Look at your face traduction Turc
429 traduction parallèle
Those guys are not gonna pay 10 bucks to look at your face.
O adamlar yüzüne bakmak için para vermezler.
- Look at your face!
- Yüzüne baksana!
Look at your face, Ebenezer.
Yüzüne bir bak, Ebenezer.
I didn't reserve a table and order flowers just to look at your face.
Senin suratına bakmak için masa ayırtıp çiçekler sipariş etmediğim kesin.
It's disgusting even to look at your face.
Sana bakmak istemiyorum! Bir an önce git!
- Look at your face!
- Yüzüne bak!
When you're 60, you'll wear a hat like that so men won't look at your face.
Erkekler yüzünü görmesin diye, 60 yaşına gelince takarsın bunu.
Look at your face now.
Şimdi yüzüne bak.
Look at your face, Tom.
Şu yüzüne bir bak, Tom.
Look at your face.
Yüzünün haline bak.
Look at your face!
Suratına bak!
- Look at your face.
- Suratının haline bak!
Look at your face.
Yüzüne bak.
Take a look at your face.
Aynaya bak istersen.
Five dollars she don't even look at your face.
Beş dolarına, yüzüne bile bakmayacak.
I do not want to look at your face... but your feet
Yüzünüze değil... ayaklarınıza bakmak isterim
I prefer to look at your face rather than the hotel walls.
Otel duvarlarına bakmaktansa senin yüzüne bakmayı tercih ederim.
I couldn't look at your face and say what I'm about to say. I just couldn't.
Yüzüne bakıp da bu söyleyeceklerimi söyleyemezdim.
Look at your face.
Şu yüzünün haline bak.
Let me look at your face.
Bırak yüzüne bakayım.
I don't look at your face anyway.
Ben zaten yüzüne bakmıyorum.
Look at your face!
Şu suratının haline bak!
One look at your face and they'd know you didn't belong there!
Yüzüne bakan oranın sana ait olmadığını anlar!
He want's to get a look at your face.
Senin yüzünü görmek istiyor.
Mr. Rane, would you like one last look at your face before I proceed?
Başlamadan önce yüzünüze son bir kere daha bakmak ister misiniz Bay Rane?
Well, look at your face in the mirror.
Git aynaya da yüzüne bak.
You're about to take your last look at Mr. Thornton's handsome, smiling face.
Bay Thornton'un şu güzel yüzüne neredeyse son kez bakıyorsunuz.
Whenever I look up at your face, it makes me afraid.
Suratına baktığımda bile, korkuyorum.
Give me a twentieth so I don't have to look at your ugly face.
Yirmide birlik ver de şu çirkin suratından kurtulayım.
It is in your face when you look at him.
Ona baktığında yüzünden okunuyor.
You don't see your face when you look at me, Temple.
Bana bakarken yüzündeki ifadeyi göremiyorsun, Temple.
Look at you, with that stupid look on your face... getting involved with my man.
Haline bir bak. Şu aptal sıfatınla erkeğimle ilgileniyorsun.
Let me look closely at your face.
Yüzüne yakından bakmama izin ver.
I won't be able to look at your son in the face.
Oğlunun yüzüne bakamayacağım.
It's just that one look at your kindly face, which is so full of fun, good fellowship...
İnsan senin o muzip, arkadaş canlısı ve sevecen suratına bakınca...
Let me look at your ugly face.
İzin ver de çirkin suratını göreyim.
I look at your stupid face and I think you mean what you say.
Aptal suratına bakıyorum da söylediğini kastettiğin belli.
You look at your watch again, you get peanuts in your face.
Saatine bir daha bakarsan çerezleri suratına yiyeceksin.
Well, look at your sly face you must be up to no good
Şu tipe bak hele! tekinsiz olduğun belli
I look at you, with your burnt-out face, your big belly, your bear-like paws and shining eyes.
Güneşten kavrulmuş yüzünüz, şişko göbeğiniz, güçlü pençeleriniz ve parlayan gözünüz...
So, if your face doesn't look right, no one is gonna look at you again.
O yüzden, yüzün düzgün görünmezse, hiçkimse sana dönüp bakmaz.
Look at your little face!
Şu minik suratına bak!
I don't want to look at your big, flabby face any more.
Senin o koca, gevşek suratını görmek istemiyorum.
Look at your comrade's face!
Yoldaşın yüzüne bir bak!
I do it so I don't have to look at your ugly face all the time.
Bunu yapmamın sebebi devamlı senin o çirkin suratını görmemek.
The man's already dead, actually And you've come here to look at my face while you tell your story?
Sen de buraya geldin hikayeyi anlatmak ve yüzümdeki ifadeyi görmek istedin.
I mean, sure, it's dirty, it's crowded, it's polluted, it's noisy, and there's people all around who'd just as soon step on your face as look at you.
Şehrin kirli, kalabalık ve çok gürültülü olduğu doğru ve ortalık suratına bakmak yerine basmak isteyen insanlarla dolu.
Because... when I watch you eat, when I see you asleep, when I look at you lately, I just wanna smash your face in.
Çünkü senin yemeni gördüğümde, senin uyumanı gördüğümde, sana son zamanlarda baktığımda, senin yüzünü dağıtmak istiyorum.
Look at me and let me see your face.
Bana bak da yüzünü göreyim.
You know what I see when I look at your fat, ugly face?
O çirkin, şişko yüzüne bakınca ne görüyorum, biliyor musun?
Now, let's take a look at your face.
Şimdi de yüzüne bir bakalım.
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at yourself 268
look at them 596
look at it 733
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at yourself 268
look at them 596
look at it 733