In the end traduction Turc
12,683 traduction parallèle
We could both come up with a 100 reasons why we didn't make it... but in the end I always felt that you were never there and I was mostly alone.
Neden evlenmediğimize 100 sebep bulabiliriz ama sonunda, hiç yanımda olmadığını ve hep yalnız olduğumu hissettim.
We are often enough born in our homes, and in the end we die, and in between we live, if we are lucky.
Sıklıkla evlerimizde doğarız yeter. Ve sonunda biz öleceğiz Ve şanslıysak aramızda yaşarız.
In the end, I did 26 months down from five years for good behavior.
Sonunda 5 yıllık cezam iyi halden 26 aya düştü.
And in the end, he produced the most astounding book.
Ve sonunda, en hayret verici kitabı yazdı.
in the end, the thing that did us in?
bizi çökerten ne olmuştu?
In the end, it will come down to just one.
Sonunda, sadece bir hamleye düşecek.
In the end, that's all we have left.
Sonunda, bize sadece bu kalıyor.
But what is the point of that when, in the end, we are all extinguished?
Ama sonunda hepimizin yok olmasının ne gibi bir amacı olabilir ki?
Isn't that what we all do, in the end?
Hepimizin sonunda yaptığı şey değil mi?
In the end, we all become the thing we most dread.
Sonunda hepimizin başına en korktuğumuz şey gelecek.
" It may be a valuable discipline in the end,
" Bu belki nihayetinde değerli bir alan olabilir,...
But in the end we're just these fragile little creatures staring out at the universe, learning.
Fakat sonuçta bizler evreni gözlemleyen, öğrenen kırılgan küçük varlıklarız.
Well, in the end, he got himself a pool.
Evet, sonunda bir havuzu oldu.
That's a go. Finds Lucas in the end zone.
Lucas'ı son bölümde buluşturacak bir oyun.
Then in the end, there's always, always the bigger picture.
Sonunda, mutlaka büyük bir...., her zaman başka bir büyük resim vardır.
And then we'll just celebrate, and it was all worth it in the end?
Sonra kutlayacağız ve sonunda hepsine değmiş olacağını falan?
I'd be lying if I said I didn't think that this road would lead to the great wizard behind the curtain and, in the end, I might get to see his face.
Bu yolun sonunun perdenin ardındaki büyük sihirbaza çıkacağını ve yüzünü göreceğimi düşünmedim desem yalan olur.
But in the end, what does it all matter, really?
Ama nihayetinde, ne önemi var ki?
I've delivered a million passengers over 40 years in the air, but in the end, I'm gonna be judged on 208 seconds.
40 yılı aşkın süre bir milyon yolcu uçurdum fakat sonuçta 208 saniye için yargılanacağım.
I end up in the future. 250 years in the future.
Geleceğe gidiyorum, 250 yıl ileriye.
Sure, things were difficult in the beginning, but then, by the end, everything worked out.
Tabii ki işler başta zor olur ama sonra, sonuna kadar devam eder ve her şey çözülür.
And the end of it, he's gonna select one of us to be his sous-chef at a new restaurant that he's opening up in L.A.
Evet ve bunun sonunda birimizi LA'de yeni açtığı restoranda kendi aşçı yardımcısı olması için seçecek.
The president will join you in the Monroe room at the end of the tour.
Başkan, Monroe Odası'nda sana katılacak. Programın sonunda.
Even when you win, we end up in the hospital.
Kazandığında bile geceyi hastanede geçiriyoruz.
And you never know, if there's a film at the end of it, there might be a better job in it for you.
Ve sonunda biliyorsun, sonunda bir film varsa, Sizin için daha iyi bir iş olabilir.
I have, and I tell you, it'll either finish you or put a fire in your belly that'll keep burning to the end of your days.
Ben söyledim, sana söylüyorum. Sizi bitirecek ya da karnında bir ateş yakacak Günlerinizin sonuna kadar yanmaya devam edeceksiniz.
If we nail down Ben's death today... then, hell, we're within hollering distance of the end.
Eğer bugün Ben'in ölümü kısmını halledebilirsek, o zaman, nihayet, sonuna gelmiş oluruz.
