Do that for me traduction Turc
3,228 traduction parallèle
- You would do that for me?
- Benim için yapar mısın?
Will you do that for me?
Bunu benim için yapar mısın?
And if you go out there and do that for me and things go sour?
Sen bu işi benim için yaparsan herşey düzelecek mi?
Will you do that for me, Victoria?
Bunu benim için yapar mısın, Victoria?
Really, you'd do that for me?
- Benim için bunu yapar mısın?
Can you do that for me?
Bunu benim için yapabilir misin?
Can you do that for me?
Bunu yapabilir misin?
You're gonna do that for me?
Gerçekten yapacak mısın?
Do you think you could do that for me, love?
Bunu benim için yapabilir misin tatlım?
Do you think you can do that for me, Steve?
Bunu benim için yapabilir misin, Steve? - Sana güvenebilir miyim?
You would do that for me?
Bunu benim için yapar mısın?
Would you do that for me, honey?
Benim için bunu yapar mısın tatlım?
Did I do something wrong? That's not really for me to say.
- Yanlış bir şey mi yaptım?
Do you want me to leave that other light on for you?
Işığı açık bırakmamı ister misin?
You tell me that I'm lying to you when I say that everything I do is for the good of the people of New Jersey.
Sana yalan söylediğimi söylüyorsun oysa ben sana her şeyi New Jersey halkının iyiliği için yapıyorum demiştim.
Do you think that was fun for me?
Bunun benim için eğlenceli olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Do you love me for that?
Bunu yaptığım için beni sevindin mi?
Do you know how shitty it was for me to get that response from you?
Senden bu tepkiyi almak benim için ne kadar rezil bir durum olduğunu biliyor musun?
In the little time that we have left, do you have any questions for me?
Geriye küçük bir zamanımız kaldı, bana soracağın bir soru var mı? Şey, merak ediyordum da...
Enough so that if you do this for me, I will wipe clean your brother's debt.
Eğer bunu benim için yaparsan, kardeşinin bütün borçlarını silerim.
I forgive you for doing whatever it is that you needed to do in order to win me back.
Seni afedebilirim bu yüzden
Do you think maybe she knows one that she thinks might be right for me?
Bana uygun olabilecek bir tanıdığı vardır belki, olamaz mı?
Do you really want that for me?
Bunu benim için ister misin?
Do you want me to regret that for the first time in my life?
Beni pişman istiyor musunuz hayatımda ilk defa?
Let me show you where we're keeping her but do know that we'll need to monitor her for the next few days.
Seni onun yanına götürüyüm ama bir kaç gün onu izleyeceğimizi bilmelisin.
That there was nothing in the world that you would not do for me, if I asked you.
Benim için yapmayacağın bir şeyin olmadığını söylememiş miydin?
I feel like this is something that I shouldn't forget, okay, and believe me, this is the last time I ever judge you for anything that you ever do.
Bence bu unutmamam gereken bir şey ve inan bana, bir daha seni yaptığın herhangi bir şey için yargılamayacağım.
The time you were telling me when you were a kid and you were naked in the backyard at your friend's house and his mum told you that if you do that, then a magpie might mistake your penis for a worm and eat it.
Bir keresinde bana çocukken... arkadaşının evinin bahçesinde çıplak olduğunu anlatmıştın. Sonra annesi sana bunu yaparsan bir saksağanın seninkini solucan sanıp yiyebileceğini söylemişti.
- Do you feel at all horrible that you didn't wait for him to leave before you called me?
Onun gitmesini beklemeden beni aradığın için de kötü hissediyor musun?
Would you really do that... for me?
Gerçekten bunu yapmak istiyor musun? Benim içn?
Do you think that makes it easier for me?
Faydası var mı sence?
For me, as Mr. Olympia, it's not about beating your competition, it's about crushing those dreams of those other guys... and that's what I've got to do, I've gotta crush their dreams.
Bana göre, Mr. Olympia olarak, bu, kazanmanızın yanında,... diğer adamların hayallerini de kırar. İşte yapmam gereken bu. Onların düşlerini ezmeliyim.
