Hop on traduction Turc
1,192 traduction parallèle
Hell, come on. Hop on board.
Haydi ama, gel de benimle çalış.
He'll commandeer a car or hop on a truck.
Bir araba veya kamyon çalmış olabilir.
Why don't you hop on the subway, make the travel section?
Neden metroya gitmiyorsun, seyahat sayfasını da sen yapsan?
You had to hop on the plane!
O lanet uçakta zıplamalımıydın!
- Hop on in.
Kasaya atla.
Hop on, cowgirl!
Atla, kovboy kız!
- Well, hop on, I'll burp you.
- Pekâlâ, atla, ben seni geğirtirim.
Then we can track down Fat Bastard... get my mojo, go back to my place... hop on the good foot and do the bad thing. Yes!
O zaman Şişman Piç'i takip edebiliriz... mojomu alır, benim yerime döner... ayaklarımız üzerinde zıplar ve kötü şeyler yapabiliriz.Evvet!
Come on, darling, let's hop on the good foot... and do the bad thing.
Hadi hayatım, hadi zıplayalım... ve kötü şeyler yapalım.
- Sure, hop on!
- Elbette, atla!
Hop on my back.
Atla sırtıma.
Wes, hop on the train or get off the tracks.
Wes. Ya trene atla ya da raylardan çekil.
Come on, Joey, hop on the happy train.
Yapma, Joey, mutluluk trenine atla.
You wanna hop on my Vespa and show me where it is?
Vespa'ma atlayıp nerede olduğunu göstermek istermisin?
Hop on in while you give it a think. Right.
- Bunu düşünürken atla haydi.
- Hop on.
- Atla.
Hop on.
Atla hadi.
Hop on board, gorgeous.
Arkama atla, güzelim.
All right, hop on. Hold on tight.
Pekala, atla ve sıkı tutun.
- OK, Sulley, hop on in.
- Atla bakalım Sulley.
" Hop on the bus, Gus You don't need to discuss much
" Otobüste atla, Gus Fazla tartışmana gerek yok
Hop on up.
Çıkın.
In that case, hop on.
Eğer öyleyse, atla.
Hop on, babe.
Atla bebeğim.
Come on now, hop on this here rock.
Hadi, şu kayaya atlayın.
Hop on it and get lost.
Ona atla ve kaybol.
Hop on in.
Atla.
Hop on a bus to medieval times?
Otobüse atlayıp orta çağa mı gideceğiz?
Every time Grams came out to sweep her porch, we expected her to hop on a broomstick and fly away.
Anneanne ne zaman kapısının önünü süpürmeye çıksa sanırım süpürgesine atlayıp uçmasını beklerdik.
Come on. Hop in.
Gel hadi.
Come on, hop in.
Hadi, içeri atla!
- I caught them on the hop.
- Üzerlerine atladım.
Come on, hop in
Hadi, atlayın.
And there I was all day long on the hippity hop.
bende tüm gün oyun oynuyordum.
Come on, people. Hop to!
Hadi millet.
Come on, man, hop in.
Hadi dostum, zıpla.
Take your clothes off and hop up on the table.
Elbiselerini çıkar ve bir an önce masaya otur.
It's only for a minute, then we'll hop back on that train.
Sadece bir dakika. Sonra yeniden trene atlayacağız.
- Oop-dee-oop left, on one.
Hayır onlar hakkında hiç birşey bilmiyorsun. Hop ileri Hop Sola ve bir kişi kalır Hadi gidelim.
I'm doing a project on a phenomenon that I've followed in America of white high school kids who imitate black hip-hop life.
Amerika'da gözlemlediğim bir olgu üzerine bir projem var. Siyah Hip-hop yaşamını taklit eden beyaz lise öğrencileri.
You look on TV and see Japanese cats hopping around, doing hip-hop, singing your record.
Televizyona bakınca, hoplayıp zıplayıp... Hip-hop yapan, şarkını söyleyen Japonlar görüyorsun.
Hop on.
Kaskını giy. Atla.
Whoa. Hang on.
Hop, durun.
I'm just here for an eye exam, alright! Keep the fat jokes to yourself. Hop up on the chair.
- Buraya gözlerimi muayene ettirmek için geldim, şişkolarla ilgili esprilerini kendine sakla.
'Jim, why don't you hop on?
Jim, mümkünse sıçrasana.
Hop on!
Atlayın!
Come on, Br'er Rabbit. Hop down the bunny trail.
Buraya gel çalı tavşanı.
One minute you're on top, the next you're sushi.
yukarıda bir dakika ve, hop sonra sushi siniz.
And instead, my parents got me this little... plastic chicken that you hop around on.
Onun yerine annemler bana üstünde zıplayabildiğin plastik bir tavuk almıştı.
He still puts me on the edge of my seat.
Beni hala hop oturup hop kaldırıyor.
Why don't you hop Your little bubble butt Back on that train?
Neden küçük kabarcık kıçını kaldırıp trene binmiyorsun?
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230