Instead of me traduction Turc
2,381 traduction parallèle
Now just imagine, instead of me wearing a white wedding dress in L.A.
- Şimdi de Los Angeles'ta beyaz bir gelinlikle hayal et.
To be honest, I usually never go out with penny'cause all the cute guys always go home with her instead of me.
Dürüst olmak gerekirse, Penny ile asla dışarı çıkmam çünkü bütün hoş çocuklar benim yerime onunla eve gider.
He picked you for this thing instead of me?
Bu iş için benim yerime seni mi seçti?
Think about you taking her instead of me.
Onu, benim yerime senin aldığını düşün.
How he should be here... not exactly instead of me, but sacrifice should be rewarded.
Tam olarak benim yerime değil ama fedakarlığı ödüllendirilmeli.
Maybe you should go instead of me.
Belki benim yerime sen gitmelisin.
Yo, you need to be eyeballing him instead of me.
Benim yerime ondan şüphelenmelisin.
You sent Jason instead of me?
Benim yerime Jason'ı mı gönderdin?
Well, he called you instead of me?
Benim yerime seni mi aradı?
As you all know, last year, for the fifth year in a row, the store owners chose to go with a commercial that was submitted by Howdy's West instead of the one submitted by me.
Hepinizin bildiği gibi, geçen sene, market sahipleri benim çektiğim reklâmı değil, Howdy's Batı'nın çektiği reklâmı yayımlamaya karar vererek üst üste 5 yıl aynı tarafı seçtiler.
Tell me what Inostranka is, and when I go back on the air, I'll start throwing softballs instead of grenades.
Inostranka'nın ne olduğunu ben de yayına döndüğümde el bombaları yerine beyzbol topları atayım.
Get someone your own age to hang out with instead of hangin'out with me and Danthony, you know what I'm sayin'?
Git akranlarınla takıl. Sürekli benim ve Danthony'nin peşindesin. Anlıyor musun?
Instead of going to me, you sent him to get pills?
Bana gelmek yerine bu hapları alması için onu mu gönderdin?
Instead of helping me you turn into a bad kid.
Sen bana yardım edeceğine yaramazlık yapıyorsun.
You wasted 20 years on me instead of finding Kim's killer.
Kim'in katilini bulmak yerine benim peşimden gelerek 20 seneni harcadın.
I told you, if you come to work for me, you could buy an apartment in central Rome instead of renting it.
Söylemiştim. Benim için çalışırsan Roma'nın merkezinden ev kiralamak yerine, alırsın.
The idiot gave me £ 1,850 instead of £ 1,580.
Gerizekali bana £ 1,580 yerine £ 1,850 verdi.
You've wasted 20 years on me instead of finding Kim's killer!
Kim'in katilini bulacağına 20 yılını benimle harcadın.
That cop wasted 20 years screwing me, instead of doing his job.
O polis 20 yılını kendi işini yapmak yerine beni didikleyerek geçirdi.
You let Hightower exit the building Instead of shooting me in the brain stem, And for that, I'm thankful.
Kafamın orta yerine ateş etmek yerine Hightower'ın binadan çıkmasına izin verdin ve bunun için sana minnettarım.
Offer me up, Walker. Accuse me out loud instead of under your breath... -...
Yıllardır yaptığın gibi içinden söylemeyi bırak da dile getir.
And that's who we need to be looking for. Instead of you in here interrogating me!
Beni burada sorguya çekmek yerine peşine düşmemiz gereken kişi de o!
Say something to David instead of always chewing on me.
Hep bana çatacağına David'e de bir şeyler söyle.
Let me ask you, if the bleacher seats are so good, why are you staring at that little tv instead of looking at the field?
Sana bir soru sorayım, eğer açık tribün o kadar iyiyse neden sahaya bakmak yerine küçük bir tv'den izliyorsun?
And you tell me instead of doing so? Why?
Bunu yapmak yerine anlatıyorsun sen de.
Tell me- - if I'd stabbed the Mad King in the belly instead of the back, would you admire me more?
Söylesene... Çılgın Kral'ı sırtı yerine göbeğinden delmiş olsaydım beni daha fazla takdir eder miydin?
