More of a traduction Turc
17,969 traduction parallèle
I know, you're more of a Bulleit girl.
Sen daha çok Bulleit kızısın.
I'm more of a One Direction man myself.
Ben daha çok One Direction seviyorum.
It's more of a prison for us.
Ve bir ada değil, daha çok bizim için bir hapishane.
I think I might need more of a...
İş için daha çok...
I'm more of a stay-home kinda guy.
Ben daha çok evcil bir çocuktum.
Yeah, given what's happened this is more of a death trap than a shelter.
Olanlara dayanarak diyebilirim ki, barınaktan daha çok bir tuzak.
So technically, you're more of a vagina now - than you've ever been.
O yüzden teknik olarak şu anda normalden daha da vajina gibisin.
More of a bourbon man, but... what do I got to lose?
Daha çok viski severim ama kaybedecek neyim var ki?
Your pump is more of a dump.
Yaptığın iş boş iş.
You're more of a gym bird.
Sen daha çok jimnastikçisin.
More of a mess than usual.
Normal hâlinden bile daha berbat hâle gelmiş.
- Yeah, you're the gardener. I'm more of a weed.
Ben daha ziyade, yabani otum.
I'm even more of a genius than I thought.
Sandığımdan da zekiymişim ben be.
There's a man outside. Like, a cute lumberjack, cowboy, light-more-than-your-fire kind of man!
Sanki hoş bir oduncu, kovboy, ateşini körükleyecek tarzda bir adam gibi!
I think of it more as a palette.
Daha çok palet gibi düşünüyorum.
Yes, I do, because, see, my brother here, he's got more secrets than a Freemason, and I'm getting real tired of sifting through
Evet yükseliyor, çünkü kardeşimin bir masondan daha çok sırrı var. - Ve bu saçmalıkları duymaktan gerçekten yoruldum.
My bike's screwed up, and you're going back because you owe. And now you owe a hell of a lot more.
Mecbur oldugun icin doneceksin zaten ama su an cok daha feci mecbursun.
There's all the guns you took from my outpost when you wasted all my people with a shit-ton of your own guns, and I'm bettin'there's even more, which adds up to an absolute... ass-load of guns,
Bir suru kendi silahiniz ve tum adamlarimi telef edip mintikamdan aldiginiz onlarca silah var. Eminim daha da vardir. Bu da demek oluyor ki ebesinin ami kadar silahiniz var.
As a matter of fact, I like it so much, I'm gonna buy four more.
Aslına bakarsan, öyle beğendim ki dört tane daha satın alacağım.
- Blaze of glory. More like a blaze of stupidity.
- Daha çok aptallık ateşi olur.
This is way more than a "hassle." The at-home butcher shop raises it to the level of aggravation. Good point.
- Bu can sıkıcılıktan çok daha fazlası.
It's just a small source of joy, but more importantly, it's how we're gonna stop Zoom's army.
- Küçük bir eğlence kaynağı ama daha da önemlisi, Zoom'un ordusunu durduracak şey.
I want to do a hell of a lot more than just kill him.
Öldürmekten çok daha fazlasını yapmak istiyorum!
But you have to understand, what you said to me... That there was a dark side of me... That I was more like Killer Frost than I knew...
Ama anla beni, söylediklerin içimde karanlık bir tarafın olduğu tahmin ettiğimden çok daha fazla Killer Frost'a benzemem...
It's not something that I can do every day, but I needed a way to draw the Time Wraiths out of the Speed Force, hoping they'd be more upset at what Zoom had done than they'd be with me.
Her gün yaptığım bir şey değil Zaman Tayfları'nı Hız Gücü'nden çıkarmak için bir şey yapmam gerekiyordu Zoom'a benden çok kızgın olmalarını ümit etmiştim.
! I just saw a new poll that says more and more of you are thinking about voting for that douche!
Yeni anket sonuçlarına baktım, sonuçlara göre daha fazlanız aptala oy vermeye karar vermişsiniz!
The guy you once called more useless than a bag of dicks without a handle?
Yarak dolu sapsız poşet bile daha çok işe yarar dediğin adamla?
... was a matter more of principal products.
... daha çok ana ürünlerle ilgili bir sorundu.
I'm trying to get my life back on track. I just think maybe it's better, for both of us, if we keep things a little more professional.
Hayatımı yola sokmaya çalışıyorum ve bence ilişkimizi profesyonel boyutta tutarsak ikimiz için de daha iyi olur.
I had this system for recovery, and it helped a lot of them, but even more slipped through the cracks.
Bu sistemi kurdum. Bazılarına yardım ettik ama... Çoğunu da ihmal ettik.
and creates what some of our more homely employees have dubbed a hostile sexy-ocracy. Whoa!
"Cinselliğe göre düşmanca yönetim." adını taktığı bir şey oluşturuyor.
