English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I like you

I like you traduction Turc

130,528 traduction parallèle
I like you.
- Senden hoşlanıyorum.
I just... I didn't want you to think that I could tell you that I like you, and then run off and...
Senden hoşlandığımı söyledikten sonra öylece hayatıma devam ettiğimi düşünmeni istemiyorum.
I was watching you and I was like, " I don't even know who this woman is.
Seni izliyordum ve dedim ki, " Bu kadının kim olduğunu bile bilmiyorum.
Yeah, I know you were just fucking me because you wanted things, like a bigger part, a horse.
Evet, benimle sadece bir şeyler istediğin için yattığını biliyorum, daha büyük bir rol ya da bir at gibi.
What do you mean I don't like you?
Benden hoşlanmıyorsun da ne demek?
I feel like I'm supposed to ask you if this is what you want.
İstediğin şey bu mu diye sormam gerekiyormuş gibi hissediyorum.
I mean, it's like why bother even trying to make anything that you really care about?
Demek istediğim, neden gerçekten umursadığın bir şey yapmaya çalışıyorsun ki?
You know, I waited years for a moment like this... when I could finally tell my own father that I was better than him and stronger than him, so you go ahead.
Ben de böyle bir an için yıllarca beklemiştim.. babama nihayet ondan daha iyi ve daha güçlü... olduğumu söyleyebilmek için. O yüzden devam et.
Oh, I know that, dearie, but I have to hurt someone, and you seem like the best candidate.
Biliyorum tatlım, ama birini incitmek zorundayım... ve en iyi aday sensin.
Robin of Locksley, as mayor, I'd like to officially welcome you to Storybrooke.
Locksley'den Robin... belediye başkanı olarak sana Storybrooke'a hoşgeldin demek istiyorum.
My whole dark life, I've sought out those who are light... like you.
Tüm karanlık hayatım boyunca aydınlık olanları aradım... senin gibi.
I know this place looks like a shanty town to you, but we do actually keep records here, charts.
Buranın senin için gecekondu olduğunu biliyorum, Ama biz burada gerşekten formları dolduruyoruz.
I'm asking'cause I was thinking maybe, like, one night, you know... His, um...
Onun...
And I'm saying, like, action movie, "one last job and I'm out" type of thing, you know?
Hani aksiyon filmlerinde olur ya "Son bir soygun yapacak, sonra vazgeçeceğim." gibi.
Like I showed you with the voices.
Sana seslerde gösterdiğim gibi.
From where I'm sitting, it looked like you made those choices all by yourself.
Oturduğum yerden, bu seçimleri tek başına yapmış gibiydin.
I just said that I have some free tickets to the rodeo tonight if you'd like to go.
Gitmek istersen bu akşamki rodeo için ücretsiz biletler var.
Yeah, I just thought maybe you'd like to see the horsies.
Evet ama atlara bakmak istersin dedim.
I know it's the best part, but my wife is going to be in the audience, and I'd like to impress her, and I think I have a shot with her, you know, romantically,
Biliyorum en iyi bölüm olduğunu ama karım seyiricler arasında ve onu etkilemek istiyorum. Şansım var gibi geliyor. Romantik olarak.
And I know that you asked me out, but, you know, when you went to Ibiza with, like, a dozen supermodels, I figured you were over me. - Yeah, I am.
Bana çıkma teklif etmiştin ama bir düzine süper modelle İbiza'ya gittiğini görünce beni unuttuğunu anladım.
I... it sounds like I'm gonna get an "I told you so" from Gloria tomorrow.
Yarın Gloria'dan "Söylemiştim" lafını duyacağım demek ki.
I know you like him, but he's not stable.
Ondan hoşlandığını biliyorum ama güvenilir biri değil.
I'm asking what it's like for you.
Senin için nasıl olduğunu soruyorum.
But I would like to hear more about this dog you guys are thinking of getting.
Ama almayı düşündüğünüz şu köpekten bahsedebilirsiniz.
