Heading south traduction Turc
482 traduction parallèle
I was on the train heading south.
Bizi trenle güneye götürüyorlardı.
Why, he rode out of town about 3 : 00 this morning, heading south.
O, saat 3 : 00 civarında kasabadan ayrıldı. Güneye doğru gidiyordu.
I'm heading south.
Ben değil. Güneye dönüyorum.
Heading south.
Güneye doğru gidelim.
We're heading south.
Güneye gidiyoruz.
The Slayton gang rode past here last night, heading south.
Slayton'la adamları dün gece buradan geçip güneye gitmiş.
He seems to be heading south, staying clear of main highways. Exactly.
Anlaşıldığı kadar güneye doğru gidecekler..... ve otobandan uzak duracaklar.
And the three of them kept heading south.
Bu üçü güneye hakim oldu.
Figure you'll get there heading south?
Galiba siz de güneye gidiyorsunuz?
May be heading south on foot.
Güneye doğru yürüyerek gidiyor olabilir.
- We're heading south.
- Güneye gidiyoruz.
We should be heading south toward Orleans.
Güney'e, Orleans'a doğru gitmemiz gerekiyordu.
We're heading south to Baton Rouge to join up with the Union forces there.
Güneye doğru ilerleyip Baton Rouge'a ilerleyeceğiz. Oradaki Kuzey birliklerine katılacağız.
We've been heading south for the last 25 hours.
Son 25 saattir güneye doğru gidiyoruz.
Oh yes. There's six, seven, eight of them heading south.
Evet, altı, yedi, sekiz tanesi güneye doğru gidiyor.
What we're gonna have to do is travel at night, heading south.
Bu gece yola çıkıp güneye doğru gitmeliyiz. Her zaman güneye doğru.
The boat was heading south.
Geminin yönü güneyeydi.
- He's heading south.
- Güneye doğru ilerliyor.
I'm heading south for Highway Two.
İkinci otoyol için güneye dönüyorum.
A dozen, heading south, over at the Tunstall spread.
1 2, güneye gidiyorlar, Tunstall'ιn arazisindeler.
Five Japanese troop transports with naval escort were sighted off Formosa, heading south.
Beş Japon askeri nakil gemisi eskortuyla birlikte Formosa açıklarında, güney yönünde ilerlerken görülmüş.
They're still heading south with an escort only 14 hours from the coast of Malaya.
Bir eskortla birlikte hala güneye doğru ilerliyorlar Malaya kıyılarına sadece 14 saatlik mesafedeler.
We know they have an expeditionary force heading south.
Kuvvetlerinin güneye doğru ilerlediğini de biliyoruz.
Says he found fresh tracks heading south towards the lava hills.
İzini bulduğunu söylüyor. Dün gece tepede kamp kurmuş.
The suspects were last seen heading south in a'72 Continental. Now that's a yellow four door, with those Colorado plates.
Şüpheliler en son 72 model Continental ile birlikte güneye doğru giderken görüldüler, araç sarı renkli, 4 kapılı, ve o Colorado plakasıyla birlikte.
- The 201 now heading south.
- 201 şu an güneye gidiyor.
One more time, and you'll be heading south as fast as I can boot you!
Bir kere daha olursa, seni olabildiğince çabuk güneye postalarım!
- Are you heading South?
- Güneye mi gidiyorsun?
Saw a lot of unfortunate fellows on the road heading south.
Gelirken yolda, güneye giden talihsiz insanlara rastladım.
When it gets cooler, I'm heading south.
Bu soğutucuyu alıp, güneye gideceğim.
Attention all units, suspect and possible victim heading South.
Tüm birimlerin dikkatine, Şüpheli ve olası kurban güneye gidiyor.
Suspect heading south on Broadway.
Şüpheli güneye doğru gidiyor.
Maybe we should just think about backing off and heading south.
Belki de, Sadece Kapalı Destek Olarak Güneyi Düşünmek Gerekir?
Heading south on 12th Avenue approaching Canal Street.
12. Bulvardan Kanal Caddesine doğru ilerliyor.
I think I threw them a curve, heading south.
Güneye giderek şaşırttım.
uh, they're- - they're heading south.
Güneye gidiyorlar.
uh, they're heading south and north!
Hem güneye, hem kuzeye gidiyorlar!
That guy is now along Nathan Road, heading south.
Adamımız şu an, Nathan Yolunda ilerliyor. Güney girişinde.
Jeans, jacket, pink hat, and he's heading south.
Blucin, ceket ve pembe şapkalı. Güneye gidiyor.
Even you can't change him. He'll be heading south.
Güneye yol alacaktır.
I was flying south from Corpus Christi, heading here, Brownsville.
Corpus Christi'den buraya, Brownsville'e doğru uçuyordum.
At dawn the morning of November 17th, the second cavalry patrol was heading due south for Denver, with of course the temperance marchers. The Wallingham wagon train was turning west.
17 Kasım sabahı şafak vakti... 2nci Süvari Müfrezesi, yanındaki alkol karşıtı eylemcilerle birlikte güneye, Denver'a doğru devam ediyordu.
Oh, I'm heading south.
Niyetim öyle.
We'll be heading due south.
Başımızı güneye çevireceğiz.
The Bank Holiday started in earnest last night, with thousands of motorists heading towards the south coast.
Resmi tatil dün gece başladı, binlerce araç güney sahiline doğru yola çıktılar.
It appears, in fact, that he is heading direct south.
Aslında doğruca güneye yöneldiği görülüyor.
Then where is he heading, if not south?
Güneye değilse nereye gidiyor peki?
Although not dressed for the Lancashire climate Mr. Gandhi received a warm welcome from mill workers before heading back south for a final meeting with Mr. MacDonald.
İklime uygun giyinmemişse de işçiler onu sıcak bir biçimde karşıladı. Sonra Bay McDonald'la son görüşmesi için güneye hareket etti.
I discovered after a few days I was heading south.
Bir süre sonra Alaska yerine güneye gittiğimi fark ettim.
He's in south Texas, heading across the Gulf of Mexico.
O güney Texas'da the Gulf of Mexico'ya yöneliyor.
This plane has been heading east / south-east at 420 miles per hour.
Uçağın rotası güney-güneydoğu, saatte 420 mil.
south 263
south park 30
southern 27
southwest 42
southland 24
southeast 42
southjet 16
south beach 18
south side 28
south korea 18
south park 30
southern 27
southwest 42
southland 24
southeast 42
southjet 16
south beach 18
south side 28
south korea 18