Into the fire traduction Turc
757 traduction parallèle
A sinner is thrown straight into the fire burning under one of the cauldrons.
Bir günahkâr doğruca kazanlardan birinin altında yanmakta olan ateşe atılıyor.
He sits here and stares into the fire and frowns like this :
Buraya oturup ateşe bakarak kaşlarını şöyle çatar.
I've been looking into the fire and thinking.
Ateşi seyrederken düşünüyordum.
I threw the letter into the fire, unread.
Mektubu okumadan ateşe attım.
That'd be taking him from the frying pan and throwing him into the fire.
Bu onu kızgın tavadan alıp ateşe atmak demektir.
Now just aim it into the fire and pull the trigger.
Şimdi ateşe doğru nişan al ve tetiği çek.
By putting one real bullet into the clip and letting you fire it into the fireplace... you'd be less likely to realize that the remainder were blanks.
Sarjöre sadece bir gerçek mermi koyup şömineye ateş ettikten sonra diğerlerinin sahte mermi olduğunu anlamanız daha zor oldu.
"It pulled from my hand and flew into the fire and burned."
Kendini elimden çekti ateşin içine düştü ve yandı.
But it is trying to escape into the fire!
Ama ateşin içine kaçmaya çalışıyor!
Ivan, like Nebuchadnessar, you cast those who are close to you into the fire.
Ivan, tıpkı Nebukadnezar gibi sen de yakınlarını ateşe atıyorsun.
Throw the cart into the fire!
Arabayı ateşe atın!
Already the axe has been put to the root of the trees so that every tree that does not show good fruit will be hewn down and cast into the fire.
İşte, balta şimdiden ağaçların dibinde duruyor. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak.
If you throw us into the fire, you destroy your own future.
Eğer bizi ateşe atarsan kendi geleceğini öldürürsün
It's better than being thrown into the fire.
Ateşin içine atılmaktan iyidir.
- Into the fire with them.
Ben de şimdi ateş yakacaktım. Hey, Mösyö Legrain!
Throw fire into the hall!
Konağı ateşe verin!
Fire right into the canvas!
Brandaya ateş edin!
Why did she go into the other room for the fire poker?
Neden maşa için diğer odaya gitti?
We must fire the barn at once and drive him out into the snow.
Bir an önce ahırı ateşe vermeli ve onu dışarı, kara, çıkartmalıyız.
Why didn't he tell me he was going to fire into the air?
Havaya ateş edeceğini neden söylemedi bana?
At a given signal, they will open fire on your troops... driving them forward into the trap.
Verilecek bir işaretle, birliklerinizin üzerine ateş açacak... ve onları tuzağın derinliklerine sürecekler.
Big Bertha, able to fire 100 miles, was to make its appearance on the Western Front, and strike terror into the enemy.
Koca Bertha, 100 mil uzaktaki hedefleri vurabiliyordu. Ve batı cephesinde ilk kez görülüyordu. ve düşman hatlarında terör estireceği düşünülüyordu.
The cattle would move ahead of the fire right into that canyon.
Sürünün olduğu bölgeyi ateşe vererek,... Box Vadisi'ndeki canlıları öldürmek.
Let's build the fire and get the engine started and go right out into the middle, away from these reeds where we can breathe.
Bir ateş yakıp makineyi çalıştıralım ve ortaya geçip rahat nefes alalım buradan hemen uzaklaşalım.
So... the longer we hold our fire, the deeper Rommel's tanks will advance into this box, and the easier they will be to destroy.
Rommel'in tankları bu kapana mümkün olduğu kadar derin girene dek bekleyip ateş etmeyeceğiz. Böylece onları yoketmemiz daha kolaylaşacak.
These couchings and these lowly courtesies might fire the blood of ordinary men, and turn pre-ordinance and first decree into the law of children.
Bu yere yatmalar, aşağılık pohpohlamalar orta malı yüreklerin kanını tutuşturup kurulu düzenleri, anayasaları çocuk oyuncağına döndürebilir.
Well, there's a difference. In the war, you fire into the darkness, something moving on a ridge, a position, a uniform, an enemy.
Savaş esnasında karanlığa, tepede hareket eden şeylere, mevzilere, üniformalara, düşmana ateş ediyorsun.
As soon as the pot is boiling, the Haouka who are near the fire or boiling water, dip their hands straight into the cauldron to fish out pieces of stewed dog.
Kazan kaynar kaynamaz, ateşin ya da kaynayan suyun yanındaki Hausalar köpek yahnisinden parça alabilmek için ellerini doğrudan kazana daldırıyorlar.
And while the flash of our beginning... has not yet traveled the light years into distance... has not yet been seen by planets deep within the other galaxies... we will disappear into the blackness of the space from which we came... destroyed as we began, in a burst of gas and fire.
Dünyanın oluşurken yaydığı ışın... uzayın derinliklerinde ışık hızıyla yayılırken... henüz diğer galaksilerdeki gezegenlere ulaşamadan... içinden doğduğumuz uzayın karanlığında kaybolacak... ve başladığımız şekilde, bir gaz ve ateş patlamasıyla yok olacağız.
We shall run forward laden with fire... to render the white whale's flesh into unholy oil.
Beyaz balinanın derisini kaynatıp o uğursuz yağını çıkartacağız.
For they had gathered their treasure into the midst of the furnace, and did blow the fire upon it to melt it.
