English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I know you wouldn't

I know you wouldn't traduction Turc

2,545 traduction parallèle
A-and you know I wouldn't have missed this thing for anything in the world, but...
Böyle bir şeyi hayatta kaçırmayacağımı biliyorsun ama- -
You know, I wouldn't normally show you a graph like this but this is fascinating because what it shows is that that gas cloud, the Orion nebula, is not just a cloud of elements.
Size normalde bunun gibi bir grafik göstermeyeceğimi biliyorsunuz ama bu çok büyüleyici, çünkü gösterdiği şey bu gaz bulutunun, Orion Nebulası'nın sadece bir element bulutu olmadığıdır.
I wouldn't pick him for you, but what do I know?
Onu sana yakıştıramıyorum ama ne bileyim?
I was hoping, you know, if I saw you again, it wouldn't be like this.
Herneyse, Solly'nin kadınlara bir düşkünlüğü olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz.
I wouldn't know, but I can keep an eye out if you want.
- Bilemiyorum ama isterseniz dikkat ederim.
And you know what? I wouldn't worry too much.
Hem ben olsam bu kadar endişelenmezdim.
You know, Val told me that you wouldn't forgive her, and I thought...
Val, onu bağışlamayacağını söyledi. Düşündüm ki...
You know, I wouldn't be councilwoman Burke.
Vekil Hanım Burke olamazdım.
I know you wouldn't go.
Gidemeyeceğini biliyordum. [KLASİK MÜZİK BİTER]
I don't know the song. And the whole dancing part... Like, I wouldn't be confident in my dancing at all, and that's the truth, you know?
Her zamankinden farklı bir şey yapmanı beklemiyoruz Chicago'daki seçmelerde yaptıklarını hatırla.
♪ ♪... ♪ the minute you walked in the joint ♪... ♪ I could tell you were a man of distinction ♪... ♪ a real big spender ♪... ♪ good-looking, so refined ♪... ♪ wouldn't you like to know what's going on in my mind?
* Hey, savurgan adam * * Başla harcamaya * * Benimle harca zamanını *
I, you know, wouldn't want to lose my job now, would I? So I'll tell you what I'm gonna do.
Biliyorsun, şu anki işimi kaybetmek istemem bu yüzden sana ne yapacağımı söyleyeyim.
You know, I wouldn't mind Homer lying naked in his hammock, but does he have to string it up higher than the fence line?
Homer'ın hamakta çıplak yatmasından rahatsız olmuyorum ama neden illa hamağı çit seviyesinin üstüne asıyor?
I mean, it bugged me that they wouldn't let women be minutemen, you know.
Yani kadınların gönüllü asker olmasına izin verilmemesi beni rahatsız ediyor.
Schmidt, I know you really want to go to this party, but wouldn't it be better to find a girl who you really care about to motorboat?
Schmidt, bu partiye gitmeyi çok istediğini biliyorum. Ama motoruna binecek kadar değer verdiğin bir kız bulsan daha iyi olmaz mı?
You know, the sewers of America, that's where I work, y'know, places that you wouldn't be welcome, phony New York piece of shit.
Amerika'nın lağımları var ya orada çalışıyorum işte senin gibi New Yorklu şarlatanların hoş karşılanmayacağı yerlerde.
Well, it's four years later, and you know I wouldn't be sitting next to a guy who smells like fake cheese and chum if it had turned out like I hoped.
Dört yıl sonra işler umduğumdan farklı gelişmeseydi peynir kokan arkadaş canlısı bir elemanın yanında oturuyor olmazdım.
You know? And, I'm sure you wouldn't mind if I lost a few pounds, right?
Ayrıca birkaç kilo vermeme sen de hayır demezsin, eminim.
How do you know I wouldn't have sex with you?
Nereden biliyorsun seninle seks yapacağımı?
I gotta get these emails out, and I just wouldn't want to upset Oprah by, you know, texting and driving.
Bu e-postaları bir an önce göndermem gerek. Aynı anda hem mesajlaşıp hem de araba kullanarak Oprah'ı üzmek istemem.
I wouldn't mind being reincarnated as one of those hairless cats, you know, where you can almost see their hearts beat beneath the skin?
Şu derisinin altından kalp atışlarının göründüğü tüysüz kedilerden biri olarak dünyaya tekrar gelmek isterim açıkçası.
If you didn't hear from me, you know, I could be... dead or something. Wouldn't that worry you?
Eğer benden haber alamazsan, bil ki, ben... ölmüş yada başka bir şey olabiirim.
You know what, if this were anyone else but you, I wouldn't even be giving the courtesy of this meeting.
Biliyor musun, senden başkası olsaydı bu toplantıyı yapma nezaketini bile göstermezdim.
You know, I've been so consumed with my own feelings, I wouldn't let myself see how much she loves Chuck.
