Made man traduction Turc
2,863 traduction parallèle
But I'm not ashamed of being what they call a self-made man.
Ama dedikleri gibi kendi başına bir yerlere gelmiş olmaktan utanmıyorum.
Dimple has told me everything about you, self-made man... To start from a garage and establish such a huge property empire is no joke.
Dimple herşeyi bana anlattı herşeyi kendi kendine yapmış bir adam küçük bir garajda başlayıp böyle büyük bir şirketi kurmak bu kolay değil.
Self-made man. Very romantic.
Tırnaklarınla kazıyarak bugünlere geldin yani.
It made me a man.
Beni adam etti.
You've made me the happiest man in the world.
Beni dünyadaki en mutlu adam yaptın.
The pigeon droppings give the skins a softness no man-made chemical can produce.
Güvercin dışkıları deriye yumuşaklık katıyor. ancak insan yapımı olmayan bu kimyasal böyle bir iş çıkarabilir.
But this man-made abundance is irresistible to many animals we now call pests.
Ama insan yapımı bu bolluk birçok hayvan için karşı konulamazdı ve artık onlar "baş belaları" ydı.
We have supersized these man-made grasslands sculpting mountains, felling forests and redesigning the very surface of our planet.
Dağları şekillendirerek, ormanları keserek ve yeryüzünü yeniden şekillendirerek insan yapımı çayırları genişlettik.
I've been made the point man in this matter.
Bu meseledeki asıl adam benim.
He made the switch when he showed you how to carry the money.
Parayı nasıl taşımanız gerektiğini gösterirken elindekileri değiştirdi.
I made the bald man cry into the turtle stew, which I do believe my sister ate.
Kel adamı, kaplumbağa güvecinin içine ağlatmıştım. Böylece kız kardeşim bunu yiyecekti.
waiting are the remains of Mr. glacier University Hospital to conduct a comprehensive examination by the coroner although death due to myocardial infarction has been confirmed but what is natural or man-made cause of death do not conduct a detailed examination and anatomy do not know
Sabrınız için teşekkürler. Hikawa-san'ın cesedi şu anda üniversite hastanesinde ve adli tabip tarafından inceleniyor. Dedektif Wanatabe Niigata Polisi
He has made you a rich man, hasn't he?
- Zengin olmanı sağlıyor.
One set is man-made - - the rules of the game.
Birinci grup insan kaynaklıdır : oyunun kuralları.
I think this one might be man-made, mate.
Bütün bunlar yapay olabilir dostum.
And before too long, she made me a very happy man.
Ve çok geçmeden, beni çok mutlu bir adam yaptı.
A bad man made her do it.
Kötü bir adam yaptırdı ona.
She blames her imaginary friend, Alice. She said a bad man made her do it.
Hayali arkadaşı Alice'i suçluyor ama ona da kötü bir adam yaptırmış.
And they made a deal to replace your father with a man more friendly to U.S. interests.
Amerika'nın çıkarları gereğince o adamla babanın yerine geçmesi için anlaşma yapıldı.
There's a young man in the O.R., and I believe you made a promise to him.
Ameliyathanede genç bir adam var, yanılmıyorsam ona bir söz vermiştin.
Hey, hey, hey, hey, hey. We made a deal, man.
Bir anlaşma yapmıştık dostum.
Okay, if this video was made right before Lindsey's disappearance, then the mystery man on the video could be her killer.
Tamam, bu video Lindsey'nin kayboluşundan hemen önce kaydedildiyse videodaki esrarengiz adam katili olabilir.
A team will determine whether the anomalies detected from space actually correspond to man-made structures under the mud.
Bir ekip anormalliklerin yerini uzaydan belirlemek için çamurun altında insan yapımı yapılar arayacaklardı.
In my mind there's no question they're man-made features.
Bana göre onların insan yapımı su götürmez bir gerçektir.
The sonar images show what looks like man-made structures on the sea floor.
Sonar görüntüler, deniz tabanında insan yapılarının nasıl olduğunu gösteriyor.
Man-made, yeah.
İnsan yapımı, evet.
But Vlad has found a beam, a circular man-made rock, and the whole cut of the structure is human.
Ama Vlad bir kiriş bulmuş, insan yapımı bir yuvarlak kaya ve tüm yapılar insan yapımıymış.
Meanwhile, now back on land, Claudio, Juan Antonio, and the team of divers carefully review their footage, analyzing what seems to be the ruins of a man-made structure.
