It was just a traduction Turc

I thought it was just a one night thing?

Tek gecelik bir şey olduğunu sanıyordum.

I did get a call and head out there. When I got there, it was just a butane gas accident.

Elime bir ihbar geçtiği doğru lakin ben olay yerine vardığımda olay sadece bütan gazı patlamasından ibaretti.

It was just a mugger in an alley.

- Sokaktaki soyguncunun tekiydi.

You know, his whole project, it was just an attempt to raise the utterly wretched up to a normal, run-of-the-mill despair.

Çalışmasının asıl amacı ileri seviye perişanlığı,... orta karar bir umutsuzluğa yükseltebilmekti.

You think there really was a missing NSA analyst, or it was just a lure?

Sence gerçekten kayıp bir NSA analisti var mıydı yoksa tuzak mıydı?

But it was just a hook-up.

Tek seferlik bir şeydi zaten.

I mean, do you think that it was just a random thing,

Yani sence öyle sıradan birşey miydi?

It was just a lie.

Dedikleri yalandı.

It's a voice in the storm. I thought it was just a sound, but I refined it down.

Fırtınada bir ses var.

Dude, it was just a joke.

Dostum, bu sadece bir şakaydı.

I thought it was just a normal race!

Sadece normal bir yarış olduğunu düşündüm!

It was just a nightmare.

Sadece bir kabustu.

But he said it was just a one-time deal.

- Ama o tek seferlik bir şey olduğunu söylemiştir.

At first, I thought it was just a fluke.

İlk gördüğümde şans eseri olduğunu düşündüm.

CHERYL : I didn't know it was a cliff. It was just a line.

Bir uçurum olduğunu bilmiyordum, sadece bir çizgi vardı.

Dawn, it was just a line. We all saw it.

Bir çizgi, hepimiz gördük.

Last time, it was 20 minutes. Before then, it was just a moment.

Geçen sefer 20 dakika demiştin.

It was just a dream, Doretta.

Sadece bir rüyaydı Doretta.

It was just a bunch of prank callers from the funhouse messing with me.

Kusura bakma, eğlence evinden arayıp dalga geçiyorlardı da.

It was just a nice evening.

Güzel bir akşamdı.

Look, I'm sorry, it's just, I was a maid of honor in fifth grade when my mom married her cult leader.

Ama ben beşinci sınıftayken kilisenin rahibiyle evlenen annemin baş nedimesi olmuştum.

I recognized it when she was just a child, but I had to wait for her to come to us.

Bunu daha o çocukken anlamıştım. Ama onun bize gelmesini beklemem gerekti.

You just said it was gonna be a piece of cake.

Az önce tereyağından kıl çeker gibi demiştin.

It's just I was hoping maybe you could give me a few days'leave. Leave?

- Sadece bana birkaç gün izin verebilirsiniz diye umuyordum.

"That's where I was born." And as I was showing it to him, a wrecking ball came out of nowhere and just knocked it down and, apparently, they were moving it across the street.

Ben orada doğdum. " ve ona gösteriyordum, derken bir gülle geldi ve yerle bir etti. Galiba sokağın karşısına taşınıyorlarmış.

Mm-hmm. So based on an embedded time stamp, this was filmed over a year ago, but it was just recently uploaded.

Gömülü zaman damgasına bakılırsa bu bir yıl önce çekilmiş ama yakın zamanda yüklenmiş.

That was just a theoretical solution until we tested it.

Deneyene dek sadece teorik bir çözümdü.

- I was working on a sugar solution and then I just spilled a bunch of chemicals into the mixture and then a moth flew through steam and it became invisible. Did it land on you or touch or did you swallow it?

Dün gece ona dokunmuş ya da onu yutmuş olabilir misin?

If he was in a meeting and somebody said, "Here's a great idea," and put the idea out there and he didn't like it, he'd just chop the person into mincemeat.

Toplantılarda biri "harika bir fikrim var" deyip o fikri dile getirdiğinde Steve'in hoşuna gitmezse o kişiyi kıymaya çevirirdi.

It's a bit mad around here now, so... I just wanted to say, about last night, it was...

