Horrific traduction Turc
733 traduction parallèle
Tune in next time, when we shall again present a charming little horrific fairy tale.
Gelecek defa yine izle, o akşam size yine çekici kısa korkunç bir peri masalı sunacağız.
Then even the most horrific things become simply possible.
Sonrasındaysa en korkunç şeyler bile oldukça mümkün olabilir.
What seems so horrific, so incomprehensible from afar, simply happens.
Çok korkunç ve uzaktan bakınca çok anlaşılmaz görünen şeyler bile gerçekten oluyor.
- Except that it was rather horrific to see your slimy serpent's tongue stuck to the roof of your mouth.
- Kaygan yılan dilinin damağına yapıştığı o korkunç görüntü hariç.
A tragedy befell an innocent family... gruesome, horrific, and hellish.
Masum bir aile, tüyler ürperten, bir trajedi yaşamıştı.
I've seen horrific things.
Korkunç şeyler gördüm.
It's horrific.
Dehşet verici.
It's too horrific even to think about.
Düşüncesi bile insanı inanılmaz dehşete düşürüyor.
The horrific mutilations have terrified the entire village. "
"Korkunç katliamlar bütün kasabayı korkutuyor."
I mean, I really feel that everything I've done... is horrific, just horrific. My God.
Yapmış olduğum her şeyin korkunç, sadece korkunç olduğunu düşünüyorum.
The things that would be unleashed that night were to be horrific.
Bu gece salınıverilecek olan şeyler çok ürkütücüydü.
But when the person is continually confronted with this phobia... does it not become less horrific?
Ama kişi bu fobisiyle sürekli olarak yüzleşirse... daha az korkutucu olmaz mı?
But, Joel, there are things in this universe so horrific that the mind is unable to conceive of them.
Ama Joel, bu evrende çok korkunç şeyler var. Aklın almayacağı şeyler.
Now, she's probably done the most horrific thing one person can do to another... not live up to your expectations.
Bir insanın diğerine yapabileceği en korkunç şeyi yaptı : beklediğin gibi çıkmadı.
On the contrary, it's been a horrific a. m.
Tam tersine, korkunç bir sabah oldu.
It's quite horrific.
Bayağı korkunç.
These people have committed horrific crimes.
Bu insanlar korkunç suçlar islediler,
Police are mum on Hammond's specific ransom demands... obviously trying to negotiate a safe end... to this horrific saga for Miss Voss.
Polis, Hammond ile Bayan Voss'un rehin tutulduğu bu kovalamacayı sona erdirmek için giriştikleri pazarlık hakkında herhangi bir bilgi vermiyor.
- Something horrific is happening.
- Korkunç birşey oluyor.
Cut in on him in the middle of that horrific laugh.
Şu ürkütücü gülüşünün tam ortasında dur.
You're not entirely confident you can shoot down my probe, so you've come to dissuade me from my horrific plan.
Aletimi düşürüp düşüremeyeceğinizden emin olamadığınız için buradasınız. Demek beni bu korkunç planımdan caydırmak için buradasınız.
The day that these shocking, horrific images fail to appal us... is the day that we begin to lose some of our humanity.
Bu sok edici dehset görüntülerinin bizi ürkütmedigi gün... insan olmaktan çikmaya basladigimiz gündür.
If you try and trivialize this horrific situation with one of your stupid hypotheticals, I'll scream.
O aptalca varsayımlarından biriyle... bu feci durumu hafife almaya kalkarsan çığlık atarım.
The images that you capture, whatever is going on in that room... may be ungodly and horrific.
Çektiğiniz görüntüler ; o odada her ne oluyorsa,... Tanrı karşıtı ve korkunç olabilir.
I don't wish the kid harm... but his mother should suffer that horrific ordeal... so she'll learn how to manage her child.
Çocuğa zarar gelsin istemem. ... ama annesi korkunç bir şekilde acı çekmeli ki çocuğunu başı boş bırakmayı öğrensin.
My God, Al, that's horrific.
Tanrım bu çok korkunç, Al.
Look, I know this is a pretty horrific case, but if...
- Bak, bu çok korkunç bir dava ama eğer -
I'm in a horrific traffic jam.
Çok kötü bir trafiğe yakalandım.
In the horrific deaths of Emmett Till Reverend G. W. Lee Lamar Smith and a variety of other atrocities no one has been convicted.
Emmett Till'in, Papaz G. W. Lee'nin, Lamar Smith'in ve diğer bir çok kişinin ölümlerinden kimse ceza almadı.
You've had a list of horrific things happen in your life.
Hayatın boyunca pek çok acı olaylar yaşadın.
I think it's pretty clear this is a horrific cult or gang-retribution killing.
Bence bunun bir korku mezhebi veya mafya hesaplaşması olduğu gayet açık.
As horrific as they sound the stories that these girls told are common, even cliche.
Kızların bu dehşet verici hikâyeleri, olağan hatta klişe gibi görünüyor.
- Her vision fell upon the countenance... -... of a horrific specimen.
- Onun bakış açısı korkunç bir örneğin yüzünü düşürdü.
You can't imagine it, it's so horrific, to imagine it.
Hayal bile edemezsin, düşünmesi bile çok korkunç.
I know it seems like this horrible... situation... but if you could just hear my full horrific tale.
Korkunç bir durum gibi göründüğünü biliyorum. Ama eğer ama tüm korkunç hikayemi duysaydın...
some horrific beast, but the beast needed those hormones to stay alive.
Bu canavarların canlı kalmak için hormonlara ihtiyacı var.
The idea of setting Ronald Martin free has to seem horrific.
Ronald Martin'i serbest bırakma fikri.. ... muhakkak korkunç geliyordur.
Psychologists often speak of the denial of an unthinkable evil or a misplacement of shared fears. Anxieties taking the form of a hideous monster for whom the most horrific human attributes can be ascribed.
Psikologlar sık sık, endişelerini, korkunç canavarlara atfedilebilir olan en korkunç insan niteliklerinden alan tasavvur edilemez kötülüklerin ya da ortak korkuların yanlış yer değiştirme durumunun reddedilmesinden bahsederler.
God, sounds horrific
Tanrım, ne korkunç.
He should've gotten some horrific margin calls but the banks he's in bed with have hidden the losses hoping that things will turn around.
Ödemeli olan farklar korkunç bir biçim aldı ama birlikte olduğu bankalar gerçeği gizledi durum düzelir umuduyla.
It was horrific.
Bu dehşet bir şeydi!
He was saying the most horrific things.
Çok korkunç şeyler söylüyordu.
This could easily be the single most horrific night of my life.
Bu benim hayatımın en berbat gecesi olmalı.
What is that horrific light?
Bu korkunç ışık ne? !
( Corso ) Or horrific, whichever.
Ya da korkutucu. Hangisiyse artık.
I want to know where you heard these horrific obscenities, m'kay? - Nowhere.
Ben sizin bu korkunç küfürlerinizin kaynağını bilmek istiyorum, m ´ kay?
You are no longer content merely hearing their awful music... and looking at photos of their horrific faces.
Sadece onların korkunç müziğini dinlemekle... ve fotoğraflarındaki dehşet verici suratlarına bakmakla kalmadın.
The male tells the pack the horrific news.
Erkek, sürüye kötü haberi veriyor.
Stark he is no more... his body shelters some horrific evil.
Nasıl? Nasıl yaparız?
Pretty horrific stuff - death squads. What keeps you going?
Bu sayı 750 bin sanırım.
- This is horrific.
- Bu korkunç bir şey.