Look at you two traduction Turc
456 traduction parallèle
Look at you two, caught right in the very act!
Şu halinize bakın icraatın orta yerinde bastım sizi!
Hey, look at you two. You guys look so happy together.
Birarada çok mutlu göünüyorsunuz çocuklar.
- Look at you two.
- Şunlara da bakın.
Oh, look at you two...
Şunlara bakın hele.
Just look at you two.
Şu halinize bakın.
Look at you two fucking assholes!
Şu halinize baksanıza!
Ma, look at you two.
Halinize bir bakın?
You know, when I look at you two together, I just can't figure it out.
Birlikte olmanızı aklım almıyor.
Will you look at the two of them, lying there, sweet and peaceful as the babes in the wood.
Şu yerde yatanlara da bakın hele, beşikteki bebekler gibi tatlı ve huzurlular.
You might like to have a look at it and spend a shilling or two.
Bir göz atıp bir iki şilin harcamak istersiniz belki.
And these kids - You ought to be ashamed to look at them, you two-bit, four-flushing gunslinger!
Ve çocuklar... Yüzlerine bakmaya utanmalısın. Seni ürkek haydut.
Do I look like someone who would abandon his child at an orphanage like you two?
Sizin gibi, çocuğunu yetimhaneye terk edecek, birine benziyor muyum?
Look at you, hopping around like a two year-old.
İki yaşındaymış gibi koşuşturuyorsun.
Well, you two just drink your wine. I'm gonna sit here and look at the palazzo.
Çok iyi, ikiniz şarap içip durun ben oturup, sarayı seyredeceğim.
Look at these two people. Are you kidding?
Dalga mı geçiyorsunuz siz?
But you can't help it, just because no decent woman look at you for two seconds.
Fakat sen ona yardım edemezsin. İki saniye bir bak, çünkü kadın uygun değil.
You two look around and see if they got any horses.
Etrafta bak bakalım görünürde hiç at var mı.
You look in, and wag your finger at me and I'm lying across a saddle and two Tatars twist my head.
İçeri baktın, ve parmağını bana doğrulttun ve ben bir eyerin karşısında uzanıyorum ve iki Tatar başımda dönüyor.
Henks, would you look at these two stones, please?
Henks, şu iki taşa bakar mısın, lütfen?
Look at you, the fastest gun in the West and the slowest thing on two feet.
Haline bak, Batı'nın en hızlı silah kullananı ve en yavaş koşan insanı.
Look at these two streets ; which one do you like best?
Şu iki caddeye bak. Hangisini daha çok beğendin?
Of course, I could just take the gun from you and look the other way while you two ride off into the sunset.
Başka bir açıdan bakıldığında gün batımına doğru ikiniz de at sürerseniz tabii ki, ben de sizden bu silahı alabilirim.
Look at the two of you.
Şu halinize bakın.
Two weeks to get an interview and look at you!
Mülakatına iki hafta kaldı, haline bak!
Of the thousands of stars you see when you look up at the night sky every one of them is living in an interval between two collapses.
Gece kafanızı gökyüzüne çevirdiğinizde gördüğünüz... yüzlerce yıldızın her biri yaşamlarını iki çökme evresi arasında geçirir.
Look, you stand at your lathe and take your two bits home with you, while your corporation distributes dividends earned from your work.
Bak, siz torna tezgahının başında dikilir ve iki kuruş yevmiyeyle evinize dönerken,... şirketiniz sizin emeğinizden elde ettiği kâr hisselerini dağıtmakla meşguldür.
Think you ´ re hot stuff ´ cause you got an hour or two jump on me, huh, Bozo? Look at me.
Son bir iki saat içinde beni nasıl alt edebileceğini mi planlıyorsun, güdük?
Look, I've got two tickets for rock head at the rainbow. It'll do you good to go and see him.
Bak, Rainbow'da Rock Head için iki biletim var.
Will you look at these two?
- Şunlara bakar mısınız?