When I asked you to repeat the three words back to me, you said "pool" instead of "spoon."
Bana o 3 kelimeyi tekrar etmenizi istediğimde siz "kaşık" yerine "karışık" dediniz.
If you're not up for it, just say no instead of giving me a scary look.
İstemiyorsan, hayır de olsun bitsin bana öldürecekmiş gibi bakmak yerine.
( Jay ) This is how you get free advice from me instead of booking me for an hour.
Sana bedava tavsiye vereyim diye bir saatimi çalıyorsun.
You should have been focused on filming me, instead of flirting.
Flört etmek yerine beni çekmeye odaklanmalısın.
Why don't you just tell them that you killed me instead of actually killing me?
Beni öldürmek yerine, neden öldürdüğünüzü söylemiyorsunuz? Aynı etkiyi verir, söz veririm.
- Tell me what Inostranka is, and I'll start throwing softballs instead of grenades.
- Inostranka'nın ne olduğunu söyle ben de sana el bombası yerine tenis topu atayım.
Why did you come and tell me that in person Instead of calling?
Aramak yerine niye buraya gelip yüz yüze konuşmak istedin?
Help me, Merlin, instead of talking nonsense.
Onlarla konuşacağına bana yardım et lütfen.
It should have been me who walked into that wine bar instead of Dylan.
Şarap barına giden Dylan değil de ben olmalıydım.
Instead of telling me how she feels all she talked about was the band.
Benim hakkımda nasıl hissettiğini söylemek yerine tek yaptığın şey grup hakkında konuşmaktı.
Help me instead of checking out her ass.
Konuşacağına bana yardım etsene.
If this cancer overwhelms me, at least I'll die happy here and now, instead of hoping for a future I may never have.
Bu kanser beni yenerse en azından sahip olamayacağım bir geleceği umut etmektense mutlu bir şekilde ölürüm.
I don't even put on a swimsuit without at least two margaritas in me, so you just be happy that you're a cute 14-year-old looking for her first bikini, instead of a woman who's had three kids
2 tane margarita içmeden mayo bile giyemiyorum!
Kill me instead of giving me such a bad advice.
Bana böyle kötü bir fikir vereceğine beni öldür daha iyi.
Otherwise, instead of getting angry you would have been praising me.
Yoksa sinirlenmek yerine bana şükrederdin.
Why not learn a new English word instead of pitying me?
Niye bana acımak yerine yeni bir İngilizce kelime öğrenmiyorsun?
He would punch me instead of being proud of me.
Benimle gurur duymak yerine beni yumruklardı.
! - You know when I called up Keith, instead of helping me that scoundrel was boasting about his gankos.
- Biliyor musun, Keith'i aradığımda bana yardım etmek yerine gankosu hakkında övündü alçak herif.
If you'd just let me buy a normal turkey from a store instead of insisting this be part of your social agenda, everything would've been perfect.
Bunu kendi gündemine almak konusunda ısrar etmeseydin de bir marketten normal bir hindi alsaydım her şey harika olacaktı. Şuna bakın!
She wanted me to meet her after work. Then why not come in instead of lurking around on the street?
O zaman sokağın bir köşesinde saklanmak yerine neden doğrudan yanına gitmedin?
I know you're upset because Gloria came to me instead of you.
Gloria'nın benimle senden fazla konuştuğu için üzgün olduğunun farkındayım.
So, instead of the Blue House, you're sending me off to a patrol booth
Yani, Mavi Saray yerine beni bir devriye kulübesine gönderiyorsun.
Oh, my God, this is about him hiring me instead of you.
Aman tanrım, mesele, senin yerine beni kiralayan Mel.
That's me, Saint Joseph, patron Saint of people who should have gone to booster club meetings instead of you.
Evet, o benim, aziz Joseph. Senin yerine birlik toplantısına gitmesi gerekenleri gözeten aziz.
Same way I talked you into grounding me for one month instead of two.
Seninle konuşarak iki aylık cezamı bir aya nasıl indirdiysem aynı şekilde yaptım.
instead of you 17
instead of 232
of me 146
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499
merida 43
metres 235
instead of 232
of me 146
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
melanie 499
merida 43
metres 235