Hazinelerini bir fırının ortasında topladılar ve onları eritmek için üstüne ateşi üflediler.
After the fire is started, I'm to go upstairs... I'm to go upstairs, then I'm to change into his clothes and I'm to leave immediately.
Yangın çıkınca, yukarı çıkacağım... yukarı çıkacağım, sonra onun elbiselerini giyip, hemen terkedeceğim.
I sprinkle a little of something they call Limoges Green into the glaze before I fire it. And then...
Perdaha yakmadan önce Limoj yeşil dedikleri bir şeyden biraz serptim.
You'd be writing yourself a fire insurance policy into the bargain.
Böylece kendini yangına karşı sigortalamış olursun.
We must get into position to fire the rocket!
Roketi ateşleyecek konuma girmemiz gerekiyor!
And here, despite the fire which rages all around us, everything has been pushed into the background except for the two lives which are at stake :
Yangın olanca şiddetiyle sürüyor. Ancak, bunu bastıran bir gelişme oldu : İki kişinin hayatı tehlikede gibi.
Catch this withc, and throw into fire! Let her burn in the Heaven's name!
- Şenlik ateşine atın, cennet aşkı için!
We cast him into the outer darkness, we judge him damned with the devil and his fallen angels and all the reprobate to eternal fire and everlasting pain.
Onu karanlığın himayesine atıyoruz. Lanetlenmiş şeytanla ve... cennetten kovulmuş meleklerle birlikte olduğuna hükmediyoruz. Tüm günahkarlığıyla birlikte... sonsuz ateşe ve bitmeyen acıya gönderiyoruz.
Check fire. The launch is veering into target path.
Bot hedef yoluna saptı.
He will gather the wheat into his barn but the chaff he will consume in unquenchable fire.
Buğdayını toplayıp ambara yığacak,.. ... samanı ise hiç sönmeyen ateşle yakacak.
The second time into the flame, the fire takes away what it had given.
İkinci kez aleve girdiğinde, ateş verdiğini geri alıyor.
You must creep into the deepest great chamber of the old jewel mines of Dale and kill the fire-spitting dragon Slag.
"Dale'ın kadim elmas madenlerinin en derinlerindeki büyük salona gizlice girip, " ateş püskürten ejderha Slag'i öldüreceksin.
Herr Consul... since these men were taken prisoner after the cease-fire went into effect,
Bay Konsolos bu adamlar ateşkesten sonra yakalandıkları için, onları sizin gözetiminize veriyorum.
Because if we fire back, we give them new propaganda to use against us, and play into the hands of Communists, who want us to start a real war so that Russia can come to China's rescue and in that way take her over.
Çünkü karşı ateş açarsak, onlara, bize karşı kullanmaları için yeni propaganda malzemesi vereceğiz ve savaş isteyen Komünistlerin ekmeğine yağ süreceğiz. Böylece Rusya, Çin'in imdadına yetişip yönetimi ele geçirebilecek.
Crosley, fire a burst into the water.
Crosley, suya ateş et.
We may go up into the biggest ball of fire since the last sun exploded, but we've gotta take that 1 in 10,000 chance.
Dev bir ateş topuna dönebiliriz ama 10.000'de 1'lik şansı kullanmalıyız.
Vietcong struck with heavy machine-gun fire from underbrush... after the American battalion, on the march for three hours... hiked into the knee-high Saw Grass....
Vietkonglar yoğun bitki örtüsü altından güçlü makineli tüfek atışlarını sürdürüyor... Amerikan taburu geldikten sonra, dizlerine kadar uzanan otların arasında... 3 saatlik bir intikal gerçekleştirdi....
Throw him onto the fire into a deep pit.
Başlarına ateşler sal... çukurlara düşsünler... asla çıkamasınlar.
Fire control locked into the computers, captain.
Atış kontrolü sağlandı.
"These two were cast alive into the pool of fire, burning with brimstone."
Her ikisi de kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldı.
So often I've noticed that... it's the hair rebels who step into the breach when there's a crisis... whether it be a fire in the house... or to sacrifice a week's holiday... in order to give a party of slum children seven days in the country.
Bir kriz anında, söylenenlere karşı gelenlerin hep uzun saçlı asiler olduğunu gördüm pek çok kez. Bu kriz, okuldaki bir yangın ya da gecekondu mahallesinde, bir hafta sürecek bir yardım toplantısı yapmak için haftalık tatilleri feda etmek olabilir.
into the woods 38
into the car 16
into the light 23
into the 22
into the house 19
the fire 114
the fireplace 19
the fireman 16
fire 3132
fireworks 151
into the car 16
into the light 23
into the 22
into the house 19
the fire 114
the fireplace 19
the fireman 16
fire 3132
fireworks 151
firefly 32
fired 184
fires 46
firearms 19
fireball 23
fireplace 20
fireman 33
fire in the hole 198
fire and ice 19
fireflies 18
fired 184
fires 46
firearms 19
fireball 23
fireplace 20
fireman 33
fire in the hole 198
fire and ice 19
fireflies 18
fire at will 85
fire away 185
fire alarm 25
fire me 63
fire it up 56
fire's out 20
fire department 142
fire when ready 30
fire one 19
fire her 28
fire away 185
fire alarm 25
fire me 63
fire it up 56
fire's out 20
fire department 142
fire when ready 30
fire one 19
fire her 28