdi yedi yaşında ve gayet iyi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]