How is that traduction Turc
19,273 traduction parallèle
How is that my problem?
Bu nasıl benim sorunum oluyor?
How is that relevant?
- Bunun konumuzla alakası ne?
And how is that?
- Nasıl anladınız?
How is that, Dear?
Nasıl olacak hayatım?
How is that fun?
Bunun nesi eğlenceli?
- How is that helping?
- Bu nasıl yardımcı oluyor?
How is that possible?
Bu nasıl mümkün olabilir?
How is that going to help us?
- Onun bize nasıl yardımı dokunacak?
That is how upset I am.
İşte bu kadar sinirliyim.
The man who wields the fire is sending that sacrifice up to the gods in the form of smoke, and declaring his elevation above the animals who don't know how to cook, who don't know how to please the gods.
Ateşe sahip olan adam tanrılara adağını dumanlarla gönderiyor. Ve yemek pişirmeyi, tanrıları memnun etmeyi bilmeyen diğer hayvanlar üzerindeki üstünlüğünü kanıtlıyor.
You know, if you eat meat like this, you'll find that you probably end up eating less meat, because you find out how good really good meat is.
Eğer eti böyle yersen daha az yediğini fark edeceksin. Çünkü iyi etin ne kadar lezzetli olduğunu anlıyorsun.
Well, I was raised that when you come to someone's house, no matter how disgusting it is, you bring something.
Pekala.. birinin evine gittiğimde.. ne kadar iğrenç olursa olsun bir şey getiririm, böyle yetiştirildim.
All that matters is that we're here and we need to figure out a way how to survive in Wayward Pines.
Önemli olan burada olmamız ve Wayward Pines'ta nasıl hayatta kalacağımızı çözmemiz gerekiyor.
Yeah, I know how that is.
Evet, nasıl olduğunu bilirim.
Why is it you still don't understand how to behave and shut that ugly mouth of yours?
Neden hâlâ nasıl uslu durulacağını ve o kokuşmuş ağzını nasıl kapatacağını öğrenemiyorsun?
But that's how it's done though, right?
- İş böyle yapılır, değil mi?
But, seeing his picture, knowing that he is locked up now..... I wonder how that makes you feel?
Fakat, bu fotoğrafa bakıp, onun şu an hapiste olduğunu bilmek... Bunun sana nasıl hissettirdiğini merak ediyorum.
Is that how you got the bruising on there?
Morluklar bu şekilde mi oluştu?
How are you so sure that Mini is Vidya's daughter?
Mini'nin Vidya'nın kızı olduğuna nasıl emin olabiliyorsun?
How does she know... that when someone touches her private parts, that is not love hut abuse.
Biri onun özel yerlerine dokunduğunda, bunun sevgi değil de taciz olduğunu nasıl bilsin?
How does that six year old know that there are toys.. but her uncle's private parts is not a toy to play with?
6 yaşındaki bir çocuk amcasının özel yerlerinin oynayacak bir oyuncak olmadığını nasıl bilsin?
All that matters is how we treat each other.
Mühim olan, birbirimize nasıl davrandığımızdır.
When I said to you that we, um, could be friends, um, what you... you don't realize is... well, how could you, you don't even know me... is that... I never become emotionally involved.
Arkadaş olabiliriz dediğimde farketmediğin şey, gerçi nasıl edeceksin beni tanımıyorsun bile asla duygusal olarak bağlanmam birine.
That's how she got me the job.
Onun sayesinde orada iş bulmuştum.
That's how big Manny's love is for her!
İşte Manny nin kalbi ve sevgisi bu kadar büyük!
'Cause whatever that equals, is how honored I am.
'İşte neye eşitse o kadar onurlandım.
Look how beautiful that is.
Baksana ne kadar da güzel.
How can you sit by while that evil fox is harming the world?
Kötü tilki dünyayı incitirken nasıl yanına oturabilirsin?
Is that how all your patients address you or just those in receipt of miracles?