Kendi hislerim beni o kadar kör etmişti ki onun Chuck'ı ne kadar sevdiğini görememiştim.
You know I wouldn't take a risk like this if it wasn't serious.
Eğer ciddi olmasaydı böyle bir riske girmezdim biliyorsun.
Listen, I know you don't like visitors, but this guy wouldn't take no for an answer, so...
Dinle, ziyaretçi sevmediğini biliyorum ama bu adam feci ısrar etti.
You wouldn't happen to know what sort of wine pairs well with a Duck I'Orange, would you?
Fırında portakallı ördek yanında hangi şarap iyi gider biliyor musun?
Maybe the only way to get ahead of this guy is to, I don't know, think about what you wouldn't do.
Belki de bu adamı geçmenin tek yolu senin ne yapmayacağını düşünmek olabilir.
I wouldn't know what to do with myself without you. I wouldn't.
Sen olmasan ne yapardım bilemiyorum. Gerçekten.
Yup. I just have babies on the brain because my husband and I have been trying for a second, you know, so, I probably wouldn't even notice- -
Ben de bebek istiyorum kocamla ben ikinciyi deniyoruz muhtemelen biz- -
I think you know, or you wouldn't be asking.
Sanırım biliyorsun, yoksa sormazdın?
I wouldn't bet against it, but I know someone who's been on the other side of those walls who might be able to give you a better picture.
Muhtemelen öyle ama o duvarların ardında olan birisini tanıyorum size daha iyi izah edebilir.
Well, I mean, you know, you wouldn't send a player in to do something a coach wouldn't do himself, would you?
Hiç bir koç kendi yapamayacağı bir şeyi oyuncusundan istemez, değil mi?
You know, I figured even your father wouldn't hit on an old Irish woman who reeked of potatoes.
Babanın patates kokan... yaşlı bir İrlandalı kadına... asılmasını beklemezdim.
- I was thinking we should join a doubles tennis league in Montgomery. I don't know how to play, but I was hoping that you could teach me. Wouldn't that be a kick?
- Düşündüm de Montgomery'de çiftler tenis turnuvasına katılmalıyız nasıl oynanır bilmiyorum ama bana öğretirsin sanıyorum harika olur değil mi?
I wouldn't say dating. We just, uh, we've hooked up a few times. You know, I tried to move on and she keyed my truck.
çıkma denemez biz birkaç kere takıldık ben yoluma devam etmeye çalıştım ama o bırakmadı.
Come on, I just want to know why you wouldn't tell me.
Bu işi yapacağını niye bana söylemedin ki? İşte bunu merak ediyorum.
And I work well, but you wouldn't know it, the way I'm treated.
Ve çok çalışıyorum ama sen fark etmiyorsun.
And you know something? In junior high, he used to practice at night, and he wanted to walk home, but I wouldn't let him.
Bir de ne biliyor musun, ortaokula giderken, geceleri antrenman yapıyordu ve eve yürüyerek gelmek istiyordu, ama ben hiç izin vermedim.
You know, I meant it when I said I wouldn't miss your karate.
Karate gösterini kaçırmayacağımı söylediğimde ciddiydim.
I bet you in 10 years time, I wouldn't even know what log is and it makes no difference to my life. Emmmm...
Bahse varım 10 yıl içinde logaritmayı bile unuturum ve bu hayatımda hiçbir şey değiştirmez.
I wouldn't know what to do without you.
Peki. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum.
I know you wouldn't.
Biliyorum.
I know you think I'm the mean mom who wouldn't let you marry your boyfriend, but someday you're gonna realize, I-I did what had to be done.
Beni, erkek arkadaşınla evlenmene izin vermeyen acımasız anne olarak gördüğünü biliyorum ama bir gün yapılması gerekeni yaptığımı anlayacaksın.
You want to know? and I wouldn't be able to just tell you.
Bilmek istiyorsun demek? Normalde sana söyleyemeyeceğim kadar gizli bir bilgi bu ama...
You wouldn't happen to be fishing for what I might know, would you, Mr. Gardner?
Ne bilebildiğimin peşine düşmüş olamazsınız,... öyle değil mi Bay Gardner?
If it was a Christmas present, you wouldn't be getting any surprises. "I know what that is."
Noel hediyesi olsa şaşırmazsın.
I just want you to know, I took my shower early so I wouldn't bother you.
Seni rahatsız etmemek için duşumu erkenden aldım.
- I know you wouldn't.
- Başımıza iş açacaksın.
You know what doesn't make sense, though- - if there was gas in that cabana, why wouldn't I have smelled it?
Yine de bir şey mantıklı gelmiyor, şayet kabinde gaz varsa, neden kokusunu alamadım?
You know, I'm not so sure I wouldn't have done exactly what your dad did on behalf of one of my own children.
Biliyor musun, konu benim çocuklarım olsaydı ben de aynı baban gibi davranabilirdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]