I should've said something traduction Turc
84 traduction parallèle
Is it something I've said... or something I've done or should have done?
Söylediğim veya yapmış olduğum bir şey mi?
And the whole time I knew that I should remember something something someone had said but I had forgotten what it was.
Ve tüm bu zaman boyunca birisinin söylemiş olduğu birşeyi hatırlamam gerektiği aklımdaydı ama ne olduğunu unutmuştum.
All the time I knew there was something i should remember. something somebody had said... but which I had forgotten.
Ve tüm bu zaman boyunca birisinin söylemiş olduğu birşeyi hatırlamam gerektiği aklımdaydı ama ne olduğunu unutmuştum.
I mean, if the kids think Santa's okay, Santa's okay, so why should I bribe you to say something you've already said?
Çocuklar, Noel babanın iyi olduğunu düşünüyorlar o zaman, sana yaptığın bir şey için neden para yedireyim ki?
You should've said you were coming, I could have made something.
Eğer geleceğini söylemiş olsaydın, bir şeyler hazırlardım.
Well, you know, I asked Chris what I should get you, and, well, he said something personal.
Evet. Ve iyi, o kişisel bir şey söyledi Peki, sen bilirsin, ben seni almalısınız, ne Chris sordu.
I should've known. Pauline always said she knew something about Iris. That was why she was killed.
Pauline hep söylerdi Iris'le ilgili bir şeyler bildiğinden söz ederdi.
I should've said something.
Birşey söyleyebilirdim.
I-I should've said something but I just couldn't get it all down fast enough.
Sizinle konuşmak istedim ama nereden başlayacağımı bilemedim.
I knew I should've said something to the supervisor.
Yöneticiye bunu söylemem gerektiğini biliyordum.
I probably should've said something.
Birşey söylemeliydim.
So... my wife and I were having trouble... and I said I thought maybe we were in a rut... and that maybe we should try something... to liven things up, and she said, "Like what?"
Yani... karım ve ben bazı sorunlar yaşıyorduk... ona bunun hayatımızın monoton olmasından kaynaklandığını... belki de hayatımızı tekrar canlandırmak için... bir şeyler denememiz gerektiğini söyledim, oda "Ne gibi" dedi.
But I should've said something then, because now I'm just drowning in exfoliants and scrubs and nose strips and this.
Ama söylemeliyidim çünkü şimdi kremler, fırçalar,..
Previously on Felicity... I should've said something last night, but I'm sort of seeing someone.
Felicity'de daha önce... - Dün gece bir şeyler söylemeliydim ama biriyle görüşüyorum denebilir.
And, uh... you know, I should've said something before.
Ve, uh... Önceden birşeyler söylemem gerekirdi.
Yeah, in fact, I mean, they should've said something.
Hayır. Hatta söylemeleri gerekirdi. Niye?
Well, you said we should buy ourselves something that says we done good, and this says I done good!
İyi iş çıkardığımızı, bir şey almamızı sen söyledin! Ve bu şey iyi iş çıkardığımı söylüyor!
I said something about his girlfriend... I should've kept my goddam mouth shut.
Kız arkadaşıyla ilgili bir şey söyledim ve lanet olasıca çenemi sıkı tutmam gerekirdi.
Oh darn I should've said something else
Kahretsin! Başka bir şey dileseydim keşke.
But something that a friend said convinced me that I should open up to a wider audience and this seemed like the right time and place.
Ama bir dostum, kalabalığa kendimi açmam konusunda beni ikna etti. Ben de bunun tam yeri ve zamanı olduğunu düşündüm.
I should've said something about Adam sooner.
Adam hakkında daha önce bir şeyler söylemeliydim.
I should've said something sooner, but I didn't have any real proof until today.
Daha önce bir şey söylemeliydim ama bugüne kadar kanıtım yoktu.
I should've said something. L...
Bir şeyler söylemeliydim.
I should've said something, but she wouldn't shut up.
Bir şeyler söylemeliydim, ama susmuyordu ki.
Before we get started, there's something I have to tell you something I should've said to you before I let you take the case.
Başlamadan önce sana söylemem gereken bir şey var. Aslında bu davayı almadan önce söylemem gereken bir şey.
