Just gone traduction Turc
3,515 traduction parallèle
You should have just gone with it.
Sen de katılmalıydın.
- She's just gone, Boyd.
- Kız kayboldu, Boyd.
Chloe has just gone in.
Chloe ameliyata şimdi girdi.
That moment's just gone.
O an kaçtı gitti.
Okay, the odds against both Masons living through this little drama have just gone up.
Tamam, iki Mason'ın da bu küçük dramadan sağ çıkma ihtimali biraz önce yükseldi.
I tried speaking out, but everyone thought I'd just gone a bit, "David Icke".
Anlatmaya çalıştım ama herkes biraz "David Icke" gibi olduğumu düşündü.
She's probably just gone for a walk.
Onu muhtemelen yürüyüşe çıkarmıştır.
She's just gone, Boyd.
- Kız kayboldu, Boyd.
So the cross was just gone?
Haç öylece ortadan yok mu olmuştu?
I think he must have just gone to the toilet.
Tuvalete gitmek zorunda kalmış olmalı.
I looked into it and she's just gone to the representative's room drop off his cleaned shirt.
Onu aradım ama temizlettiği gömleği temsilcinin odasına götürmüş.
She was just gone before I even made it out of my driveway.
Daha ben yola çıkmadan önce ölmüştü.
It's like someone's with you your whole life, and then they're just gone.
Tüm hayatın boyunca biri yanında oluyor ve birden gidiyorlar.
- and then they're just gone.
-... ve birden gidiyorlar.
I just can't believe after all that, the cure is just gone.
Tüm yaşadıklarımızdan sonra tedavinin öylece gitmiş olmasına inanamıyorum.
But he's just not gone anymore.
Ama o artık burada.
Just because he didn't abuse either boy..... it doesn't mean that he wouldn't have gone on to.
İki çocuğa da cinsel tacizde bulunmaması.. ... bulunmayacağı anlamına gelmez.
Well, I've just been wondering why the hell things have gone so bad out there.
Buradaki işlerin niçin bu kadar kötüleştiğini merak etmiyor değilim.
Him and Mum, they're just... gone.
O ve annem öldü işte.
It just feels like the world's gone crazy.
Yalnızca dünya çıldırmış gibi hitssettiriyor.
He could've driven back to Paris just to be with her that evening and then gone back to the race the next morning.
O gece Paris'e gelip onunla beraber olduktan sonra ertesi gün yarışa dönmüş olabilir.
I saw a pair just yesterday. They haven't all gone yet.
Dün bir çift kumru gördüm, hala göç etmediler.
Well, maybe you'd apologize because we were supposed to go in as a unified front and confront your mother and then right in the middle of it, you just pulled the ripcord and the chute deployed and you were gone.
Şey, belki de özür dilemen gerekir çünkü annene karşı durmamız ve ona karşı birleşmemiz gerekiyordu ama sonra, tam da bir şeyin ortasında, paraşüt kordonunu çektin, paraşüt açıldı ve gittin.
Oh, look at that bubble! - And just like that... poof, it's gone.
- Ve aynen böyle... puf, gitti.
So, poof, it's gone forever just like that stupid dry ice bubble.
Puf, o aptal kuru buz baloncuğu gibi sonsuza kadar kaybolacak.
So, what, after I'm gone you're just gonna go back to sitting in a cell?
Ben buradan çıkınca kuzu kuzu hücrene mi döneceksin yani?
It's probably just an insurance jump gone wrong.
Muhtemelen bu sadece bir tedbir.
It's just been so chaotic with Jim gone that I- -
Jim gidince her şey karmakarışık bir hâl aldı.
Isn't he just coming in to rip you a new one for being gone three months?
Seni, üç aydır buralarda yoksun diye bin parçaya ayıracak diye mi?
I know we don't talk about doggy years a lot, but I just wish you could have waited to find out how talented you were until I was gone.
