If no traduction Turc
27,246 traduction parallèle
Anyway, uh, I was thinking we start with the MRI first, and then, if no acute intervention is indicated,
Her neyse, önce MR'la başlamayı düşünüyorum. Sonra acil müdahale gerekmiyorsa ilaçlarını düzenlemek yetebilir.
Yes, we can come right back, and it's as if no time has passed.
Evet, hemen geri geleceğiz....... ve böylece hiç zaman atlamamış olacağız.
A filled-in hole in the middle of nowhere, which no one would've possibly found if not for you.
Eğer sen olmasan kimsenin bulamayacağı kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeki üstü kapalı çukura koydum.
- No, I love them like... If something happened to them, I would die.
- Öyle çok seviyorum ki onlara bir şey olursa ölecekmişim gibi hissediyorum.
No. If my kids can get up and dressed on time, then so can she.
Hayır, çocuklarım bile vaktinde kalkıp hazırlanıyorsa, o da hazırlanmalı.
- If you feel like you're gonna lose me, - if I'm bleeding out, you... - No.
- Beni kaybedeceğini hissedersen kanama başlarsa bebeğin iyi olduğundan emin olacaksın.
Maybe there are no boundaries if we choose to not see them.
Belki de görmemeyi seçersek sınırlar ortadan kalkar.
No, I think I need to be alone for a little bit, if that's okay.
Hayır, sana da uyarsa, biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.
I have no idea if she'll live.
Yaşar mı bilmiyorum.
If I can't have my lab, no one's having her.
Laboratuvarım benim olmayacaksa, kimsenin olmayacak.
What if there was a currency with no borders, no threat of confiscation?
Sınırları veya el koyma tehdidi olmayan bir para birimi nasıl olur?
No one's going to notice that? Well, if we do the same bank different branches,
Aynı bankanın farklı şubelerine gidersek... bir kaç kereden sonra...
If for no other reason than you might not live to see this through.
Yoksa bu meselenin nasıl ilerlediğini görecek kadar yaşayamayabilirsin.
No, if something happens to Jessan.
- Olmaz, ya Jessan'a bir şey olursa?
If killing you means saving lives, there's no choice.
Eğer seni öldürmek hayat kurtarmak anlamına geliyorsa, başka seçenek yok.
If I don't have that address, I have no idea where to deliver the bomb.
Eğer adresi bulamazsak, bombayı nereye yollayacağımızı bilemeyiz.
What if, all across the globe, the animals decided, "No more"?
Ya bütün dünyadaki hayvanlar, "bu kadarı yeter" dese?
No, if we tell him his dad is alive, and it turns out to be a lie, it will only unravel him further.
Hayır, eğer babasının yaşadığını söylersek ve yalan çıkarsa bu onun için daha da beter olur.
But if Konstantin doesn't know that, there's no way Jeremy will give that up.
Fakat Konstantin bunu bilmiyorsa Jeremy hayatta açık etmeyecektir.
And if some no-good shepherd swoops you away then what's the point of being born in such a high-class family?
Ve eğer hiçte iyi olmayan bir çoban seni alıp götürecekse....... sonra böyle üst sınıf bir aileden olmanın ne anlamı kalır?
If there's no world left, there's no hope for us.
Yaşanacak bir dünya olmazsa bizim için de umut kalmaz.
If you're asking whether you'll regret it someday, no, I don't think you will.
Eğer bir gün pişman olup olmayacağını soruyorsan, cevap hayır. Bence pişman olmayacaksın.
No, if I go 12, you and Jason do lose a client.
Hayır eğer 12 olursan, sen ve Jason bir müşteri kaybedeceksiniz.
"B", there is zero chance, if the roles were reversed here, you'd be giving me a piece of your liver, okay? No chance.
İkincisi, ben senin yerinde olsaydım bana hayatta karaciğerini vermezdin.
If there's no other business, get out of here!
İşiniz yoksa defolun buradan!
No. Even if I have to do it again, I will still do the same.
Hayır, yine yapmam gerekse aynı şeyi yapardım.
No one will help us if we don't make a good impression.
İyi bir izlenim bırakmazsak kimse bize yardımcı olmaz.
What if I say no?
Ya hayır dersem?
No, Stacie said she was depressed, but what if Stacie is infected, too?
Hayır, Stacie bunalımda olduğunu söyledi ama ya Stacie'ye de bulaştıysa?
An ambulance, or...? No, I think we'll get there faster if we just...