Bütün hastaların sana böyle mi hitap eder yoksa sadece mucize yaşayanlar mı?
How odious I should find that!
Bu ne kadar tatsız bir iş!
And that, boy, is how you put the Navy in its place!
Ve sen, Delikanlı, sen de oynamak ister misin?
You know, I used to live, uh, near Gramercy Park, and I don't have to tell you how pricey that area is getting.
Eskiden Gramery Park'ın yakınlarında otururdum oranın ne kadar pahalı olduğunu söylememe gerek yok.
Is that how you would reward us for saving your life?
Hayatını kurtardığımız için böyle mi ödüllendireceksin?
It is incredible how fast you slip off the ladder when you start doing that.
Öyle yapmaya başlayınca sıralamadan düşüş hızın inanılmaz.
And the interesting thing is, no matter how bad life gets, most people will not flick that switch, you know?
İlginç olan ise hayat ne kadar kötü olursa olsun çoğu insan o tuşa basmıyor.
Even if that is true, how do we know they haven't messed with her programming?
Doğru bile olsa, komut sistemiyle oynamadıklarını nereden bileceğiz?
The only number that he cares about is how many women that he's...
Onu ilgilendiren tek rakam, kaç tane kadınla...
Overdose on the same drug combo, which is how I was able to identify the intoxicants in this young girl so quickly, not that it's a particularly rare form of substance abuse.
Aynı ilaç karışımıyla aşırı doz. O sayede bu genç kızdaki uyuşturucuları bu kadar çabuk tespit edebildim. Gerçi madde istismarının çok da nadir görülen bir şekli değil.
Look, see how easy that is?
Ne kadar kolay gördün mü?
How far is that from where Nick was buried?
Nick'in gömüldüğü yere ne kadar uzaklıkta?
It's just a simple match to a name that a computer can do, but the only thing getting in the way is this stupid policy that the lieutenant probably knows how to get around, okay?
Yalnızca bilgisayarın yapacağı basit bir karşılaştırma. Tek engel aptal bir kural ki komiser muhtemelen bir yolunu bulur.
I do... I don't know how that's going to turn out, Ma'am.
- Bu iş nasıl sonuçlanacak, bilemiyorum, efendim.
How sick is that?
Ne hastalıklı bir fikir.
Sometimes your ringer is off, and it's been off for so long that you forget that it's off, and you need someone to help you figure out how to turn it back on.
Bazen telefonunu sessize alırsın. O kadar uzun süre sessizde kalır ki unutursun. Sana tekrar açmanı söyleyecek birine ihtiyaç duyarsın.
Do you know how dangerous that is?
Bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyor musun?
I know what has to be done, and this is the only way that I know how to do it.
Yapılması gerektiğini ve yapılması için en iyi yol olduğunu biliyorum.
That is how you do it.
iste böyle yapilir.
I will tell you about it later, because the mass spectrometer indicates that the clothes you brought me from the drug runner were dusted with clay, shale, iron... all by-products of the soft mud process, which is how bricks were made before steam machinery.
Sana sonra anlatırım, Çünkü kütle spektrometresi... uyuşturucu kaçakçısından aldığın kıyafetlerde... kil tozu, killi yapraktaşı, demir izine rastladı. Bütün bunlar çamurdan oluşmuş, ki tuğlalar, buhar makinesinden önce böyle yapılıyordu.
- Is that how you did your caesarean?
- Sezaryeni böyle mi yaptın?
How gross is that thing?
Bu, ne kadar iğrenç bir şey?
And I know how hard that is.
Ne kadar zor olduğunu biliyorum.
how is that possible 543
how is that even possible 164
how is that relevant 30
how is that fair 41
how is that good news 21
how is it going 154
how is she 970
how is your family 18
how is he 1093
how is your father 39
how is that even possible 164
how is that relevant 30
how is that fair 41
how is that good news 21
how is it going 154
how is she 970
how is your family 18
how is he 1093
how is your father 39