I didn't know it was your father, he should've said something earlier.
Baban olduğunu bilmiyordum, daha erken bir şeyler söyleyebilirdi.
I should've said something.
Bir şeyler söylemeliyim.
I should've said something to you.
Bir şeyler söylemeliydim.
I know I should've said something sooner.
Biliyorum bunu daha önce söylemeliydim.
I should've said something earlier, but, you know, I-I've been so messed up, and...
Daha önce bir şey söylemeliydim ama bilirsin, çok berbattım ve...
I thought there might be the possibility, yes, I'm really sorry about that, I probably should've said something.
Bir olasılığı olduğunu düşünmüştüm. Evet, bunun için cidden üzgünüm, sana bir şeyler söylemem gerekirdi.
I know I should've said something earlier, but I tend to ignore problems.
Daha önce söylemem gerektiğinin farkındayım, ama sorunları görmezden gelmeye meyilli bir insanım.
I should've said something, i know.
Birşeyler söylemeliydim, Biliyorum.
- I should've said something earlier...
- Daha önce söylemeliydim.
I should've said something a long time ago.
Bunu ona uzun zaman önce söylemeliydim.
I should've said something before.
Daha önce söylemem gerekirdi.
Nah, i should've said something.
Hayır. Bir şey demeliydim.
Well, it didn't seem like a big deal, but maybe I should've said something.
Önemli bir şey gibi gelmemişti ama anlatmalıydım belki de.
Yeah, I should've said something.
Buna engel olmalıydım.
Jenny, I thought that when you got off the elevator, you would be thrilled. If you weren't, I'm sorry, you should've said something.
Jenny tüm samimiyetimle düşündüm ki asansörden indiğinde heyecandan yerinde durmayacaksın ama öyle olmadıysan üzgünüm ama bir şeyler demeliydin.
I should've said something.
Bir şeyler söylemeliydim.
I thought I should've said something on those stairs.
Merdivenlerde bir şey söylemeliydim diye düşündüm.
Max, Vincent and Isa said I should send something.
Max, Vincent ve Isa bana bir şeyler yaz, dediler.
No. I... I'm the one that should've said something.
Hayır, konuşması gereken bendim.
I should've said something back.
Bir şey söyleyip cevabını vermeliydim.
I don't know. I think maybe you should've said something to the police.
Bilmiyorum. Keşke polise bir şeyler söyleseydik.
And I should've said something to Kevin because...
Kevin'e söylemeliydim- -
You should've said something if you knew I was going to be like this
Böyle yapacağımı biliyorduysan bir şey söyleseydin.
The intruder, like I said, should be found and make sure something like this is never repeated.
İzinsiz giren kişiyi, söylediğim gibi, bulmalıyız ve bunun bir daha olmayacağından tam manasıyla emin olmalıyız.
Well, and as I've said 1,000 times, there's nothing inherently wrong with having sex, it's just not something that should be taken lightly.
1000 keredir söylediğim gibi seks yapmanın doğal olarak kimseye zararı olmaz, yalnızca hafife alınması gereken bir şey değildir.
You know, I should've known when McQuaid said he was quitting, that something was up.
Aslında McQuaid'ın işi bırakacağını söylediği an, bir işler çevirdiğini bilmeliydim.
i should've told you 70
i should've listened to you 31
i should've 99
i should've called 31
i should've seen it coming 18
i should've known 138
i should've been there 32
i should've known better 40
i should've seen this coming 19
i shouldn't have said that 115
i should've listened to you 31
i should've 99
i should've called 31
i should've seen it coming 18
i should've known 138
i should've been there 32
i should've known better 40
i should've seen this coming 19
i shouldn't have said that 115
i should have seen it coming 28
i should have known 261
i should have known better 55
i shouldn't have asked 40
i should have said 28
i should go 978
i shouldn't have told you 34
i shouldn't 226
i should tell you 63
i should have 182
i should have known 261
i should have known better 55
i shouldn't have asked 40
i should have said 28
i should go 978
i shouldn't have told you 34
i shouldn't 226
i should tell you 63
i should have 182