Mini traduction Turc
3,986 traduction parallèle
That's a mini-continent, something like 3,000 kilometres across, just speeding across the globe, crashing into Eurasia.
3.000 kilometre çapındaki bu minik kıta hızla hareket ederek Avrasya'ya çarpmaktadır.
Schools, police, mini-golf, merry-go-rounds, parades, gazebo repair, roads and bridges, whatever.
Okullar, polis, mini-golf, atlı karıncalar, geçit törenleri, çardak tamiri, yollar ve köprüler, falan filan.
Look, the defunding of the mini-golf course is on the agenda for the city council meeting tomorrow.
Bak, mini-golf pistinin ödeneğini kesme meselesi yarınki şehir konseyi toplantısının gündeminde olacak.
Okay, well, tomorrow we are voting on funding for the mini-golf course, and personally, I think it is great for families, it's a great job creator, and it's extremely cute.
Tamam, pekala, yarın mini-golf pistinin ödeneğini oylayacağız, ve şahsen, bence orası aileler için mükemmel, çok istihdam sağlıyor, ve inanılmaz şeker bir yer.
On the other hand, mini-golf rules.
Ama buna karşılık, mini-golf kraldır.
I see you're about to play a round of publicly subsidized mini-golf.
Gördüğüm kadarıyla halk destekli mini-golf oynamak üzeresiniz.
Why is there a gorilla guarding this gingerbread house?
Zencefilli kekten evi neden bir goril koruyor? Çünkü mini-golf harikadır.
Because mini-golf is awesome. It's cute, and it's fun, and it needs to be saved.
Tatlıdır, eğlencelidir, ve kurtarılması gerekir.
- That or a mini fridge.
- Ya para ya da mini buzdolabı.
You didn't have to use the mini-bar, did you?
Mini-barı kullanmadın, değil mi?
4-person mini dragon?
4 kişilik bir mini ejder?
I mean, if you don't think I can drain a mini bar, have it restocked and do it all again the next night, then you're a bigger fool than I thought you were.
Eğer bir mini barı tamamen tüketip, sonra tekrar doldurtup bunu bir sonraki gece tekrar yapamayacağımı düşünüyorsanız düşündüğümden daha da aptalsınız demektir.
We've got sort of a mini crime wave situation.
Ufak bir suç dalgası durumu söz konusu.
I talked to the caterer, and the mini lamb shanks are gonna be amazing.
Yemek şirketiyle görüştüm. Mini kuzu kebapları mükemmel olacak.
When Norrie and I touched the mini-dome.
Norrie ve ben minik kubbeye dokunduğumuzda.
With its own little mini-dome around it?
Hem de kendi küçük kubbesi mi var?
Well, we should go back out to that mini-dome.
O küçük kubbeye geri gitmeliyiz.
The mini-dome's gone?
Küçük kubbe gitmiş mi?
No mini-dome, no egg.
Küçük kubbe de yok yumurta da.
Well, the only way we're gonna get answers is if we find the mini-dome.
Cevap bulmamızın tek yolu küçük kubbeyi bulmak.
Either way, we need another way to find the mini-dome.
Her halükarda küçük kubbeyi bulmanın başka bir yolunu bulmalıyız.
He sensed the mini-dome before we could even see it, and started growling.
Daha biz görmeden küçük kubbeyi hissedip hırlamaya başlamıştı.
Where's the mini-dome?
Küçük kubbe nerede?
Maybe we'll come up with a way to find the mini-dome tomorrow.
Belki yarın küçük kubbeyi bulmanın bir yolunu buluruz.
But we couldn't find the mini-dome anywhere.
Ama küçük kubbeyi hiçbir yerde bulamadık.
Joe, look what's inside the mini-dome.
Joe, küçük kubbenin içindekine bak.
Yeah, but she might be the fourth handprint this mini-dome needs to do... whatever it's gonna do.
Evet ama küçük kubbe her ne yapacaksa yapacağı şey için gereken dördüncü el izi onunki olabilir.
With a mini-dome around it.
Onu çevreleyen mini bir kubbe var.
What? I'm done with you, with this, the mini-dome, all of it.
Seninle, bu küçük kubbeyle, hiçbiriyle işim yok artık.
We need to check on the mini-dome, make sure it's safe.
Küçük kubbeyi kontrol etmeliyiz. Güvende mi, bakmalıyız.
If Linda takes the mini-dome, and it ends up in the wrong hands...
Linda küçük kubbeyi alırsa ve yanlış ellere geçerse...
Angie, if you can hear me, look... we're on the move... with the mini-dome.
Angie eğer duyuyorsan, küçük kubbe ile kaçıyoruz.
Maruti 800 mini-bus.
Maruti 800 minibüs.
Why don't you take my Mini for the next couple of days?
Neden Mini'mi önümüzdeki birkaç gün için almıyorsun?
So what's the plan with the Mini?
- Peki, Mini'yi ne yapacaksın?
I know you wanted the car, but I just didn't think it was a good idea to sell it to you.
Arabamı istediğini biliyordum, ama Mini'yi sana satmanın iyi bir fikir olmadığını düşündüm.
Because I really liked my Mini.
- Çünkü Mini'mi gerçekten seviyordum.
Oh, by the way, my friend Terry, loving your Mini.
Bu arada arkadaşım Terry, Mini'ne bayıldı.
And it wouldn't kill her to wear a miniskirt tomorrow.
Ayrıca yarın mini etek giymesinin Lacey'i öldürmeyeceğini de söylüyor.
Talked to the mini-mart across the street.
Caddenin karşısındaki mini market ile konuştum.
They found your head in a mini fridge in the Hudson.
Kafanı, Hudson'daki bir mini buzdolabında bulmuşlardı.
I didn't catch the miniseries, but I heard Costner killed it.
Mini seriyi izlemedim ama duyduğuma göre Costner sağlam iş çıkarmış.
[Chuckles] Hey, I'm looking for a Wheeler... king-sized or a mini, either will do.
Selam bir Wheeler arıyorum büyük boy da olur, mini de.
I'll get mini Dumpsters of wings from Garbage Wings.
Garbage Wings'ten mini Dumpsters kanatları alacağım.
The many small kindnesses of Carl Carlson have redeemed his family forever.
Carl Carlson'un yaptığı mini mini iyilikler sayesinde ailesi sonsuza dek bağışlandı.
- If somebody doesn't tell that mini TV the right velocity for some gravity slingshot, it's gonna launch this rock into the sun!
- Eğer birisi bu küçük televizyona bazı yerçekimi sapanı için doğru hızı söylemezse, o burayı Güneş'in içine sokacak!
[Mini-Spidey] Ugh, p-u.
Off, iğrenç.
One time we went mini-golfing, you know, as a family, and he got so pissed when he missed this easy putt that he broke his club.
Bir keresinde ailecek mini golfe gitmiştik ve deliğe sokamayınca çok sinirlendi ve sopasını kırdı.
Dream bigger, hot pants.
Hayallerini yüksek tut, mini şortlu.
Where's the Mini?
- Mini nerede?
[angel Spidey sings ] Ah, ah, ah, ah. [ mini-Deadpool] Psst, that's SHIELD brainwashing 101.
Psst, bu S.H.I.E.L.D.'ın beyin yıkamaya giriş dersi.