Maybe i traduction Turc
67,396 traduction parallèle
Do you know, I was thinking maybe I'd want to talk to Toni.
Toni'yle görüşmek isteyebilirim.
Maybe I should invite her to dinner. No.
Belki de onu bir akşam yemeğine çağırmalıyım.
What I'm saying is... maybe it's time to hang up your spurs.
Diyorum ki belki eleğini asmanın vakti gelmiştir artık.
I think, uh... maybe I do.
Sanırım... Ben biliyorum.
I mean, maybe it's the idea that they don't think you're considering them, you know?
Belki de asıl sorun onları düşünmüyor oluşundur.
And just for tickles, maybe I throw in failure to treat and mitigate damages suffered by me due to injuries sustained under your watch.
Sırf eğlencesine de belki senin gözlemin altında yaşanan sakatlıklar sebebiyle şahsımı mağdur eden zararları karşılamakta zühul ekleyebilirim.
Maybe I can... Make things a little easier.
Belki de ben... işleri kolaylaştırabilirim.
But I was wondering maybe if you could help me...
Bana yardım edip edemeyeceğinizi merak ediyordum...
Mom, I was thinking... Maybe it's time I go visit Polly.
Anne, düşünüyordum da belki Polly'i ziyaret etme zamanım gelmiştir.
Maybe I don't know Jason.
Belki de Jason'ı tanımıyorum.
I can't promise you any action, but maybe I'll bring you good luck.
Sana söz veremem ama belki iyi şans getiririm.
Maybe I was right about some things, too.
Belki de bazı şeyler hakkında haklıyımdır da.
You know, I think maybe I'm ready...
Bilirsin, sanırım ben hazırım...
- Maybe I should leave.
- Belki ben gitsem iyi olur.
And now, all I can think is, "Maybe I'm crazy like they are."
Ve şimdi, tek düşünebildiğim, "Belki de onlar gibi deliyimdir."
Maybe I should shake it, figure out who stole Levi's Subaru.
Levi'nin subarusunu çalanı bulmak için sallamalıyım galiba.
I don't know, maybe include your best friend, me, next time?
Bilmiyorum bir dahakine en iyi arkadaşını, beni dahil et.
Well, maybe I can help you... With her.
Belki annen konusunda sana yardımcı olabilirim.
- you know, maybe I shouldn't have told you the truth about how things work.
Belki de sana işlerin nasıl yürüdüğü hakkındaki gerçeği söylememeliydim.
And I know that there's no guarantees, but if they find Nate guilty... maybe I can start to move on.
Ve garanti olmadığını biliyorum ama Nate'i suçlu bulurlarsa belki hayatımda ilerlemeye başlayabilirim.
Maybe I took Molly.
Belki de ekstazi kullandım.
Maybe I could just push the meeting.
Belki de davayı ertelemeliyim.
No, I thought for a moment maybe Peter had come home.
Bir anlığına belki Peter geri dönmüştür diye düşündüm.
I think maybe we both mucked things up.
Galiba ikimiz de işin içine ettik.
So I figured I'd plea the charges down to a couple misdemeanors, get a censure, and maybe a little suspension, but... a confession to a felony?
İtiraz edip suçlamaları düşürdükten sonra biraz kınama, şikayet ve belki de kısa bir uzaklaştırma alırım diye düşünmüştüm. Ağır suç işlediğimi itiraf etmek mi?
I'm not gonna risk Jimmy getting, what? A year's suspension? Maybe two?
Jimmy'nin belki bir, belki iki yıl uzaklaştırma ile kurtulması riskini almayacağım.
If that had been the case, maybe. I might have.
Eğer öyle bir durum olsaydı, söyleyebilirdim.
I mean, maybe they... want the money, you know, to improve their lives?
Belki de onlar parayı istiyordur. Hayatlarını iyileştirmek için.
Maybe you should just skip to what happens if I do none of that.
Belki de bunu yapmazsam sadece neler olup bittiği kısma atlarım.
What I'd like to do is maybe secure a few things before the movie opens.
Film vizyona girmeden önce birkaç şeyi sağlama almak istiyorum.
