Nothing traduction Turc
244,977 traduction parallèle
They wouldn't take those Angelina Ballerina videos. Nothing wrong with them!
Almayacaklar, Angelina Ballerina videolarını almadılar Onlarda bir sorun yoktu.
Oh, nothing. I'm just trying to get a full picture.
Hiç, sadece tamamen anlamaya çalışıyorum.
And you had nothing to do with the ad that ran that depicted me as a wizard?
Ve beni bir büyücü olarak tasvir eden o reklamla alakan yok öyle mi?
Well, it really is against the odds that nothing would...
Hiçbir şey olmaması gerçekten ihtimaller dâhilinde deği...
Nothing from Ethel Mer-man at all.
Ethel Mer-man'dan da ses yok.
Nothing else.
Başka bir şey yok.
Still nothing, Doc.
Hala bir şey yok Doktor.
Nothing.
Hiçbir şey.
♪ Nothing's gonna ever keep you down ♪
# Hiçbir şey alıkoyamaz seni yolundan #
♪ Nothing's gonna ever keep you down ♪
- # Hiçbir şey alıkoyamaz seni yolundan #
Because I peck away at my opponents until there's nothing left but a rotting carcass.
Çünkü geriye çürümekte olan bir iskelet kalıncaya dek etlerini kemiklerinden ayırırdım.
You've done nothing but fill your heart with hate since we saw each other.
Son görüşmemizden beri kalbini... nefretle doldurmaktan başka bir şey yapmadın.
Nothing and no one does.
Hiç kimse ve hiçbir şey belirlemiyor.
- Nothing closer?
- Daha yakında bir yer yok mu?
Well, there's nothing we can do about it.
Elimizden bir şey gelmez ki.
- No. Nothing like that.
- Hayır, öyle bir şey değil.
It could be nothing, but it always takes so much time and work to figure anything out.
Bir şey çıkmayabilir de ama çözmesi çok zaman ve emek istiyor.
I can't tell him nothing.
- Bir şey söylemezsem olmaz.
If nothing else, we keep the KGB busy and irritated.
Hiçbir şey yapamazsak KGB'yi meşgul ve diken üstünde tutarız.
Make sure nothing has changed.
Bir şeyin değişmediğinden emin ol.
And there is nothing wrong with you- - ever.
Ayrıca sende hiçbir sorun yok, hiç de olmadı.
Nothing wrong with running your own business.
Kendi işini kurmakta yanlış bir şey yok.
Nothing to know.
- Bilmeleri gereken bir şey yok.
But I know that nothing in my life made me feel as good as getting baptized.
Ama hayatım boyunca hiçbir şeyin vaftiz edilmem kadar iyi hissettirmediğini biliyorum.
Nothing. I- -
Yok bir şey ya, ben...
There's nothing to do there until we hear back from the Centre about the sample.
Merkez'den örnekle ilgili haber alana kadar yapacak bir şey yok orada.
But I won't use that money for nothing other than those things.
Ama o parayı bu şeylerden başkası için kullanmam.
He thinks he's a big man and he knows everything but he know nothing.
Kendini önemli biri sanıyor, sanki her şeyi biliyormuş gibi ama bir şey bildiği yok.
It's nothing like that.
O tarz bir şey değil.
There was nothing else going on in Thailand to tie those guys to.
O adamları bağlayabileceğimiz başka bir olay yaşanmadı Tayland'da.
Oh, no, no. It's nothing like that.
- Hayır, öyle bir şey yok.
I do everything, and... this has nothing to do with that.
Her şeyi yapıyorum, bunun onlarla hiçbir ilgisi yok.
The Centre has nothing to do with them, come on.
Merkez'in bu işte parmağı yok, yapma.
But if someone turns on the light and there's nothing there, do you feel stupid?
Ama biri ışığı açtığında önünde bir şey yoksa kendini aptal gibi hisseder misin?
But if we're nothing more than machines programmed to respond to stimuli, what are we to make of the notion of enlightenment?
Etki-tepki. Ama birer makineden ibaretsek etkiye tepki vermeye programlandıysak aydınlanma hissini nasıl yorumlayacağız?
It- - It's nothing bad.
Kötü bir şey istemiyor.
I just want you to know that there is nothing to worry about from me.
Benimle ilgili endişe etmenize gerek olmadığını söylemek istedim.
Nothing I can do.
Elimden bir şey gelmiyor.
I had nothing to do with this.
Benim bununla alâkam yoktu.
Nothing. Everything's fine.
Yok bir şey, her şey yolunda.
John did nothing, he knows nothing.
John bir şey yapmadı, bir şey bilmiyor.
Nothing made any sense.
Hiçbir şey mantıklı gelmiyordu.
- You have done nothing!
- Hiçbir şey yapmadın!
- That was nothing.
- Önemli bir şey değil.
Sister... you ain't seen nothing yet.
Kardeşim... daha hiçbir şeyi görmedin bile.
And it's nothing to be ashamed of.
Ve bundan utanmana gerek yok.
If nothing's open, the bailiff will clear one for you.
Boş yer yoksa memur sana ayarlasın.
And then what happened... is nothing.
Sonra olansa... hiçbir şey.
I'm not into sailboats, I have nothing to do with sailboats!
"Yelkenlilerden hoşlanmam. Hiç ilgi alanım değil!"
I had nothing to do with it.
" Benim bir alakam yoktu.
He was gone. Nothing like this can ever happen again, Des.
- Böyle bir şey bir daha olamaz, Des.
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230