Burada olmak biraz delice, o yüzden sadece, dün gece, o sadece...

He was just one of those guys who gets a gun and feels like he ought to use it.

Bir silah kapıp öylece kullanabileceğini sanan tiplerden biri.

Archer Loftus was recently questioned in connection with a local murder. A young woman's body was just found in a duffel bag with Archer's luggage tag attached to it.

Archer Loftus geçenlerde yerel bir cinayet olayında sorgulandı... genç bir kadının cesedi bir çantada bulundu.

Was it just you, or did anyone else help you hide the fact you're a murderer?

Tek başına mı yaptın yoksa katil olduğunu gizlemek için birinden yardım aldın mı?

Every time I run into you, you tell me whatever shady thing just went down was about the greater good or that it didn't happen or this, that, or the other, but a crime was committed here, and I'm going after her for it.

Ne zaman karsılassak yaptıgın saibeli islerin ya iyi bir amac icin oldugunu ya da oyle bir seyin gerceklesmedigini ya da benzeri bir sacmalık anlatıyorsun ama burada bir suc islendi ve bu suc icin onun pesine dusecegim.

I just never knew it was gonna be a goddamn computer virus.

Tarihe geçenin kahrolası bir virüsün olacağı aklımın ucundan geçmezdi.

Since Dorne is a new world that's just come into the show- - it was introduced in the fourth season, but we didn't really see it- - now in the fifth season, they will finally get to see

Dorne, 4. sezonda duyurulsa da şimdiye kadar görmediğimiz yeni bir dünyanın kapıları açılacak.

I just want to have a meeting with somebody from, what was it?

Onlardan birisiyle görüşmek istiyorum... Adı neydi?

Lana, I hate to break it to you, I even hate to even say it out loud, But deliverance was just a movie.

Lana sana açıklamak zorunda kalmak, hatta yüksek sesle söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama Kurtuluş sadece bir filmdi.

It was more than just a try.

Denemeden fazlasıydı.

I-I normally wouldn't do this, but I was already kind of in the middle of something, and I just need to quickly respond, and there I am finiiished. It'll just take a second.

- Bir saniyede halledeceğim.

Was it all just a fake?

Her şey numara mıydı?

I told myself it was for your protection. But really, I was just being a coward.

Kendime seni korumak için olduğunu söyledim ama aslında korkaklık ediyordum.

It was just me and her and three other families in a single apartment.

Sadece annemle ikimiz aynı dairede üç aileyle birlikte kalıyorduk.

Um... well... it takes place at a camp a lot like this one, where just beyond the woods, there was a black lake.

Olay, buna çok benzeyen bir kampta geçiyor. Ormanın ötesinde kara bir göl varmış.

Now, in his dream, he saw his parents lying dead in a foggy field, but that was really just his conscious mind conflating what he saw in reality and transposing it to his dreamscape.

Sonra, rüyasında, ailesinin sisli çimlerin üzerinde ölü olarak yattıklarını gördü, ama bu gerçekte gördüklerinin bilinç altı yorumuydu ve onun rüyasına aktarımıydı.

It was all just a lie, right?

Hepsi yalandı, değil mi?

It was just a line.

Sadece bir çizgiydi, Dawn.

I had a little help on standby just in case it was needed.

İhtiyacımız olabilir diye bir planı elimin altında bulunduruyordum.

I mean, I heard what you did to those hipsters a couple weeks ago, about how you were ready to off The Countess's kids, but I thought it was just tall tales.

Birkaç hafta önce Kontes'in çocukları için o genç çifte yaptıklarını duymuştum ama buna zerre kadar inanmamıştım.

We just need to make it look like it was created a couple years ago with digital imprints that even the best forensics won't be able to tell are fake.

Yapmamız gereken en iyi adli tıpçıların bile sahte olduğunu anlayamayacağı şekilde sayısal mühürlenmiş ve bir kaç yıl önce doldurulmuş gibi gözüken defterler yapmak.

I, I just never got through my mind... it was like a negotiation.

Aklımdan orada bir müzakere olduğu hiç geçmemişti.