Long time traduction Turc
31,215 traduction parallèle
That was a long time ago.
Uzun zaman önceydi.
Probably for a long time.
Uzun zaman orada kalacak.
You were in the woods a long time.
Ormanda uzun süre kalmışsın.
You're so obsessed with one mistake that you made a long time ago, that you can't see all the people you've hurt along the way.
Yıllar önce yaptığın bir hataya öyle takılmışsın ki incittiğin insanları göremiyorsun.
'Cause... he might be a really long time.
Çünkü gelmesi uzun sürebilir.
I learned a long time ago that things don't always make sense the way people want them to.
Her şey her zaman akla uygun olmaz, bunu öğrendim.
I've been waiting for you two for a long time.
Uzun süredir ikinizi bekliyordum.
I've wanted to do that for a long time.
Bunu uzun zamandır yapmak istiyordum.
Its been long time 7
Uzun zaman oldu?
I always think about this French chef that committed suicide long time ago,
Hep uzun zaman önce intihar etmiş olan şu Fransız şefi düşünürüm...
I don't like being apart for a long time, either.
Ben de uzun süre ayrı kalmaktan hoşlanmıyorum.
I've been waiting a long time for this.
Bunun için epeydir bekliyordum.
Yeah, well... I've been on my own for a long time.
Evet, yani, uzun zamandır tek başımayım.
- You burn for a long time.
- Sürekli yanmak için.
You will not see them again for a long time.
Tekrar görmeden önce uzun zaman alıyor.
Well wel.. Long time no see..
Uzun zaman önce.
I haven't been around that many people in a long time.
Uzun zamandır çevremde bu kadar insan yoktu.
- Long time to be away.
- Uzak kalmak için uzun bir zaman.
I wrote it a long time ago.
Onu uzun zaman önce yazdım.
That's a pretty long time.
- Bayağı uzun bir süre.
Such a long time not knowing about her...
Bunca zamandır varlığından habersizdi.
No, she was... She was sick for a long time.
Hayır uzun bir süre hastaydı.
That was a long time ago.
Bunlar, çok uzun zaman önceydi.
Not for a long time.
Uzun sürmez.
I decided a long time ago that I could either let that break me into pieces or make sure that it never got the chance.
Uzun zaman önce karar verdim. Ya bu beni paramparça edecekti ya da buna hiç izin vermeyecektim.
It's been a long time since something shocked me.
Bir şey beni şok edeli uzun zaman oluyor.
Yeah, Tim and Levi, they went to that camp a long time after we did.
Tim ve Levi, bizden uzun bir süre sonra kampa gittiler.
That's something that should've happened a long time ago.
Bu çok uzun zaman önce olması gerekiyordu.
Well, it has been an awfully long time.
Epey korkunç ve uzun bir zaman oldu.
Well, it took us a long time to climb out of it.
O dönemi atlatmak ikimiz için de çok zaman aldı.
You have been alone for a very long time.
Çok uzun bir süre tek başınaydın.
You're going to be in that cell for a long time.
O hücrede çok uzun bir süre kalacaksın.
I've known Shaw a long time.
Shaw'ı uzun zamandır tanıyorum.
Yeah, well, it sounds like you have to take a long time to get sick, so you were only outside for 40 minutes.
Hasta olmak için dışarıda epeyce zaman geçirmiş olman gerekirdi. Siz sadece 40 dakika filan kaldınız.
- That was a long time ago.
- Bu çok uzun zaman önceydi.
I've been out of your life for a long time and there's a lot that I've missed.
Uzun zamandır hayatının dışındaydım ve bir sürü şey kaçırmıştım.
The bad news is, he's gonna be arrested and put away for a long time for his stunt in D.C.
Kötü haber ise, yaptığı numaralar yüzünden tutuklanıp, Washington'da uzun bir zaman içeride kalacak.
He was underground for a long time, but somebody took him to a cave.
Uzun zamandır toprağın altındaymış, ama birisi onu mağaraya götürmüş.
- I mean, I earned my place in here all by myself. - Yeah, I know. That goes back a long time.
Yani burada olmayı kendim hak ettim, mazisi çok eskiye dayanıyor.
It was a long time ago. I only saw him for a few seconds.
Uzun zaman önceydi, onu sadece birkaç saniye gördüm.
I know I should've told you all that a long time ago.
Bunu çok önceden söylemem gerektiğini biliyorum.
I've lived with someone's blood on my hands for a long time.
Uzun süre, birinin kanı ellerimde yaşadım.
I made mine a long time ago.
Ben benimkini uzun zaman önce yaptım.
Actually... [stutters ] I've been wanting to ask you for a long time but I... [ chuckles]
Aslında uzun zamandır sormak istiyordum ama...
She passed over a long time ago, centuries.
Çok uzun zaman önce öldü, yüzyıllar önce.
How long you plan on sticking around this time?
Bu sefer ne kadar etrafta kalmayı planlıyorsun?
And I still am bathing, technically. As long as I remain wet, I don't die till bath time's over. But by then,
Islak kaldığım sürece, yani banyo vakti bitene kadr ölmeyeceğim.
do you know how long it's time for a dog?
Ne kadar hundetid olduğunu biliyor musun
Jock kept the pace high, but Ozzy really put a foot long for the first time.
Amok hız yapıyor, ancak Ozzy uzun bacağını önde koydu
And we'll do our best to make that happen, but that takes time, and I'm afraid if we wait too long, we lose our launch window.
Bunun gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız, ancak zaman alıyor, Ve çok uzun süre beklersek korkarım, fırlatma penceremizi kaybederiz.
It's been such a long time.
Üzerinden çok zaman geçti.
long time no see 414
long time ago 200
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
long time ago 200
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
times are tough 45
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time to eat 55
times are tough 45
time's up 595
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times before 18
times a day 121
times change 49
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times before 18
times a day 121
times change 49