Just go traduction Turc
48,621 traduction parallèle
Just go.
Git hadi.
Why can't Christy just go?
- Christy niye tek başına gitmiyor?
I knew it was too good to be true. Just go back inside, come on.
Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu biliyordum.
Okay, now you're just going to go and get a suit made like you're the goddamn Godfather?
Şimdi de gidip sanki Godfather'mışsın gibi takım elbise yaptıracaksın.
We just go back to the drawing board.
Biz de tekrar başa döneriz. Değil mi?
Just go away.
Git başımızdan.
Um, I think I'm just gonna... go to my room...
Aç değilim. Sanırım sadece odama gidip...
Just go away.
Git buradan.
Yeah, but how does all that just go away?
Evet ama bütün bunlar nasıl geçip gidecek?
Let's just go there.
Hadi gidelim oraya.
Just go over the bridge...
- Köprüyü geçin...
Or we could just go.
Ya da çekip gidebiliriz.
Y'all just go.
Siz gidin.
I'm just gonna go take a dump.
Ben gidip bi'siçayim da. 9. seviye tuvaletini kullansam sorun olur mu?
Let's just go home.
Hadi eve gidelim.
Look, I don't even know where to begin about this, so I'm just gonna go straight to the end.
Nereden başlayacağımı bilmiyorum o yüzden direkt sadede geleceğim.
Just go, Gordon.
Yürü git Gordon.
I just didn't have the patience to go through it all last night, so...
Dün gece onlarla uğraşmaya gücüm kalmamıştı.
Just Olly yelling at me to go inside.
Olly'nin içeri girmem için bana bağırması dışında.
I just want to go to my wife's funeral.
Karımın cenazesine gitmek istiyorum.
When they died I just couldn't bare to let them go.
Onlar oldukten sonra da isten cikarmaya gonlum el vermedi.
Why don't you go lay down, just get some rest?
Sen gidip uzansana, biraz dinlen.
Yes, but even when we go into the city, I just have no interest.
- oyle, evet ama sehirde bile hic cikasim gelmedi.
I just need to go.
Benim gitmem gerek.
I just wanna go.
Yapayim deme amina koydugum!
Why don't you go write your like, little "I hop trains" article for The Wall Street Journal, man, and just, like, get out of my life.
'Ben Trenlere Atlarım'diye bir yazı yazmıyorsun ki, Ve bu şekilde hayatımdan çıkıp gidersin.
Dude, just let her go. She's feral.
Kanka bırak gitsin o yabanidir.
I just have one more thing to go bake, and then I am all yours.
Pişireceğim son bir şey daha var, ondan sonra pikniğe gidebiliriz.
So I just get a shower, get dressed and go over.
Bir duş alırım, giyinir oraya giderim.
And when I pull out my dick and go to do it, they all, cops just came in and busted me.
Şeyimi çıkarıp gösteriye başladığım anda, polisler gelip beni tutukladı.
Marcus and I are just friends. I should go.
Marcus'la sadece arkadaşız.
- Just go!
- Git!
Just remember, you gotta go slow if you want to climb fast.
Unutma, hızlı tırmanmak istiyorsan yavaş ilerlemelisin.
I just told you, I can't go to the cops.
Polise gidemem, dedim ya.
Then go back inside and just find her.
Sonra içeri girip onu bul.
You should just go.
Gitmelisin.
Why shouldn't I just jump, just let go?
Neden her şeyi boş verip atlamayayım?
Can you just please let me go?
Beni bırakabilir misin lütfen?
I can't believe he would just take our stuff and go.
Eşyalarımızı alıp kaçtığına inanamıyorum.
You need to let everyone go and leave right now. Just walk away or this one dies.
Herkesi serbest bırakın ve buradan derhâl gidin.
Just let go of her.
Ama onu hemen bırak.
I just want to go to sleep.
Uyumak istiyorum sadece.
Just each other, - and I'll never let you go.
Sadece birbirimiz ve seni hiç birakmayacagim.
We've got adventures to go on, Morty... just you and me...
Anneni duydun. Atilacagimiz bir sürü serüven var Morty.
All these years I just... Let it go, but no more.
Bunca sene aldırmadım ama artık yok öyle.
I just saw a flare go up near Matti's husky pen.
Matti'nin köpek kulübelerinde alev yükseldiğini gördüm.
Just... go back to sleep.
Uyumaya devam et.
Just tell me to go fuck myself.
Siktir çekip defolmamı söyleyebilirsin.
We just have to go to the school gala tonight and...
Bu gece okulun etkinliğine katılamamız lazım.
Do you actually feel sick or do you just not want to go to school?
Gerçekten hasta mısın? Yoksa okula gitmek istemiyor musun?
Let's... let's just... let's not go.
Yani gitmeyelim işte.