Bu sırada, tekrar karaya dönen Claudio, Juan Antonio ve dalgıçlar dikkatli bir şekilde görüntülere bakıyorlardı.
This surface looks like the top of a block, like a sidewalk made by man.
Ve insan yapımı kalıntılar var mı diye analiz ediyorlardı. Burası sanki insan tarafından yapılmış bir merdivene benziyor.
It looks man-made.
İnsan yapımı gibi duruyor.
Incidentally, what made you sick, old man, was this!
Bu arada hasta yaşlı adam bu sizin.
Man's made some enemies.
Adam bazi dusmanlar edinmis.
There's only one person who can get us that antidote, and it's the man who made the damn thing.
Panzehiri bilen birisi varsa o da bu silahı yapan kişidir.
Yeah, fool, I just made it out here, man. I'm over here at Ashley's house about to drop off two pounds of that bud.
Evet yeni geldi.Ben de Ashley nin evinin ordayım
Man, finally made it.
Sonunda geldik
I give you the man who... did something that... made a difference!
Size hayatında farklılık yaratmış bir adamı sunmaktan gurur duyarım!
Oh, thank you so much! Oh, you have made a sad, sad man... just a tiny, tiny bit less sad.
Ah, sen mutsuz bir adamı... çok çok azcık mutlu ettin.
That man made me. Did dad... trust him?
Beni yaratan o adama babam güvenmiş miydi?
This man bought your land very cheap ; And made... your children worker of himself on top of it... and you still defend Mehmet Aga, ha?
Herif sizin o arsaları yok pahasına kapattı tarlaları, bu da yetmiyormuş gibi bir de çocuklarınızı ırgat etti kendine sen hâlâ Mehmet Ağa'nın bayrağını sallıyorsun ya!
And you're a man who made a 30-foot paperclip chain last week.
Sense geçen hafta 10 metrelik ataç zinciri yapan kişisin.
Look, you can't even begin to imagine the sacrifices that I have made for that man.
Bakın, o adam için yaptığım fedakarlıkları tahmin bile edemezsiniz.
A man-made wormhole would collapse the instant someone tries to step inside.
Birisi insan yapımı solucan deliğine... girmek isterse, delik çöker.
Throughout humankind, man has celebrated the culmination of a long, harrowing journey by planting a flag, to say you climbed that Mountain, achieved the unachievable, made it through another school year.
İnsanlık tarihinde, insanlar, şu dağa tırmandım imkânsızı başardım, bir okul yılını daha bitirdim demek için uzun, sinir bozucu bir yolculuğu bitirmesini bayrak dikerek kutlamışlardır.
You took the word "Man" and you made that actual guy, and the question mark and... that's amazing.
"Man" sözcüğünü alıp ondan gerçek bir adam yapıyorsun ve soru işareti... Bu inanılmaz.
That's a bullshit, made-up-ass name, man, like he some big-time banger!
Bu bir saçmalık, kıçtan uydurma bir isim, adamım. Sanki müthiş bir çeteci gibi.
It's not the choice I would have made for him, but he's taking responsibility for himself, acting like a man - - That's what I'd want him to do.
Oğlum için gönlümdeki seçenek bu değildi. Fakat sorumluluğunu üstlendi ve adam gibi davranıyor.
This man and Agent Bell are the only ones that have made any real progress in finding my daughter.
Bu adam ve Ajan Bell, kızımı bulmak konusunda doğru dürüst bir ilerleme kaydeden tek ajanlardır.
Long before God created Angel and man, he made the first beasts - - the Leviathans.
Tanrı melek ve insanları yaratmadan önce ilk yaratıkları Leviathanları yarattı.
I don't know, man - - in another life, you might have made a pretty decent scuzzbag.
Bilemiyorum dostum, başka bir hayatta belki de sen oldukça iyidir avukat olabilirsin.
- No. No can do, man. I made plans for - -
- Yo, yapamam adamım Benim planlarım var şey - -
Upon hearing this, Father Columba sent his own follower into the lake, when the beast came out for this man Father Columba made the sign of a cross and commanded the beast not to harm the man.
Bunu duyduktan sonra, Peder Columba gönderdi göle kendi takipçisi, canavar bu adam için dışarı çıktığında Peder Columba bir haç işareti yaptı ve canavar komuta adam zarar vermeyecek.