English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I like her

I like her traduction Turc

21,854 traduction parallèle
I like her already.
- Onu şimdiden sevdim.
Oh. - I like her tattoos. - Hmm.
Dövmelerini beğendim.
I got up, I made him coffee, and just like always, I watched him work.
Kalktım ve ona kahve yaptım. Her zamanki gibi çalışırken onu izledim.
Like I would close my eyes and I'd picture your face and I'd see all this hate in your eyes that I knew I could never come back from, and I kept on fucking her, and you hated me anyway.
Gözlerimi kapatırdım ve yüzünün şeklini gözümde canlandırırdım. Gözlerindeki nefreti görürdüm. Bir daha dönüşü olmayan bir nefret.
Just for once, I was trying to be optimistic and give her a second chance like you gave me.
Bir kereliğine iyimser olup bana verildiği gibi ona ikinci bir şans vermek istedim.
- Now I feel like I've met her.
- Onu duymamıştım, şimdi sanki tanıyorum.
You don't know her like I do.
Benim tanidigim kadar tanimiyorsun onu.
Tell her I know what it's like to be sitting in this room, waiting to hear if everything's okay.
O odada oturup, her şeyin yolunda gittiğin duymak için beklemenin nasıl bir şey olduğunu bildiğimi söyle.
I'd like you to meet your patient, Beth, and that's her sister, Emily.
Hastan Beth'le tanışmanı istiyorum. Diğeri de kız kardeşi Emily.
His dad owned an island, and every time my friends wanted to go out, I was like, "I can't. I have to go to the island."
Babasının bir adası vardı ve arkadaşlarımla her çıkmak istediğimde "gelemem, adaya gitmek zorundayım" diyordum.
I knew she was okay, but I just kept picturing her lying in a hospital bed... feeling like she's not important, you know?
Ama onu hastane yatağında tek başına yatarken düşündüm. kendini önemsiz biri gibi hissettiğini...
I'd like to ask you to help me find her.
Onu bulmama yardım etmenizi rica ediyorum.
I like it on everything.
Her şeyde severim ben.
You don't want to throw that all away, like I did with my skating career.
Benim buz pateniyle yaptığım gibi, her şeyi kenara atmak istemezsin.
Like I'm scared of her.
Sanki ondan korkacağım da.
I tracked down her landlord, and she said that she hadn't heard from your mom, and that your mom owed back, like, four months'rent,
Ev sahibini bulup onunla konuştum ve annenden haber alamadığını ve annenin dört aylık kira borcu olduğunu söyledi.
I thought you might actually like seeing the picture, so I got the 60 ", and... hey, look,
Her şeyi görmeyi istersin dedim, o yüzden 60 inç aldım.
I feel like this is all my fault and I've ruined everything.
Her şey benim hatam, her şeyi mahvetmişim gibi hissediyorum.
Well, I like attention.
Dikkat çekmeyi severim. Her zaman çekmişimdir.
And, um... And when I met her suddenly I had this feeling like I could breathe or, um.... like I was myself, finally.
Ve onunla tanıştığımda birden nefes alabildiğimi hissettim ya da sonunda kendime gelmiş olduğumu.
Abracadabra, I come in and you'd wave your magic wand, and just like that it'd all be better.
Ben geliyorum, sen sihirli değneğini sallıyorsun ve her şey daha da iyi oluyor.
I don't like her.
Ama kız hoşuma gitmiyor.
You know what it's like when a chick is doing that to me? I look down at her and I think,
Bir hatun bana bunu yaptığında kafamı eğip ona bakarım ve içimden :
I'D LIKE TO TELL YOU, BUT NOTHING COMES FOR FREE.
Söylemek isterim, ama her şeyin bedeli var.
I THINK THERE IS ANOTHER INMATE THAT YOU DO LIKE, AND ANTONIA PROTECTS YOUR FRIEND AS LONG AS YOU SEND HER MAIL.
Bence hoşlandığın başka bir mahkum var ve Antonia sen mektup gönderdikçe onu koruyor.
