In good time traduction Turc
1,777 traduction parallèle
I am sure Captain Brown would have told us all in good time!
Eminim Yüzbaşı Brown zamanı geldiğinde bize her şeyi açıklar!
- All in good time.
- Yakın bir zamanda olur.
The governor'll see you in good time.
Vali zamanı geldiğinde seni görecek.
All in good time, Barkley.
Zamanı gelince yaparız Barkley.
All in good time.
Zamanı gelince.
You're gonna get them all in good time.
Cevapları alacaksınız, ama zamanı gelince.
All in good time, baby.
Zamanı gelince bebeğim.
I'm Not. Good News Is That In Six Months Time, You Will Be Inheriting My Mom's Spoon Collection.
İyi haber, altı ay içinde annemin kaşık koleksiyonu sana kalacak.
Sarah and Joe have been married a long time. They're not in a good place now.
Sarah ve Joe uzun süredir evli ama şu anda araları pek iyi değil.
I realize now That the time spent in my chambers Was good for me.
Fark ettim ki odamda geçirdiğim zaman benim için faydalıymış.
How nice you would show paul such a good time in Las Vegas Cooper!
Paul'a Las Vegas'ı tanıtman ne güzel bir zamanlama, Cooper.
For the first time in my life, I turned in a test and felt good about my future.
Hayatımda ilk defa, bir sınavdan çıkarken, geleceğim hakkında olumlu düşünüyordum.
But we gotta put our good guys in this time around to destroy Evan Chambers.
Ama bu sefer en iyi adamlarımızı koyup Evan Chambers'ı yoketmeliyiz.
Will you be back in time to say good-bye?
Vedalaşmaya gelecek misin?
And in a fast-moving world, where good news moves at the speed of time, and bad news isn't always what it seems.
İyi haberlerin son sürat yayıldığı, ve kötü haberlerin hep göründüğü gibi olmadığı... hızla ilerleyen bir dünyada.
You're alive, i feel good... for the first time in a long time.
Sen hayattasin, bende uzun zamandir kendimi bu kadar iyi hissetmemistim.
I even think Claire's new boyfriend had a good time.
Claire'in yeni erkek arkadaşının dahi iyi vakit geçirdiğini düşünüyorum.
For the first time in my life, I knew what it felt like to be a star, and it felt good.
Hayatımda ilk defa, meşhur olma duygusunu tattım, ve bu harikaydı.
You think this would be a good time for me to be waiting in the car?
Sizce de bu arabada beklemem için iyi bir zaman değil mi?
This time, I'm gonnalook her in the eye and say, " either come homeor leave for good.
Bu sefer gözlerinin içine bakacağım ve diyeceğim ki "Ya eve dön ya da güzelce ayrıl".
I-I will take the kids to the dentist, and I will force them to do their homework, and I will work my ass off providing for them just to makeure nick is freed up to show them a good time.
Çocukları diş doktoruna götüreceğim, ve ödevlerini yapmak için onları zorlayacağım, ve Nick'in onlara iyi vakit geçirtebilmesi için elimden geleni ardıma koymayacağım.
Allan Always Blows In, He Makes You Feel All Good, And Then He Hurts You Worse Than The Last Time,
- Allan birdenbire ortaya çıkıyor, seni mutlu ediyor ve sonra seni en sonkinden daha çok üzüyor...
It's by far the best thing that's happened to you in a long time, and you're good at it.
Uzun zamandan beri başına gelen en iyi şey ve bunda iyisin.
Did you have a good time in the city last night?
Dün gece şehirde iyi eğlendin mi?
Are you having a good time in Spain?
İspanya'da güzel zaman geçiriyor musun?
I'm as good as I've been in a long time.
Uzun zamandır bu kadar iyi olmamıştım.
So, period of crisis, like the one we are in is a very good time to think about history to think about continuities, to think about roots.
Kriz dönemleri, şuan içerisinde bulunduğumuz kriz gibi geçmişimiz hakkında düşünmek için çok iyi bir zaman. ... sürekliliği düşünmek için, köklerimizi düşünmek için.
It's a good time to place ourselves in the longer human story of struggle.
Kendimizi insanlığın uzun mücadele hikâyesine yerleştirmek için çok iyi bir zaman.
You know, I think the reason you never came out here is because to be a good handicapper, you gotta put in the time, you gotta do the research, you gotta study the horses, you gotta study the jockeys.
Bence buraya atlara iyi puan verebileceğinden gelmedin. Zamanı hesaplardın, araştırırdın. Atları ve jokeyleri öğrenirdin.
- Oh, uh, about that. I had some time to think while I was in jail, and, uh... Maybe I didn't treat you guys so good back then.
- O konuda hapisteyken biraz düşündüm ve belki o zamanlar size iyi davranmamışımdır.
So that, in a sense, is a good model for Hubble's observation that at a given time, the more distant galaxies move faster than the nearby galaxies.
Yani bu, bana göre, güzel bir model Hubble'ın gözlem sonucu için yeterli zamanı verirsen, galaksiler birbirinden daha da fazla uzaklaşır. Yakındaki galaksilerden daha hızlı.
