English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Let's do that

Let's do that traduction Turc

2,007 traduction parallèle
Suggesting I have anything to do with my wife's death... that I'd slice her artery, let her bleed out in the bathroom...
Karımın ölümüyle herhangi bir ilgimin olduğunu öne sürüyorsunuz... Banyoda atardamarını kesip kan kaybından ölüme terk ettim yani?
All right, then let's do that.
Tamam, sonra aynısını yapalım.
[laughs] Wow, that's pretty corny, man, but let's do it, dude!
Çok klişe bu laf dostum ama hadi yapalım!
Don't let Paul do a dick dance, Laur, he'd have someone's eye out with that great big thing.
Paul'un sik dansı yapmasına izin verme, Laur. O büyük harika şeyle birilerinin gözünü çıkarabilir.
let's do that instead.
Demem şu ki- - - Sapık.
Yeah, let's never do that again.
Evet, bunu bir daha yapmayalım.
- Yeah, let's do that.
- Evet, hadi yapalım.
Let's do that and then you can buy me a drink.
Haydi yapalım şu işi, sonra da bana içki ısmarlarsın.
Let's not do that... Or anything like it.
Bitirmesek bu işi ya da buna benzeyen herhangi başka bir şeyi.
Let's put some meat on this bone. Irony is I've been trying to do that
İroni şu ki, buraya geldiğinden beri bunu yapmaya çalışıyorum.
Okay, yeah, let's do that.
Tamam yapalım o zaman.
Good, let's do that.
Güzel, bana uyar.
Ok, Hellcats. Let's do that combo we've been working on.
Pekâlâ Cehennem Kedileri, hadi çalıştığımız hareketi yapalım.
Let's go! Don't ever do that again.
Onu bir daha yapma.
- Let's do that again!
- Hadi bir daha yapalım. - Olmaz!
Octus : Let's not do that ever again.
Hatırlatta bunu bir daha yapmayalım.
Well, let's say, for the sake of argument, that the police do have some kind of supercop.
Tamam. Diyelim ki departmanda gerçekten de süper bir polis var.
Yeah, let's go do that.
Haydi gidelim.
When's the last time Jenny let you do that to her? What's on my neck?
Jenny, bunu yapmana en son ne zaman izin verdi?
No, I can't let you do that, it's too much.
Hayır, bunu yapmana izin veremem, çok fazla.
"Let's do this." He said that on the tape.
"Hadi yapalım." Kasette böyle demişti.
The next time we break up, Let's make sure we do it by the expiration date, How's that sound!
Bir dahaki ilişkimizde son kullanma tarihine göre hareket edelim!
Let's not do that.
Bence yapma.
Yes, then let's do it that way.
Peki, öyle yapalım.
When I'm worrying about something, or if something good happens, I let Min Ah and Ju Ri know. Once I do that, it feels like a weight has been lifted off my shoulders.
Biliyorsun ben bütün korkularımı ve sevinçlerimi Min Ah ve Joo Ri'ye anlatırım ve omuzlarımdan yük kalkmış gibi hissederim.
Oh let's do that first, then after let's go to the amusement park and the drive-in theater.
Önce bunu yapalım, sonra lunaparka gidelim, sonra da açıkhava sinemasına.
Let's do all the work that's been piled up.
Şimdi birikmiş işleri halledelim.
Woong. Let's do things that will leave us many happy memories.
Woong, kalan 50 günde hiç unutmayacağımız güzel anlar geçirelim.
If you can't believe me even after I said I'm fine, then let's do that.
Madem iyiyim dememe rağmen inanmıyorsunuz, öyle yapalım.
Let's do that.
Bence de.
Let's do that one again.
Hadi baştan alalım.
Let's do that.
Bunu yapalım.
Chief, how about we do this? Let's talk offline. Give me a list of the places where you went, and the grids, and we'll make sure that you had the right information written down and that you went to the right places, okay?
Komutan, bunları özel bir konuşmada tartışalım bana gittiğiniz yerlerin ve şebekelerin listesini verirsiniz ve bizde size verilen bilginin doğrulunu inceler doğru bölgelere gidip gitmediğinize bakarız.
Let's do that.
Hadi yapalım.
Let's stop pretending that everything is fine, because I do not est.
Her şey yolundaymış gibi davranmayı bırakalım artık, çünkü değil.
Let's do that again!
Tekrar yapalım!
Well, let's go get that guy that blackened my eye,'cause we don't hit girls in Bomont, do we Daddy?
Hadi gidip gözümü morartan çocuğu bulalım çünkü Bomont'ta kızlara vurulmaz, değil mi baba?
He said, "Let's do it, let's do it". And he didn't have that feeling of,
George, John ve ben "Number 9" u yaptık.
Let me ask you... Is there anything out of the ordinary that-that you can do?
İzin ver de sorayım, yapabildiğin olağandışı herhangi bir şey var mı?
Let's do that.
Hadi yapalim.
Let's do that, Bill. That would be great.
Evet Bill, hazırla.
Just to let you guys know, that's probably the dumbest fucking thing I've seen anybody do for $ 50 in my life.
Bilin diye söylüyorum muhtemelen hayatımda birinin 50 dolar için yaptığını gördüğüm en malca şeydi.
Hey. Let's do that again.
Bunu tekrar yapalım.
Let's say that, for the sake of argument, that we do, we disguise you.
Diyelim ki, lafın gelişi seni kamufle ettik.
- Yeah, but I meant tell them that you're so in love, you couldn't wait to get married, not, "Let's do it before she gets deported."
- Evet, ama ben sana bunu, aşıksan söyle dedim, kadın yaka paça sınırdışı edilecekse değil.
"Well, Ben Keller, I hope you deserve it. " I don't know how how to out do that one people, "but let's see if Justin Timberlake does the trick..."
Ben Keller umarım haketmiştir bunu
Let's not do that.
Bilmezlikten gelme.
( PANTING ) Let's do that again.
Hadi bir daha.
That's Iggy. Let's do it, OK?
Bunu çalalım, tamam mı?
Let's do that right now, okay?
Hadi hemen hayal edelim, olur mu?
So let's get started on that, and then we'll do some talking. 142 / 82.
Buradan başlayıp sonra da biraz sohbet edelim. 142 / 82.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]