In politics traduction Turc
1,161 traduction parallèle
We are not in politics.
Siyasetçi değiliz.
In politics, one must be patient.
Politikada önemli olan sabırdır.
That I don't know... but I do know one thing. In politics, nothing is free.
Bak, bana ne getirdi bilmiyorum ama çok iyi bildiğim bir şey var politikada hiçbir şey karşılıksız değildir Claudia.
Since when have you been interested in politics?
Ne zamandan beri politika ile bu kadar ilgili oldun?
He has quite a reputation for his brutal way of doing things, both in politics and his personal life.
İşlerini şiddet yoluyla halletmekte çok meşhurdur hem politikada hem de özel hayatında.
Things change, like in politics.
- Anlaşmalar politikaya benzer - zaman geçtikçe sürekli değişir.
However... in view of the promising career in politics... which has been terminated by your disgrace... and in view of the position in society which you have forfeited... I am inclined to leniency... in sentencing you... to six months'imprisonment with hard labor.
Fakat gelecek vaad eden ancak rezaletinizle biten politik kariyeriniz ve toplumdaki kaybetmiş olduğunuz pozisyonunuz... göz önünde bulundurularak sizi 6 ay ağır hapis cezasına mahkum ediyorum.
Sicily will listen and that will be the end of Giuliano in politics.
Bütün Sicilya dinler ve Giuliano'nun siyasi hayatı biter.
He really wasn't involved in politics?
Floreal gerçekten siyasete bulaşmadı mı?
- Involved in politics?
- Siyasi bağlantılarınız var mı?
- Are you interested in politics?
- Politikayla ilgileniyor musunuz?
No I'm not interested in politics.
Politikayla hiç bir ilgim yok.
I don't belong to any party, nor have any interest in politics.
Hiç bir partiyle bağlantım yok, politikayla da ilgilenmem.
Haven't we agreed you wouldn't get mixed up in politics?
Politikaya karışmayacağın konusunda anlaşmamış mıydık?
Marielle took me to see a man who was very powerful in politics and in voodoo.
Marielle beni politika ve vududa çok güçlü olan birini görmeye götürdü.
Maybe I Got A Future In Politics.
Belki de politikaya atılmalıyım.
He's the kind of phony in politics who wears a wig.
Politikadaki peruklu düzenbaz kendisi.
Thing do change so very quickly in politics, don't they, Francis?
Politikada her şey çok çabuk değişiyor, değil mi Francis?
That was the end of his career in politics.
Bu, politik kariyerinin sonu olmuş.
Never known a child so interested in politics.
Bir çocuğun politikayla ilgilendiği duyulmamış.
Are you interested in politics or government?
Politika veya devlet işleriyle ilgili misiniz?
Maybe not in gin, but in politics, young man, you need money to win. You need a name to win. You need...
Belki cinde öyledir, ama politikada kazanmak için para gerek kazanmak için isme ihtiyacın var...
It's a royal order that eunuches aren't allowed to involve in politics
Törelerimize göre Harem ağaları iktidar sahibi olamazlar!
There is no righteousness in politics
Savaş ve Politikada herşey mübahtır
Maheu, you are one of the best workers of mine I advise him not to meddle in politics.
Maheu, bu madenin en iyi işçilerindensiniz. Size önerim siyasete karışmamanız.
Why did I get involved in politics in this country?
Neden bu ülkede politikaya giriştim ki?
Treat life in politics like a dream.
Politikada ikram etmek rüya gibidir.
You got a future in politics. asshole.
Politikada bir geleceğin var, pislik.
I dabble a little bit in personal loans and politics.
Kişiliğimi politikaya karıştırırım.
I mean in the arts. Politics isn't my field.
Ben sadece sanatsal açıdan konuşurum, siyaset benim alanım değil.
History, language, politics, and then... think very seriously about applying for a job in the State Department or the CIA.
Rus tarihi, dili, siyasal ilişkileri,.. ... ve sonra ciddi olarak devlet işine ya da CIA'e girmeyi düşün.