Do I seem like less than a man to you now?
Şu an sana daha az erkek gibi görünüyor muyum?
I personally dreamed of a a very large ice cube, which, um, you know, I could kill for, like, a lemonade.
Ben şahsen çok büyük bir buz küpünü görmüştüm rüyamda ki öyle bir şeyin olması müthiş olurdu. Limonata gibi aynen.
And how... I didn't tell you this, but I heard banging inside, like someone wanted to get out.
Ve nasıl... ki bunu sana söylemedim ama birinin içeriden sesler çıkardığını aynı biri çıkmaya çalışıyor gibi.
Dr, busker said it's like how you're not supposed to wake a sleep Walker, but I mean, I just wanna make sure that you're not...
Doktor Busker bana uyurgezeri uyandırmaman gerektiğini söylemişti ama ben... Ben sadece başının belaya girmesine engel olmaya çünkü benim değişmeye başlayınca mesela...
You know, like I have more energy, I feel more positive.
Sanki daha fazla enerjim varmış gibi hissederim. Daha pozitif hissederim.
Maybe I'm wrong, but I think you like David.
Belki yanılıyorumdur ama bence David'den hoşlanıyorsun.
You should not have done that, as much as I like kissing you.
Seni öpmeyi ne kadar sevsem de bunu yapmamalıydın.
I nearly gutted you like a fish, man.
Az kalsın deşecektim seni be.
Well, I mean, like you pointed out, it isn't much of a church.
Dikkatini çekmiştir, burası pek kilise sayılmaz.
By the way, I opened up your little beacon toy like you asked?
Küçük Yol Gösterici oyuncağını isteğin üzerine açtım.
You just looked like Mommy on the outside... but I could feel how scared you were on the inside.
Dıştan aynı anneme benziyordun ama içinde ne kadar korktuğunu hissedebiliyordum.
You look like dog shit, and I'm not talking about that bump you got on your noggin.
Alnındaki şişlikten ötürü de söylemiyorum bunu.
Uh, children, I'd like you to meet...
Çocuklar, karşınızda...
Nonsense. I believe you treat children like grown-ups.
Bence çocuklara yetişkin gibi davranılmalı.
They snuck into my truck and I threw'em out maybe 2.5 miles outside of Paltryville, - like I told you.
Ben de onları Paçavracılar Kasabası'nın dört kilometre yakınında kovdum.
Sorry, I have my own life now, with my own evil scheme, which I've put a lot of work into and I don't need you ruining, like that bar mitzvah.
Kusura bakma, artık kendime ait bir hayatım ve şeytani planım var. Üzerinde çok çaba harcadım. Bunu da o bar mitzva gibi mahvetmeni istemiyorum.
I took a chance on treating you like grown-ups.
Size yetişkin gibi davrandım.
You and I weren't meant to be like this.
İkimiz de bu şekilde olmamalıydık.
I'd like to speak to you all about devotion.
Sizlere fedakârlıktan bahsetmek istiyorum.
I hate that I look like you.
Sana benzediğim için iğreniyorum.
I got to say... you look just like her.
Aynı ona benziyorsun söylemem gerekiyor.
You know, I came up working in places like this... hating people like me... pocket-broke, rich in ambition, waiting my turn.
Böyle yerlerde çalışmaya başlayınca benim gibi insanlardan iğrenmeye meteliksiz, zenginlik hırsıyla sıramı beklemeye başladım.
No. I'm not like you.
Hayır, ben sana benzemiyorum.
I would like to help you.
Sana yardım etmek isterim.
I don't think you're like me at all.
Bence hiçte bana benzemiyorsun.
I'm sure a wealthy gentleman like you could find ways to pass his time.
Eminim sizin gibi zengin bir beyfendi zamanını geçirecek yollar bulabilir.
I thought I might like to dine with you tonight.
Düşündümde bu gece seninle yemek yiyebilirim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]