And by the way, you may never, ever, use me or anything I say or do... In one of your fucking books again. That goes for the girls too.
Bu arada, bir daha benim söylediğim veya yaptığım herhangi bir şeyi kahrolası kitaplarında kullanmaya kalkma!
Seriously, what is it that you want me to do for you!
Gerçekten, senin için ne yapmamı istiyorsun!
Oh, you know, that he'd do anything for me, and that he loves me, and that he wants me back, you know.
Oh, bilirsin, o her şeyi yaparım bu benim için, ve o, beni seviyor ve o, beni geri istiyor biliyorsun.
You may despise me, Oren, but the classy thing to do would've been to invite us up for some of that iced tea.
Benden hoşlanmıyor olabilirsin Oren ama yapılacak en şık hareket bizi o buzlu çaydan içmeye davet etmen olurdu.
- I need you to do for me. - What's that?
- Nedir o?
You really don't know me that well. Do you think for a minute that if the shoe were on the other foot, he'd hesitate?
Senin yerinde olsaydı bir dakika bile duraksar mıydı sence
If you wanna repay back that favor now... There is something you can do for me.
Eğer iyiliğimin karşılığını hemen ödemek istersen benim için yapabileceğin bir şey var.
If you want to do penance for your worthless life, brother, let me tell that will do very well.
Sürdüğün rezil hayatın kefaretini ödemeyi arzu edersen, kardeşim, emin ol, fazlasıyla ödeyeceksin.
If I can just get to the right people, write to the right people, maybe I can do enough to save one life, and that will be enough for me.
Eğer doğru insana ulaşabilirsem...,... ona yazabilirsem, bir kişiyi bile kurtarabilirim ve bu bana yeter.
And the minute we start forgetting that, the minute we start depending on somebody else to do this work for us, we're on a bad road - - and you're never gonna get me to change my mind on that.
Ve bunu unutmaya başladığımız an bu işi yapması için başka birine sırtımızı dayamaya başladığımız an, kötü yola girmişiz demektir ve bu konuda fikrimi asla değiştiremeyeceksin.
No idea what that youth will do for me, do ya?
Bu gençlerin benim için neler yapabileceği hakkında hiçbir fikriniz yok.
But your department doesn't know all that you did do for me.
Ama teşkilâtın, benim için yaptıklarından haberi yok.
I can't let you do that, sir. You work for me, and you are dismissed for the day.
Benim için çalışıyorsun ve bugünlük sana izin veriyorum.
You want me to do that for you, huh?
Bunu yapmamı ister misin?
You can't do that for me?
Bunu benim için yapamaz mısın?
No, the only thing for you to do is to honor that deal. - If you continue to think you can break your father's promises you may cause me to rethink my own terms. - Heh.
Pardon, yapacağın tek şey bu anlaşmaya saygı duymak.
Roman, I'd like to ask you a few questions but before I do there's something that I'd like you to do for me.
Roman, sana birkaç soru sormadan önce benim için bir şey yapmanı isteyeceğim.
So now, not only do I have to pay for the entire custody battle, that bitch is trying to make me out to look like some kind of a wife beater So she can win custody.
Velayet davasına ödediklerim yetmezmiş gibi bu kaltak şimdi bir de beni karısını döven bir hödükmüşüm gibi göstermeye çalışıyor ki velayet davasını kazanabilsin.
Excuse me, I wasn't filling for you, don't do that.
- Kusura bakmayın ama sataşmadan edemiyorsunuz.
do that 435
do that again 97
that for me 20
for me 3075
for men 33
for me too 49
do the math 89
do this for me 68
do this 162
do they 819
do that again 97
that for me 20
for me 3075
for men 33
for me too 49
do the math 89
do this for me 68
do this 162
do they 819
do the best you can 18
do the right thing 102
do the words 17
do the job 17
do the honors 24
do the thing 16
do things 21
do they know 51
do they not 38
do the 22
do the right thing 102
do the words 17
do the job 17
do the honors 24
do the thing 16
do things 21
do they know 51
do they not 38
do the 22