I was in Europe, knocking around, looking for the action, doing freelance journalism, writing on food, politics, travel, that kind of crap, trying to sell it wherever I could, and not too much at that.
Avrupa'da dolanıyor, aksiyon arıyordum, gazetecilik yapıyor, yemek, politika, seyahat üzerine yazılar yazıyordum. Ne olursa satmaya çalışıyordum, hem de ucuza.
They know I've been in politics.
Jorge bu herifler benim her daim politika içinde olduğumu biliyorlar.
On the one side seemed certain ruin on the other, terrible as it seemed to take my husband's paper, in a matter of politics I could not understand it.
Bir yandan zaten kahrolmuştum, diğer taraftan da, hiç anlamadığım politikayla ilgili kocamın evraklarını çalmak berbat bir şeydi.
He's into politics for more than 30 years in Campania.
30 yıldan fazladır Campania'da politikanın içinde.
But Sir George, with appropriate wife at his side, could achieve great things in business, politics...
Fakat Sör George, yanında uygun bir eşle siyasette, iş alanında harika işler başarabilirdi.
Just your and your schoolboy politics... And your idiotically conceited faith in your own importance.
Sadece senin, senin çocukça politikaların ve bağnaz gururlu inancın yüzünden.
Terrorism has never been a factor in city politics before.
Bugüne kadar sehir siyasetinde terör yasanmamisti.
We are in deep shit, and you talk about politics.
Pisliğin içindeyiz ama siyasetten bahsediyorsunuz.
"The Politics of Great Britain", "Yrigoyen and Peron" by Ortiz...
Ortiz'in "Büyük Britanya Siyaseti" "Yrigoyen ve Peron".
This has nothing to do with politics or the merchandise in my car.
Bunun politikayla veya arabamdaki aletlerle ilgisi yok.
Our politics are in it.
Politikamiz icinde cunku.
In international politics, one must plan for every emergency, Miss Hendrix.
Uluslar arası politikada insan her durumu karşı hazırlıklı olmalı, Bayan Hendrix.
Find that boring, enter politics, Hmm. and become the first president of the United States... to give birth in the oval office.
Bunu sıkıcı buluyor ve politikaya atılıyorsun... ve Oval Ofis'te doğum yapan ilk Amerikan başkanı oluyorsun.
There was a time when I cared about politics and the making of history, but the big picture seemed unimportant... next to getting a chance for Donna and I in the future.
Bir zamanlar politika ve tarihle ilgilenirdim fakat genel görünüm, Donna'yla beraber olma şansımdan daha önemsiz gözüktü.
" Even in death you still pending party politics?
Öldün ve hala politika mı düşünüyorsun?
A deputy, a Minister in the government of the National Union, which followed the fall of the Junta, he looked like one of the great hopes for revival in Greek politics.
Cuntanın yıkılmasından sonra kurulan Ulusal Birlikte vekillik ve bakanlık görevlerinde yer aldı, Yunan politikasının yeniden dirilişinde umut vaat eden simalardan birisiydi.
He also has become one of the most consistent critics of power politics in all its protean guises.
Sizin ele aldığınız davalardan biri Filistin davasıdır.
In the'50s and'60s the bridge between your theoretical work and your political work seems to have been the attack on behaviourism, but now behaviourism is no longer an issue, or so it seems, so how does this leave the link between your linguistics and your politics?
Bu sınırın ne kadar geniş olacağını ise emperyalist toplumlardaki uyumsuzluk ve türbülans belirliyor. BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU
I guess one of the people who was the biggest influence in my life was an uncle who had never gone past fourth grade, had a background in crime, and let-wing politics, and all sorts of things.
ABD hükümetinde 1980'lerde ne olduğu gizlenmiştir. ABD'nin, gerçekte olduğu gibi Güney Vietnam'ı işgal ettiğini söylesem. En iyi başkanlar tembel ve ahlaksız olanlardır.
Bernays now became one of the central figures in a business elite that dominated American society and politics in the 1920s.
Olmayan şeyleri olduran bir çeşit büyücü gibiydi. Herkesi tanıyordu, belediye başkanını,... senatörü, siyasetçilerle telefonda görüşüyordu.