English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ H ] / How could that be

How could that be traduction Turc

877 traduction parallèle
How could that be our legacy?
Nasıl böyle bir şey efsanemiz olabilirdi ki?
How could that be accomplished?
Nasıl olacakmış bu?
How could that be a strike?
Bu nasıl ıska oluyor?
How could that be?
Nasıl olabilir?
How could that be?
Bu nasıl olabilir?
Well... how could that be?
Ed?
- How could that be?
- Ne? - O değil! - Nasıl olmaz?
The Phoenix Lute is in the hands of your aunt uncle, they know Master Shen, how could that be?
Zümrü-dü Anka Lavtası halan ve amcanın elinde onlar Usta Sheni tanırlar, bu nasıl olabilir?
But how could that be?
Bu nasıl olabilir?
How could that be?
Bu nasıl olur?
This is a requirement of the law, how could that be?
Nasıl olur? Kanunun gereği budur!
How could that be?
Değilim.
How could that be possible?
Tanrım böyle bir şey mümkün olabilir mi?
How could that be?
Bu mümkün değil.
Silly boy, how could that be?
Şapşal, Bu nasıl olabilir ki?
It hasn't been that long since you left me. So how could you be lonely already?
Daha benden ayrılalı ne kadar oldu ki yalnızlık çekiyorsun?
And if there should be any curtain calls after that third act, how could I take the bows alone?
Hem üçüncü perdenin sonunda seyirciyi selamlamaya çağırdıklarında...
But 1 don't see how that could be because 1 don't remember no river up there!
Fakat nasıl olur anlamıyorum, çünkü oradaki nehiri hiç hatırlamıyorum!
Because Gruber says, how could a nice girl like that run around like that... her father is one of the hostages going to be killed any minute.
Çünkü Gruber diyor ki, babası rehine olup her an öldürüleblilecek bu kadar hoş bir kız nasıl bu kadar ortalıkta olabilir.
That's wax, how could it be anything else?
Bu balmumu, başka ne olabilir ki?
Could it be possible that I misunderstood how you feel?
Ne hissettiğini yanlış anlamış olmam mümkün mü?
And how could he know that his gold would be stolen?
Ve onun altını çalındı, biliyor musunuz?
But none of us in New York or in Peyton Place... could guess how much would be demanded of us that winter... of deep despair.
Ama ne New York ne de Peyton Place'te hiç kimse, o karanlık kış bizden istenecek fedakarlığı tahmin edemezdi. JAPONYA PEARL HARBOR'A SALDIRDI!
She said that you could graduate before next year if you'd go to night school and learned a little discipline. So that's how it's gonna be.
Akşam okuluna gidip, notlarını düzeltirsen ve biraz da adam olursan gelecek seneden önce mezun olabileceğini söyledi.
How could he be sure that you'd keep your word?
Sözünüzde durabileceğinizden nasıl emin olabilir ki?
Yes, I was but... I suddenly realised that if he was here in the hall, how could he be on the phone?
Evet, öyleydi ama... aniden düşündüm ki eğer o buradaysa... nasıl telefon edebilirdi ki?
How could I be that stupid?
NasıI bu kadar aptal olabildim?
I don't see how that could be possible.
Sizi nasıl göremedim.
When I could say to myself that this was how love was and how it would be.
Bunun nasıl bir sevgi olduğunu ve olacağını kendime söyleyebildiğimde.
If you believe that, how could you be with me like this?
Böyle düşünüyorsan, benimle nasıl birlikte olabiliyorsun?
and had even absented himself without letting him know where. Since no admonition nor living care could longer help, the father had to bear his cross in patience, leaving the son to God's mercy, not doubting that it would hear his sorrowful plea, and effect that he should learn how conversion is to be attributed solely to the Divine Goodness.
Artık ne uyarılar ne de himaye bir fayda sağladığından, baba, acısına sabırla katlanmak zorundaydı, ızdırap dolu ricasını işiteceğinden kuşku duymadan, oğlunu Tanrı'nın merhametine bıraktı ve değişimin sadece ilahi erdemin bir vasfı olduğunu öğrenmesini diledi.