Well yeah but they cut the prices to try and shift a few but the good thing is that because they all so cheap to manufacture, we still get paid 40 p a time... cause they're made in sweat shops.
Evet, ellerinden çıkarabilmek için fiyatlarını düşürdüler ama maliyetleri o kadar düşük ki, hala her satıştan 40 peni kazanıyoruz. Çünkü ecel tezgahlarında üretiliyorlar.
Do you know what it's like to have an internal voice that tells you what the right thing to do is all of the time and you do it, and it works and you're good at what you do, and then one day it just shuts off? And in that moment there is no voice, and you just have to listen to yourself. And in an instant, in a millisecond, you make a tiny, but crucial mistake and screw up so badly it affects your whole life?
Bir iç sesin olup, her zaman doğru şeyi yaptığını söylemesi ve bunu yaptığında işe yarayıp, işinde başarılı olmana rağmen bir gün, aniden kapanması ve o anda hiç ses kalmayıp kendini dinlemek zorunda kalman ve bir anda bir milisaniye içinde, ufacık olman ve bir hatanın tüm hayatını çok kötü etkilemesi nasıl bir şeydir bilir misiniz?
Gonna need a few screws, but in time, should be good as new.
Vida takılması gerekecek ama zamanla bir şeyi kalmaz.
That's okay. lf the news is good, I've got all the time in the world.
Sorun değil. Haberler iyiyse, saatlerce beklemeye razıyım.
I thought some time in the woods would do me good- - sleeping under the stars ; relieve some stress.
Ormanda kalmak, yıldızların altında uyumak stres atmak iyi gelir sandım.
in much of the western world for a long time for good or for bad, and there have been good things about that and there have been bad things about that.
"kurumsal bir din" olarak, iyiye veya kötüye bir şekilde hizmet ediyor, hakkında iyi şeyler de bulunmaktadır, kötü şeyler de.
Paying attention to the materials that exist in our life... such rich life that we lead all these choices take place all the time... but none of them are regarded as bad or good per se everything we experience are unconditional experiences
Hayatlarımızda var olan şeylere dikkatimizi yönelttiğimizde, öyle zengin bir hayat sürüyoruz ki, bütün o seçimler her zaman varlar, ama hiçbiri kendi başlarına kötü veya iyi değiller. Bizim yaşadıklarımız koşulsuz deneyimlerdir.
We have a really good time in bed.
Yatakta çok güzel vakit geçiriyoruz.
So, good people of Riddle, we come here with no intent to disrupt, but only to commend you for your patient courage in this time of change.
Muamma'nın iyi yürekli sakinleri... Buraya gelirken niyetimiz size rahatsızlık vermek değil değişimlerin yaşandığı bu dönemde sabırlı metanetinizi methetmek.
Just as a point of interest, what made you think I'd be a good match for a boy who spends most of his time in a box?
Sadece meraktan soruyorum. Neden kutuda yaşayan bir çocukla benim iyi bir ikili olacağımızı düşündün?
For a time, we lived in harmony, but like all great power, some wanted it for good, others for evil.
Kısa bir süre, uyum içinde yaşadık ama bütün devasa güçlerde olduğu gibi, onu bazıları iyilik bazıları da kötülük için istedi.
The truth is, I was wondering if my good friend Sancho will be back in time for the wedding.
Gerçek şu ki, sevgili dostum Sancho'nun düğüne kadar dönüp dönmeyeceğini merak ediyorum.
In the meantime, minority students are taking time off from the college, and many of them are leaving for good.
Bu arada, azınlık öğrencilerinin bir kısmı üniversiteden geçici olarak ayrılırken, bazıları da kesin olarak kayıtlarını almakta.
- First off, I'd appreciate it if you didn't throw my name around quite so much,'cause, from time to time, I use it myself, and I need it in good condition.
Öncelikle, adımı sağda solda çok sık telaffuz etmezsen sevinirim çünkü ben de arada bir adımı kullanıyorum ve temiz kalsın istiyorum.
And I haven't felt good about myself in such a long time.
Uzun süredir kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim.
I'm not in good health and I just can't afford to spend time discussing four old novels that aren't even in print any more.
Sağlığım yerinde değil ve artık baskısı bile mevcut olmayan dört eski romanı tartışarak vaktimi harcamayamam.
You know, for the first time this month, I pissed without spraying in all three urinals at once, so I was in a relatively good mood.
Biliyor musunuz, bu ay ilk kez sprey sürmeden, üç idrar tüpünü bir kerede doldurabildim.
It's probably not a good time to get involved in Lynn's problems.
Şu anda Lynn'in sorunlarına karışmanın zamanı değil bence.
Any time you're in New York City is a good time.
Ve New York olumlu bir yerdir.
In reality this is not a good time.
Gerçekte onun zamanı değil.
in good faith 18
in good conscience 23
good times 259
good time 33
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
in good conscience 23
good times 259
good time 33
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134