- Then maybe you don't want... I'm keeping it as repayment for your shameful treatment of Mother.
- O halde parayı anneme yaptığın çirkin muamelenin karşılığı olarak alıyorum.
Maybe you don't even need this scene. I mean, it seems like it might not be necessary.
Bu sahneye ihtiyacımız yok, bence hiç gerekli bile değil.
Maybe. I don't know. Depends on what's on the footage, which is still rendering.
Görüntüde neler olduğuna bağlı, hala devam ediyor.
- I'm not sure, maybe.
- Emin değilim, belki.
I was praying that someone in Riverdale, maybe an old friend, would be willing to give me the benefit of the doubt.
Riverdale'da birileri, belki eski bir dost, bana hüsnü zanla yaklaşır diye dua ediyordum.
I made a pact with myself to use this as an opportunity to become maybe, hopefully, a better version of myself.
Bunu bir fırsat olarak kullanıp belki daha iyi bir ben olmak için kendimle bir anlaşma yaptım.
I think many of us, maybe the entire town, had been hoping against hope that somehow Jason Blossom hadn't drowned on July 4th.
Bence çoğumuz, belki bütün kasaba her şeye rağmen Jason'ın bir şekilde 4 temmuzda boğulmadığını ümit ediyorduk.
I keep thinking that maybe Jason said something to her or she said something to him.
Sürekli belki Jason ona bir şey söylemiştir ya da o Jason'a diye düşünüyorum.
Uh, I was thinking maybe we could invert the second and third verses.
Belki de ikinci ve üçüncü dizeleri tersine çevirebiliriz diye düşünüyordum.
" Dear Diary, love makes you do crazy things, and maybe some of what I did was wrong, but maybe...
" Sevgili günlük, aşk sana delice şeyler yaptırıyor. Belki de yaptıklarımın bazıları yanlıştı. Ama belki de...
Listen, I was thinking maybe we should take another stab at going on a date.
Dinle, belki de randevuyu tekrar denemeliyiz diye düşünüyordum.
Or maybe what I was missing out there onstage was my team.
Veya belki de sahnede gözden kaçırdığım takımımdakilerdi.
So, I was thinking... Maybe you could be my co-host.
Düşünüyordum da belki de birlikte ev sahipliği yapabiliriz.
I'm not sayin'that what your mom's doing is right, but maybe there's another side to the story.
Annenin yaptığı şeyin doğru olduğunu söylemiyorum ama belki de hikayenin başka bir yönü var.
But then he went into Pineview, and, you know, I thought that... I thought that maybe everything would be okay and he'd be safe and I could stop worrying all the time.
Sonra Pineview'a gitti ve düşündüm ki her şey yoluna girer Norman güvende olur, ben endişe etmem.
Or should I crash on the couch... Maybe we should talk, chick.
- Önce bir konuşsak mı Chick.
I think... it was about five miles, maybe more.
Sanırım 10 kilometre kadar sürdüm.
So I'm startin'to think that... maybe calling'in all my cops and... searching your motel, your house, questioning you now, is just giving you exactly what you want :
Ve ben şöyle düşünmeye başlıyorum : Ekiplerimi çağırtarak motelini ve evini arattırarak kendini sorguya çektirterek istediğini elde ediyorsun :
I think that maybe, you know, it would help if... if Will brought her up here.
Will buraya getirse yardımı dokunabilir.
You know, I'm gonna tweet again, or maybe an Instagram.
Biliyor musunuz, tekrar tweetleyeceğim ya da belki Instagram.
I thought maybe she'd be with Ophelia.
Belki Ophelia'yladır diye düşündüm.
maybe it's better this way 17
maybe i don't 50
maybe i do 116
maybe it's me 32
maybe i am 188
maybe i won't 28
maybe it won't 17
maybe i did 99
maybe i will 247
maybe it's for the best 67
maybe i don't 50
maybe i do 116
maybe it's me 32
maybe i am 188
maybe i won't 28
maybe it won't 17
maybe i did 99
maybe i will 247
maybe it's for the best 67