Think of how exciting that could be.
Bunun nasıl heyecan verebileceğini düşün!
How could a boy of my age, raised in the environment in which I was raised, be anything other than a devoted anti-Communist, when all the papers that I read at the time were constantly running photos of nuns who had been gunned down,
Bir kuşak Cezayir savaşıyla büyüyorken ve bununla ilgiliyken biz daha çok İspanya'daki savaşla ilgileniyorduk.
How could it just be gone? What the devil does that mean, Jim?
Bu da ne demek oluyor şimdi, Jim?
Fang family that year how could there be any descendant?
Kızı nasıl olabilir?
On the other hand, how could one be sure that the decision not to liquidate was a good one?
Ama öte yandan, tasfiye kararının iyi bi fikir olmadığını nasıl bilebiliriz ki?
You know how serious that could be?
Bunun ne kadar ciddi bir şey olduğunu biliyor musunuz?
What you don't realize, doctor... and really, how could you... is that Miss Davenport will now be more beautiful... than if she had had a million-dollar face-lift.
Sizin farkına varamadığınız şey, doktor... bayan Davenport'un milyon dolarlık bir... estetik ameliyat geçirse bile... bu kadar güzel olamayacağıdır.
That I was trying to prove to Harry, my father how successful I could be without his help.
Harry'ye, yani babama, onun yardımı olmadan da başarılı olabileceğimi ispatlamaya çalışıyordum. Ben onunla asla mücadele etmedim!
It's just that I never realised how tedious life could be for a retired jewel thief.
Hiç fark edememişim hayatın ne kadar sıkıcı olabileceğini emekli bir mücevher hırsızı için.
Well, how in the hell could he have known we were going to be there when you and I are the only two people in the world who knew that?
Sen ve ben, orada olacağımızı bilen tek kişilerken o orada olacağımızı nasıl bildi?
could you convey to Lieutenant Feraud how much I should be likely... to enjoy that?
Teğmen Feraud'a bundan ne kadar hoşlanacağımı anlatabilir misin?
How could you know when you were being so rotten to me that I'd turn out to be a client?
Bana karşı berbat davrandığında, bir müşteri olarak döneceğim aklına gelir miydi?
It couldn't be that simple. How could it be?
Nasıl bu kadar kolay olabilir?
How does it come about that the face of a warrior is cut on the carapace of a Japanese crab? How could it be?
Bir savaşçının yüz ifadesi, acaba bu japon yengecinin sırtında nasıl oluşmuş olabilir?
Eratosthenes asked himself how it could be that at the same moment a stick in Syene would cast no shadow and a stick in Alexandria, 800 kilometers to the north would cast a very definite shadow.
Eratosthenes kendi kendisine sormus olmaliydi : Nasil olurdu da, Syene sehrindeki bir çubuk hiç gölge yapmazken, 800 km. kuzeydeki Iskenderiye'deki çubuk tam ayni gün ayni saatte, oldukça belirgin bir gölge yapardi?
But how could it be, Eratosthenes asked that at the same instant there was no shadow at Syene and a very substantial shadow at Alexandria?
Eratosthenes ayni anda Syene'de hiç gölge yokken, Iskenderiye'de belirgin bir gölgenin nasil izah edilecegini kendi kendine sormus olmali.
You find that amusing. I was just wondering how much more serious things could be.
Sadece bundan daha ciddi bir durum olabilir mi diye merak ediyordum.
Could you tell me how long that'll be standing there?
Burada daha ne kadar bekleyeceğimi söyler misiniz?
He said the inn is full ; well, that's alright But he was abusive and even pushed me how could something like this be condoned?
ama o, hanın dolu olduğunu söyleyip... beni kaba bir şekilde kovmaya kalktı!
How do you think a love relationship like that could be recognized?
Böyle bir aşk ilişkisinin fark edilebileceğini nerden biliyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]