I feel like my skin is on fire!
Her yanım alev almış gibi hissediyorum.
I always had such, like, a clear idea of what my wedding would look like.
Aklımda her zaman düğünümün nasıl olacağıyla ilgili bir fikir vardı.
[Seth] Like I said... Tonight, everything changes.
Dediğim gibi bu gece her şey değişecek.
I don't not like her.
Yani, film okuluna gideceğini ta turun başında biliyordu ama bana 2 hafta önce haber verdi.
Because I like to make a point of telling my blackmailer everything.
Çünkü şantajcıma her şeyi anlatmayı seviyorum.
I just feel like anyone could get in.
Her an biri içeri girecekmiş gibi hissediyorum.
- I don't feel like it's her.
- Oymuş gibi hissedemiyorum.
Just text her and tell her, "I'll remember you like this, the most beautiful painting in Atlanta, maybe the world."
Şöyle yaz, "Atlanta, belki de dünyadaki en güzel tablo, seni böyle hatırlayacağım."
I think when Alice thought that we may have something to do with your disappearance - - which is not her fault. She was afraid, and I understand that. I just really felt like i was...
Alice, kaybolmanda bizim parmağımız olabileceğini düşündüğü zaman ki bu onun suçu değildi, korkmuştu, durumunu anlıyorum sanki her şey birden parçalanıyormuş gibi geldi.
Oh, like I always say, stay close, stay alive.
Oh, her zaman dediğim gibi, yakın dur, hayatta kal.
Both shows. leave her a ticket just in case she shows up, but... no backstage. I'm just saying, like, anybody can go on StubHub.
Yine de gidip StubHub'dan * bulabilir.
I'd like to help her!
Ona yardım etmek istiyorum!
If it's okay with you, Captain, I'd like to question her myself.
Seninle tamam kaptan varsa, ona kendim sorgulamak istiyorum ıt.
T.J. said he'd like to spend some time with him, and my dad didn't seem to mind, so I guess it's like you always said.
T.J. onunla biraz zaman geçirmek istediğini söyledi. Babam da karşı çıkmadı. Sanırım her zaman söylediğin gibi.
You gave her a headstone, like I asked?
Ona istediğim gibi bir mezar taşı yaptın mı?
I don't know you, but... perhaps you know what it is like to love someone with every atom in your body, to be so intertwined with him for most of your life.
Seni tanımıyorum ama belki de birini sevmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorsundur. Hem de vücudunun her zerresiyle. Hayatın boyunca o kişiye bağlı olmanın ne olduğunu biliyorsundur.
What I'm saying is she thought she had a stalker or something, like someone was breaking in and taking her stuff.
Diyorum ki, onu izleyen, evine gizlice girip eşyalarını alan biri olduğunu düşünüyordu.
I can't stop seeing her like that.
Onu o şekilde görmeyi durduramıyorum.
Like I'd risk her saying something stupid to you in front of the cops.
Polislerin önünde sana saçma sapan şeyler söylemesi riskini göze alamazdım.
First Molly, and now the police are acting like I killed her
İlk Molly, şimdi de polis sanki onu ben öldürmüşüm gibi davranıyor.
I'd like to see her, please.
Onu görmek istiyorum, lütfen.
So, I've reviewed your paperwork, and it seems like we've got everything we need to file a patent for your infinite persistence gyroscope.
Makalenizi inceledim. Sınırsız devamlılıklı jiroskopunuza patent çıkarmak için her şey tamam.
I brought her because she's special, like us.
Çünkü o da bizim gibi özel.
Yeah, but I... I finally feel like she was starting to get her life back on track, and...
Evet ama tam artık her şeye baştan başladığını ve işleri yoluna koyduğunu düşünüyordum.
In fact, if you find out who did her lip filler, I'd like to give them a call.
Hatta dudaklarını kimin doldurduğunu bulursanız ben de bir görüşmek isterim.
Every single time I feel like I have a handle on her, she surprises me.
Ne zaman onu çözmüşüm gibi bir hisse kapılsam beni şaşırtıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]