It shouldn't take long traduction Turc
130 traduction parallèle
Yes. It shouldn't take long.
Evet, uzun sürmez.
It shouldn't take long.
Fazla uzun sürmez.
Well, it shouldn't take long to put me in the picture.
Pekala. Resme dahil edilmem uzun sürmemeli.
- It shouldn't take me too long.
- Fazla zamanımı almaz. - Nasıl istersen.
- Why not? 'I've got this little job to do first but it shouldn't take very long.'
Fakat önce bitirmem gereken küçük bir işim var ama uzun sürmez.
It shouldn't take too long.
Fazla sürmemesi gerek.
With three of us working, it shouldn't take too long.
Eğer üçümüz birden çalışırsak çok uzun sürmez.
It shouldn't take you long.
Fazla zamanını almayacaktır.
It shouldn't take too long.
Çok uzun sürmez.
It shouldn't take too long.
Fazla uzun sürmez.
It shouldn't take very long.
Fazla uzun sürmemeli.
It shouldn't take her too long to figure out you're no ordinary guy.
Senini sıradan biri olmadığını anlaması fazla uzun sürmeyecektir.
Well, it shouldn't take too long.
- Fazla vaktinizi almaz.
It shouldn't take long.
Merak etme, çok kısa sürecek.
It shouldn't take long to search.
Bunları aramak çok vakit almaz.
It shouldn't take long.
Yaraları tedavi edilebilir.
It shouldn't take this long.
- Bu kadar uzun sürmemeliydi.
It shouldn't take long. - A questionnaire?
Sadece birkaç dakikanı alır.
Probably he has a friend handling the prescription... but it shouldn't take long to find a bogus entry in the med records.
Reçeteyi yazan doktor arkadaşı olmalı ama tıbbi kayıtlarda yapılan sahtekârlığı açığa çıkarmak zor olmasa gerek.
It shouldn't take long.
Uzun sürmeyecektir.
It shouldn't take long.
Fazla sürmez.
It shouldn't take too long.
Fazla vaktini almaz.
It shouldn't take too long, you know?
Fazla uzun sürmez, anlarsın ya?
I got to go into town for a little while, but it shouldn't take long
Biraz kasabaya inmem gerekiyor ama uzun sürmez.
- Well, it shouldn't take too long, Roz.
Daha ne kadar sürecek? Çok uzun sürmeyeceğini umuyorum Roz.
It shouldn't take very long.
Uzun sürmez.
- It shouldn't take long.
- Uzun sürmez.
Preparation is all. It shouldn't take long.
Müşterim ne zaman olacağını bilmek istiyor.
It shouldn't take long. Please, have a seat.
Uzun zaman almayacak, Lütfen oturun.
I'll have to order it, but it shouldn't take long. Let me get the forms.
Formları alıp geleyim.
Baby, it's just that we're waiting for someone who shouldn't take too long.
Ne? Kıçımı bekle sen!
It shouldn't take long.
CTU'nun kendine ait algoritması var.
It shouldn't take long.
Uzun sürebilir.
it shouldn't take long now for a body to be repatriated.
Cesedin ülkeye iadesi artık daha fazla gecikmez sanırım.
It shouldn't take long, it's super easy.
Bu süper kolay uzun, almamalıdır.
It shouldn't take long.
Uzun sürmez.
It shouldn't take long.
Fazla uzun sürmeyecektir.
And it shouldn't take long for me to get up to speed either.
Senin hızına yetişmem uzun sürmez.
It really shouldn't take that long just to reverse the polarity.
Polariteyi ters çevirmek bu kadar uzun sürmemeliydi.
- It shouldn't take long.
Fazla uzun sürmemeli.
It shouldn't take long.
Geç kalmam.
This shouldn't take long, it's all standard stuff.
Bu iş uzun sürmez, standart bir prosedür.
It shouldn't take that long to heal now that we've got it out.
İyileşmesi fazla zaman almaz, şimdi bununla ilgileneceğiz.
It shouldn't take long, I promise.
Uzun sürmeyecek, söz veriyorum.
The way Renee reacted to those candles, it shouldn't take long.
Renee'nin mumlara verdiği tepkiye bakılırsa çok uzun sürmeyecek.
Come on, it shouldn't take so long
Hadi ama bu kadar uzun sürmemeli.
But it shouldn't take long.
Ama uzun sürmez.
It shouldn't take us long.
Fazla uzun sürmez.
Anyway, it shouldn't take long to find where he is.
Nerede olursa olsun onu bulmamız çok uzun sürmez.
- It shouldn't take too long.
- Yakında cevap gelir.
Which is why we shouldn't take too long doing it over, Captain.
İşte bu yüzden, bunu yapmak için çok fazla zamanımız yok, Yüzbaşı.