- Hayır, bence biz daha hızlı gideriz.
No, if I'm here with you, if I'm part of this, I want to know why we have to go all the way to Charleston when this could have been over.
Hayır, seninle buradaysam, bunun parçasıysam bu bittiği zaman, Charleston'a niye gitmemiz gerektiğini bilmek istiyorum.
And if there are no objections, I move we so vote.
Eğer herhangi bir itiraz yoksa, oylamaya geçiyorum.
No, I-I don't know if you're gonna get this one.
Hayır, bunu anlayabileceğinizi sanmıyorum.
Hell no, we didn't, and if any one of you start coughing up blood,
Tabii ki vermedik. Aranızdan biri kan öksürmeye başlarsa onu öyle hızlı kapı dışarı ederim ki neye uğradığını şaşırır.
Oh, uh, listen, no problem, let me know if there's anything I can do, okay?
Oh, dinle, sorun değil, eğer yapabileceğim bir şey olursa bana haber ver, olur mu?
If killing you means saving lives, there's no choice.
Eğer seni öldürmek hayat kurtarmak anlamına gelecekse, seçim falan yok.
- Look... now, forgive me if I'm, uh, stepping into a delicate minefield, but if what you're worried about is Jim Gordon, he no longer works here.
Ondan değil... - Bak şimdi hassas bir konuya değiniyorsam bağışla ama Jim Gordon konusunda endişeleniyorsan, artık burada çalışmıyor.
No, if it weren't for you, I would still be falling asleep to the screams of the insane.
Sen olmasaydın hâlâ delilerin çığlıkları eşliğinde uyumaya çalışıyor olacaktım.
But if your answer to me is "no," a thousand watts into them will go.
Fakat cevabın "hayır" olursa binlerce wattlık enerjiye maruz kalacaklar.
- If there's anything I can do... - No.
- Eğer yapabileceğim bir şey varsa...
No "welcome back"? If we had a big to-do every time you came back to the GCPD, we'd never catch any bad guys. Please.
Hoş geldin demek yok mu?
No need to explain. Let me know if you need anything.
Açıklama yapmana gerek yok, bir şeye ihtiyacın olursa haber ver.
If I buy it, you get paid, but we can still return it, and those men will have no reason to harm us.
Ben satın alırsam paranı almış olursun, ve geri verebiliriz. O adamlar da bize zarar vermemiş olur böylece.
If what you're saying is true, and there is something in that safe, then that's no longer the case.
Söylediğin şeyler doğruysa, o kasanın içinde bir şey varsa onları yenmenin bir yolu varmış demek.
You should know, if Cade feels used or disrespected, there's no telling what he might do.
Şunu bilmelisin, eğer Cade kullanıldığını veya saygısızlık yapıldığını hissederse, ne yapacağını ben bile bilmiyorum.
We're no, we're no good for Trixie if we're no good for each other.
Birbirimize hayrımız dokunmazsa, Trixie'ye hiç dokunmaz.
Well, if you ask permission, people can say no, but flash a badge to the right sap and voilà.
İzin isteyince insanlar hayır diyor ama doğru herifin suratına rozeti tutunca hemen veriyor.
You have no legal right to be here, so if you don't vacate, I'll have you removed.
Burada kalmaya hakkın yok, eğer taşınmazsan zorla çıkarttıracağım.
Even if there was no evidence of her cheating, he wanted me to... make some.
Kızı sevmiyordu. Aldattığına dair bir kanıt olmasa bile benim bir şeyler üretmemi söyledi.
Tonight the waitress asked if I wanted another chocolate milk, and I said no!
Bu gece garson ikinci çikolatalı sütü istiyor muyum diye sordu ve ben hayır dedim!
- Huh. Well, there's no such thing as sudden onset insanity, if that helps.
Yararı olacaksa, hiç ani bunama görülmemiştir.
if not 1076
if not now 47
if nothing else 141
if not me 21
if not for you 33
if not for me 39
if not more 26
if not you 33
nothing 25771
noel 174
if not now 47
if nothing else 141
if not me 21
if not for you 33
if not for me 39
if not more 26
if not you 33
nothing 25771
noel 174
no comments 23
no it isn't 59
nope 8135
not allowed 48
normal 592
note 183
noth 18
nora 980
no one cares 99
no response 122
no it isn't 59
nope 8135
not allowed 48
normal 592
note 183
noth 18
nora 980
no one cares 99
no response 122