English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / Improving

Improving traduction Turc

752 traduction parallèle
" Improving the living conditions of the proletarian student body : 500 000 roubles.
" Proleter öğrenci yaşam koşullarının iyileştirilmesi : 500 000 rouble.
Aren't they improving?
- İyileşmiyorlar mı?
Got two this time, George I'm improving
Bu sefer iki tane, George Kendimi geliştiriyorum
How's a man's chances of improving a pair? - Not so good, they tell me.
Bir çift kartla iyi seyler basarmak için vaziyet nasiI
One can't improve productivity without improving one's character.
Karakteri iyileştirmeden üretimi iyileştiremezsiniz.
"One can't improve productivity without improving one's character."
"Birisi karakterini düzeltmeden üretkenliğini artıramaz."
But I'm improving.
Ama gelişme kaydediyorum.
First one only thinks of changing life, improving things.
Hayatımız iyi gidiyorken ne tanrıyı ne de başka bir şeyi düşünürüz.
Enjoying yourself with your elders and betters, improving yourself with their conversation.
Büyüklerinle oturmanın tadını çıkararak onların konuşmalarından... ve bir şeyler öğrenmelisin.
Now that it's spring, your health should be improving.
Artık bahar geldiğine göre, sağlığınız da düzeliyor olmalı.
I've been practicing for months and still not improving.
Aylarca çalışmak fayda etmedi. Berbat çalıyorum.
- So? Is the weather improving?
Hava düzeliyor mu?
- What? - They say travel's improving.
- Dedikleri gibi seyahat iyi gelir.
I used to go to pieces when she told me my handwriting was improving.
El yazımın güzelleştiğini söylediğinde sevinçten deliye dönmüştüm.
Civilization has a natural resistance against improving itself.
Medeniyetin, kendi gelişimine karşıt doğal bir direnişi var.
Your French is improving.
Fransızcanız gelişiyor.
Your taste is improving.
Zevklerin gelişiyor.
I see you're improving your mind again.
Zihnini yeniden geliştirmeye çalıştığını görüyorum.
Yes, your column's been improving.
Evet, köşen epeyce gelişti.
It has given me a great deal of time for reading and improving my mind.
Okumak ve zihnimi geliştirmek için bolca zamanım oldu.
The outer part of the station rotates due to centrifugal force, creating the sensation of gravity and improving human well-being.
İstasyonun dış kısmı santrifüj ( merkez kaç ) kuvvetine bağlı olarak döner. Bu yerçekimi hissi yaratır ve insana kolaylık sağlar.
- Your taste's improving.
- Tebrikler, beğenilerini geliştiriyorsun.
Mr. Kraler says that things are improving.
Bay Kraler olayların geliştiğini söylüyordu.
However, I'm always interested in improving myself.
Aslında ben hep kendimi geliştirme çabası içerisindeyim.
Your Spanish is improving.
- İspanyolcan gelişiyor.
Her marksmanship is improving.
Nişancılığı giderek gelişiyor.
I don't need improving.
Gelişmem gerekmiyor.
You're improving
Tebrikler! Kendini geliştiriyorsun.
Some ignorant 19th-century iconoclast, with a view to... how can I say... improving his abode, had someone paint over the original 17th-century decorations with these... if you'll forgive me... these absurd and quite revolting scenes of hunting and feasting.
Bazı cahil 19.yy gelenek düşmanları kendilerine... nasıl desem - 17.yy sanat eserlerini... kendi zırvalarıyla değiştirmeyi görev edinmişlerdir... bu pisl-affedersiniz - bu saçma ve tiksindirici av ve sevinç sahneleriyle hem de.
I'm familiar with Digitalis. Well, arsenic, extremely small doses, fights premature aging by improving skin elasticity.
Evet, arsenik, oldukça az miktarlarda alınırsa, cildin elastikiyetini artırıp erken yaşlanmayla savaşıyor.
I looked around and I saw and I'm improving myself.
Etrafıma bakıyorum ve gözlemleyerek kendimi geliştiriyorum.
Yes, sir, it's definitely improving.
Evet, efendim, kesinlikle daha iyi.
Karl Marx is improving.
- Karl Marx gelişme gösteriyor.
You said something about how I was improving the looks of the place.
Siz de buranın görüntüsünü ne kadar düzelttiğimi söylemiştiniz.
I was hoping to interest you in improving your mind.
Aklınızı geliştirecek bir ürüne ilginizi çekmeyi ummuştum.
It's improving.
İyileşiyor.
- I'm very glad to hear he's improving.
- Duyduğuma sevindim.
- I'm improving mine.
- Benimkini artırıyorum.
- I think they're improving.
- Daha iyi, dediler.
Mr. Bowen is extremely interested in improving his stock.
Bay Bowen stoğunu geliştirmekle çok ilgileniyor.
Well, improving the breed, doctor?
Türümüzü geliştirmek, Doktor.
You're improving, Pat.
Kendini geliştiriyorsun, Pat.
What I mean is, are you interested... in improving muscle tone, reducing, or...
Yani, kas tonunuzu attırmak mı istiyorsunuz yoksa azaltmak mı...
You're improving.
Sende geIisme var.
And you're improving.
Sende de gelişme var.
I read irony in your eye, you do not take what I am saying seriously... and-after all, it may very well be nonsense, but when I hear the rustling of the young plantations set out with my own hands, I feel as if I had had some small share in improving the climate.
Gözlerinde alay görüyorum, söylediklerimi ciddiye almıyorsun ve sonuçta çok saçma olabilir ama ne zaman kendi ellerimle diktiğim fidanların hışırtısını duysam iklimin iyileşmesinde benim de biraz pay sahibi olduğumu hissediyorum.
I just put it in my pocket. Well, in that case, I couldn't hear it in the other ear, either. Your hearing is not improving.
Dün gece konusunda, efendim, hiç bir şey yapamazdım, efendim.
The businesses were improving quickly.
İşler planlandığı gibi gidiyordu.
The economy was improving when the nazistas had arrived at the power.
Nazilerin iktidarıyla beraber, ekonomi canlanmaya başlamıştı.
( narrator ) At the end of July 1943, Harris deployed his improving technology with devastating effect on Hamburg.
Temmuz 1943'ün sonunda Harris bu gelişmiş teknolojiyi, Hamburg'un yıkımında kullandı.
But this isn't the only hospital Where doctors'conditions are improving.
Ama doktorların şartlarının iyileştiği tek hastane burası değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]