Well, look at the two of you.
İkinize de bakın.
Let's look at the two of you again.
İkinize tekrar bakalım.
You are a soulless troll. I think it's romantic that two dinosaurs like Mom and Dad still care enough about each other to dance. I mean, look at them.
Sen oraya girip, belkemiklerini kırdığında kollarını dal parçası gibi çatırdattığında, tamamen çaresiz ve yardıma muhtaç kaldıklarında, ben içeri girerim.
I want you to look at these two safes.
Şu iki kasaya bakmanı istiyorum. Gördün mü?
Look at the two of you...
Halinize bir bakın..
Look at you. In two years, they'll be marking your gravesite.
Haline bak. 2 yıla kalmaz, gömüleceğin yeri düşünürler.
But once again, if you get the lighting right, it is sufficiently - perhaps it's best if you look at it on the screen here - the two-dimensional pattern that's moving round your retina is equally compatible with two different three-dimensional cubes.
Fakat yine, ışıklandırmayı doğru sağladığınızda, yeterli olarak -... belki de en iyisi buradaki ekrana bakmanız -... ağtabakanızda dönen iki boyutlu şekil üç boyutlu iki küple eşit olarak uyum içindedir.
Look at the two of you.
Kimler gelmiş.
I mean, there are really two questions here. One - is this picture of the media true? And there, you have to look at the evidence.
Eğer insan doğasının temel unsurunun yaratıcı iş ihtiyacı, yaratıcı arayış, baskıcı kurumların rastgele kısıtlayıcı etkileri olmaksızın serbest yaratılış olduğu doğruysa, ki ben öyle olduğuna inanıyorum.
You look like you were hit by a two-ton truck traveling at 7,800 feet per second.
Saniyede 2.5 km hızla giden 2 tonluk bir tırın altında kalmış gibisin.
You know, ifyou two'll excuse me, I'm gonna go. I'm gonna look at the thing.
Müsaade ederseniz, gidip şu şeye bakacağım.
And when you break rule number one, and you will there's rule number two, which is if I look at pretty girls walking up and down the aisles, and I will you can't say, "Are they prettier than me?"
Eğer bir numaralı kuralı çiğnersen, ki çiğneyeceksin ikinci kuralımız : Eğer koridorlarda bir aşağı bir yukarı yürüyen güzel kızlar görürsem, ki göreceğim şöyle demeyeceksin : "Benden güzeller mi?"
Look at the two of you, face to face.
Şu manzaraya bak.İkiniz karşı karşıya.
If you just hear him out and look at the work they've been able to accomplish in Dahkur in just two months you'll see how important this is to them.
Eğer onu dinleyip sadece iki ayda Dahkur'da neler başarabildiklerini görseydin,... bunun onlar için ne kadar önemli olduğunu anlardın.
You two help get the girl back... I'll make sure you never look at another mine.
Kızı geri getirmeye yardım edin bir daha asla başka bir madene bakmamanızı garanti edeyim.
Look at you two, sittin'there like a couple garden gnomes.
Şu halinize bakın.
I need you to look at me for two minutes, Juan.
İki dakika bana bak Juan.
If you just look at the two of us, you'll see I'm not going to move.
Sadece ikimize bakarsan benim hareket etmeyeceğimi görürsün.
I want you to look at page sixty-two.
Sayfa 62'ye bakmanı istiyorum
Look at the two of you.
Ne hale gelmişsiniz.
I mean, as I sit here, the thing I see when I look at the two of you, the thing that moves me is your unconditional love.
Buradan size bakıyorum da, koşulsuz sevginin ne olduğunu anlıyorum.
So if your life was going along well, and you found yourself walking with two guys that look like Metallica rejects, you might think it was a bad day.
Hayatının çok iyi gittiğini düşünürken kendini Metallica'dan atılmış 2 adamla beraber yürürken bulunca, kötü bir gün geçirdiğini sanabilirsin.
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733