"Küçük Davulcu Çocuk" olmamı sağlayan şey bu davul. Bebek davulu istiyor. Evet!
We just need you to water the plants while we're gone.
Biz yokken çiçekleri sulaman yeter.
I don't see why I should stop doing business just because J.R.'s gone.
Sırf J.R. öldü diye işi bırakacak hâlim yok ya.
J.R.'s really gone. I just keep thinking somehow he's gonna show up again.
Hâlâ J.R'ın bir yerden ortaya çıkacağını düşünüyorum.
Sy, I just want Ben gone.
Sy tek istediğim Ben'in gitmesi. - Otelimi geri istiyorum.
Sy, I just want Ben gone.
Sy tek istediğim Ben'in gitmesi.
Just two days home, and I'm told you've already gone and made a mess.
Daha geleli 2 gün oldu, duyduğuma göre ortalığı hemen dağıtmışsın.
I just wanna get one last look before it's gone.
Yok olmadan önce eve son bir kez bakmak istiyorum.
Can be gone just as fast. No offense.
Alınma.
I just can't stop thinking that if Saul had gotten him that warrant last week, that maybe this wouldn't have gone this far.
Saul geçen hafta ona arama emri çıkarmış olsaydı bu iş bu kadar uzamazdı diye düşünmeden edemiyorum.
I just mean gone.
- Yok artık demek.
The entire supply of blood from the hospital, all the reserves, gone, just vanished.
Hastanenin tüm kan stoku tüm rezervler gitmiş. Bir anda kaybolmuş.
I think grief is just the period of time it takes for your brain to accept that someone's gone.
Bence keder, beynine göre birinin öldüğünü kabullenmesi için geçen bir zaman aralığıdır.
Okay, we don't know how long Leslie's going to be gone, so let's just knock some of this stuff off.
Pekala, Leslie'nin ne kadarlığına gittiğini bilmiyoruz bu yüzden şu işlerin bazılarını durduralım.
I mean, this whole time, I just... I thought computers were gone, and it turns out they're everywhere.
Bunca zaman, sadece... bilgisayarların yok olduğunu düşünmüştüm, ama her yerdeler.
It just feels so empty with... so many of the old gang gone.
Eski gruptan o kadar kişi olmayınca... bir şeyler eksik gibi geliyor.
I don't know, sometimes it just seems like you're somewhere else, like you've gone somewhere.
Bilmiyorum bazen sanki sen başka bi yerde gibisin gitmiş gibisin.
I know we've gone over this a dozen times. It's just...
Bunların üzerinden birçok kez geçtik biliyorum ama...
I could tell you I've made mistakes, that I regret the way I've gone about some things, but those would just seem like empty words to you.
Hata yaptığımı biliyorum, bazı şeyleri farklı yollarla yapmadığım için de pişmanım. - Ama tabi bunlar sizin için boş birer söz.
One day I just came home from work and they were gone.
Bir gün işten eve geldim ve gitmişlerdi.
And I don't see why I should pretend that I did just because she's gone.
Şimdi artık aramızda değil diye illa onu seviyormuş gibi davranamam.
Just try not to embarrass yourselves while I'm gone.
Ben yokken kendinizi utanç duruma düşürmeyin de.
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
just relax 1151
just me 553
just be yourself 145
just go 1748
just talk to me 109
just bear with me 31
just let it be 17
just be honest with me 16
just kidding 689
just like that 1429
just me 553
just be yourself 145
just go 1748
just talk to me 109
just bear with me 31
just let it be 17
just be honest with me 16
just kidding 689
just like that 1429
just answer the questions 19
just be nice 17
just a little 454
just eat 44
just be patient 84
just a man 25
just a joke 49
just us 261
just be quiet 102
just beautiful 39
just be nice 17
just a little 454
just eat 44
just be patient 84
just a man 25
just a joke 49
just us 261
just be quiet 102
just beautiful 39