I remember it well traduction Turc
355 traduction parallèle
Oh, yes. I remember it well.
Aa, evet. bunu iyi hatırlıyorum.
- Oh, nothing, except I remember it well.
Niye? - Hiç, burayı iyi bilirim.
I remember it well.
Çok iyi hatırlıyorum.
I remember it well
İyi hatırlıyorum
I remember it well
İyi hatırlıyorum.
I remember it well.
Hatırlarım bugün gibi.
I remember it well, it was a firm hand which gave an impression of strength...
Çok iyi hatırlıyorum, Nazik bir eldi. Güçlü bir ele benziyordu... - Yanağındaki gamzeyi de hatırlıyor musunuz?
I remember it well.
Hatırlıyorum.
I remember it well.
Gayet iyi hatırlıyorum.
I remember it well, because I sweated!
Çok iyi hatırlıyorum, çünkü hep kan-ter içinde kalırdım.
Indeed, yes, I remember it well.
Doğru, evet, çok iyi hatırlıyorum.
I remember it well.
Bunu iyi hatırlıyorum.
I remember it well, the legendary planet Milos.
Çok iyi hatırlıyorum, efsane gezegen Milos.
I remember them well, and very dull it was, too.
Gayet iyi hatırlıyorum. Çok sıkıcı insanlardı.
Well, as I remember it, you gave me a London number.
İyİ hatırlıyorum bana Londra'daki numaranı verdin.
Well, that's just it. I can't remember what it is.
Ne olduğunu hatırlayamıyorum.
Well, I remember some of it.
Bazı şeyleri hatırlıyorum.
I can remember it very well.
Çok iyi hatırlıyorum.
- I remember better than you do. - Well, forget it.
- Senden daha iyi hatırlıyorum.
Well, remember I said you couldn't hide anything from me because I'd find it out?
Benden hiçbir şey saklayamadığını çünkü ortaya çıkardığımı söylemiştim, hatırlıyor musun?
No, I remember too well. I remember how it was with us once, and so do you.
Hayır, iyi hatırlıyorum. Eskiden nasıl olduğumuzu hatırlıyorum, sen de.
Well, it seens that I remember some talk about her aunt wanting to put her in a convent.
Teyzesinin onu manastıra göndermek istediğine dair şeyler duymuştum.
But I can remember very well the day it did look like the roof fell in on all of us
Ama o günü çok iyi hatırlıyorum. Dünya başımıza yıkılmış gibiydi.
If I remember well, it was a tall thin man, dark hair... with a bamboo cigarette holder.
Yanlış hatırlamıyorsam, uzun, zayıf, siyah saçlı bambu sigara kutusu olan biriydi.
Well, if it's financial advice you're seeking, just remember, I'm yours for free.
Peki, eğer aradığınız mali tavsiye ise, unutma, bedavaya emrinizdeyim.
Well, I remember it, we must go to the hill to have a send - off party.
Oh, veda partisi!
Well, it was one night, I remember, that....
Bir gece, hala hatırlıyorum...
WELL, I-I CAN'T SEEM TO REMEMBER IT AT THE MOM ENT.
Hayır, hayır. Rehber dışı numara değil...
But I remember the taste of it very well.
Ama tadını çok iyi hatırlıyorum.
What I mean, too... was that, well... don't you think... supposing, you were happy before... it might be nice to be able to remember it...
Demek istediğim... Acaba diyorum... bir zamanlar mutlu olduğunuzu var saysak bunu hatırlamak iyi olurdu...
Well, it all started, I remember, with the nominations.
Hatırladığım kadarıyla her şey adaylıklarla başladı.
Well, I remember how it was.
Evet, hatırladım.
I wish to avenge the massacre, but I remember it too well, and I'm afraid.
Katliamιn öcünü almak istiyorum, ama olanlarι hala unutamadιm ve korkuyorum.
I remember it very well.
Çok iyi hatırlıyorum.
I remember it well.
İyi hatırlıyorum.
I think it best not to remember so well.
Bence o kadar iyi hatırlamamak daha iyi.
And I said, "That's chop suey." And he said, "Well, remember, your mother and I aren't gonna feed it for you."
"Unutma, annen ve ben onu senin yerine beslemeyiz" dedi.
Well, I don't remember reading nothing about hardware widows in it.
evet, içersinde dul nalburla ilgili ne yazdığını hatırlamıyorum.
I remember it all very well.
Hepsini çok iyi hatırlıyorum.
Now I remember it very well.
Şimdi iyice hatırladım.
I remember that night well. It had left, I arrived late and I bound the radio.
Eve geldiğimde radyoyu açtım.
I remember it so well.
Ben çok iyi hatırlıyorum.
- I remember it so well.
- Bunu çok iyi hatırlıyorum.
I remember it very well.
Gayet iyi hatırlıyorum.
If I remember well, it was some sort of composition of faces.
Doğru hatırlıyorsam, bir tür... Bir tür... Yüz kompozisyonlarından oluşuyordu...
Well, you know, I seem to sort of remember that it was a man.
Şey, bir adam olduğunu hatırlar gibiyim.
I very much remember it, because that was the last time as well!
Çok iyi hatırlıyorum, çünkü bu son kez oldu!
Oh, I remember it so well, just like it was yesterday.
Dünmüş gibi hatırlıyorum.
Well, that I should know the painting, that I've seen it before, but I can't remember what it means.
O resmi daha önce görmüşüm de hatırlamalıymışım gibi, ancak anlamını çıkartamıyorum.
Well, how do you remember this? I mean, it was ten months ago.
İyi de bunu nasıl hatırlıyorsunuz?
I can no longer see it, though I remember it well.
Artık pek göremiyorum ama, sol kenardaki Lord.
i remember one time 19
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember 2232
i remember you now 18
i remember something 18
i remember that day 26
i remember thinking 64
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember 2232
i remember you now 18
i remember something 18
i remember that day 26
i remember thinking 64