We could be seeing the end of Roberto Durán.
Roberto Duran'in sonunu görüyor olabiliriz.
Bring her and all the other Ymbrines to the end of the pier in five minutes... or face the consequences.
Onu ve diğer bütün Ymbryne'leri beş dakika içinde iskelenin sonuna getirin. Yoksa sonuçlarına katlanırsınız.
By the end of the week, we will have our licence and begin trading in London.
Hafta sonuna kadar lisansımızı alıp Londra'da ticaret hayatımıza başlayacağız.
The power in the waves in that bar they can pick ya up, they can turn ya end for end over and over again.
O dalga engellerinin gücü seni alır ve tekrar tekrar döndürür.
When you're in high school, just about everything feels like the end of the world.
Lisedeyken, sanki dünyada her şeyin sonu geldi sanırsınız.
You want me to end up in the Charles?
Charles'da bitirmemi mi istiyorsun?
And what you might do well to remember is that the pawn and the king end up in the same box at the end of the game.
Ve hatırlamanız gereken en önemli şey, piyonda kralda oyunun sonunda aynı kutuya girerler.
You know, this could be the biggest casino in the United States when they end Prohibition?
Biliyor musun, burası Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük kumarhane olabilir. Yasak ne zaman sona ererse?
The subsequent string of beatings, bombings, and murders, effectively put an end to the power of the KKK in Tampa.
Sonraki dayak, bombalama ve cinayet dizisiyle, Klu Klux Klan'ın Tampa'da ki gücü etkili bir şekilde sona erdi.
To end slavery, which should never have flourished in this country in the first place.
Köleliği bitirmek için, bunun ülkede başından beri olmaması gerekiyordu.
Whatever they were in life, here, at the end, each man stood with courage and honor.
Hayatta her ne olursa olsunlar, sonları geldiğinde her biri cesaret ve gururla karşı koydu.
Can't keep the guns in the trailer days on end.
- Silahları günlerce karavanda tutamazsın.
Nigger, as long as you in my house, you put a "sir" on the end of it when you talk to me.
Zenci, evimde olduğun müddetçe, benimle konuşurken "efendim" diyeceksin.
Hopefully, we'll end up in the same place.
Umarım sonunda aynı yere varmış oluruz.
Well, that was the end of music in the village.
Köydeki müziğin sonu buydu.
And if you don't bring in that mastiff by the end of the week,
Ve eğer o mastığı haftanın sonuna kadar getirmezsen,
"End of love affair with man in the sky?"
"Göklerdeki Adam'a olan sevgi bitti mi?"
Behind the doors of this seemingly normal house, in Pondus End, North London is a family, living in a nightmare.
Görünüşte pek bir farkı olmayan bu evin içinde Londra'nın merkezinde bir aile kâbusu yaşıyor.
Well, imagine this in the wrong hands. Or we can end it right here.
şey, bunun yanlış ellerde olduğunu hayal edin yada buna burada son verebiliriz
We begin anew at the eastern end of the Northwest Passage in Resolute Bay.
Ve biz Resolute Körfezindeki Kuzeybatı Geçidinden.. yeniden başlıyoruz.
We may end up in the Hudson.
Hudson'a düşebiliriz.
We're gonna end up in the Hudson.
Hudson'a düşeceğiz.
Battling our way through the world of death... only to end your journey in disgrace.
Ölüm dünyasında mücadele utanç içinde Yolculuğun sonuna kadar.
At the end of the game, everyone in the stadium will be infected.
Maçın sonunda, stadyumdaki herkese bulaşacak.
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in there 594
in the middle of nowhere 42
in the darkness 43
in the afternoon 211
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in there 594
in the middle of nowhere 42
in the darkness 43
in the afternoon 211
in the criminal justice system 149
in the beginning was the word 18
in the ass 21
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the beginning 230
in the old days 114
in the name of god 118
in the name of jesus 26
in the beginning was the word 18
in the ass 21
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the beginning 230
in the old days 114
in the name of god 118
in the name of jesus 26
in the first place 155
in the 715
in the future 338
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96
in the 715
in the future 338
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the city 96