And if your Coast Guard would be a little more helpful, we probably could have dragged it out of there by now.
Sahil Koruma'nız biraz daha yardımsever olsaydı şimdiye kadar onu oradan çıkarmış olurduk.
Our intention is simply to transition you into a more appropriate role within the company, one with less oversight of day-to-day operations.
Niyetimiz seni şirkette daha uygun bir pozisyona koymak. Günlük işleyişin üzerinde daha az denetimin olduğu bir pozisyona.
I was upset because a bunch of immigrants were changing my class, and I believe your response was that I needed to go and learn their language, be more open-minded.
Birkaç göçmen sınıfımı değiştirdiği için üzgündüm, ve doğru hatırlıyorsam senin cevabın "gidip onların dilini öğrenmem, daha açık görüşlü olmamdı".
Somebody who could rise to political power through nothing more than pushing people's buttons and getting them all riled up, become the leader of... a Scandinavian country, perhaps, get them to listen to you when, actually
İnsanların damarına basarak ve onları fena halde kızdırarak siyasi güce ulaşacak birisi bir ülkenin lideri olsa... bir İskandinavya ülkesinin belki, onların seni dinlemesini sağlasan,
Our co-winners combined studies in breast and gynecological cancer to propose a revolution in the treatment of women's health, an issue that has personal resonance for so many of us here at Hope Zion, and none more than Dana Kinney.
İki kazananımız, göğüs ve jinekolojik kanser çalışmalarını birleştirdiler. Kadın sağlığı tedavisinde devrim yaratacak bir çalışma sundular. Bunlar Hope Zion'da pek çoğumuzun kişisel olarak deneyimlediği sorunlar.
Unless Napoleon had a more famous defeat I'm not aware of.
Tabi Napolyon daha ünlü bir yenilgi aldı ki farkında değilim.
The moonlight will reflect off of it, and bad guys will think there are a lot more soldiers than just you four.
Ay ışığı üstlerinden yansır ve kötü adamlar sizi dört kişiden çok daha fazla sanırlar.
There's a bunch more in that cooler, a couple of others...
Soğutucunun içinde biraz daha var, bir kaç tane daha...
It's more like "silence of the lambs" Than "mary had a little lamb."
Dandini dandiniden çok Kuzuların Sessizliği gibiler.
It had a bit more to do with the future of the species.
Bu türlerin geleceğiyle yapılacak çok şey vardı.
Otherwise, we will be more than happy to drop you off at the side of the road, and you can hitch a ride back to whatever rock you've been living under.
Yoksa seni seve seve yolun kenarında bırakırız sen de otostop çekip hangi taşın altında yaşıyorsan oraya dönersin.
What do you say I get us a few more... shots of tequila?
Biraz daha ne dersin... tekilaya?
- Yeah, they're taking government money out of the system, and they're using it to create a better, more responsive, more creative education for you, right?
- Evet, devletin parasını sistemden alıyorlar ve senin için daha iyi, daha uyumlu daha yaratıcı bir eğitim için kullanıyorlar değil mi?
Is life no more than a random collection of events that just happen to us?
Hayat bize olan olaylardan rastgele bir koleksiyondan daha fazlası değil mi?
But Atlantic City turns out to be not much more than a shank of shite, so, you know.
Ama Atlantik çok boktan bir şehirmiş meğerse.
We're gonna give Jim and Joe Friday just a few more minutes of diplomacy, and then we're going in one last time.
Jim ve Joe Friday'e biraz daha diplomasi hakkı vereceğiz ve sonra son bir kez daha saldıracağız.
You should be a little more grateful since I'm the one who broke you out of your hamster wheel.
Seni hamster kafesinden kaçırdığım için biraz minnettar olabilirsin.
It's a lot less like Christmas out there and more like Dawn of the Dead.
Dışarısı Noel'den çok Ölülerin Şafağı'na benziyor.
For the record, I seriously thought the two of us would be having a lot more fun during Armageddon.
Mahşer sırasında ikimizin daha çok eğlenebileceğini sanıyordum.
I like to think of him more as a reluctant recruit.
Onu daha çok isteksiz acemi bir er olarak düşünmeyi istiyorum.
more often than not 48
more often 24
more of the same 19
of all people 402
of all 19
of all days 33
of all things 75
of all places 76
of all the 23
of a 67
more often 24
more of the same 19
of all people 402
of all 19
of all days 33
of all things 75
of all places 76
of all the 23
of a 67
of any kind 17
of a kind 17
of a sort 26
of anything 22
adios 283
all right 154529
angela 1455
alla 16
angel 1665
actually 30667
of a kind 17
of a sort 26
of anything 22
adios 283
all right 154529
angela 1455
alla 16
angel 1665
actually 30667
are you okay 10556
andale 45
anyway 21649
agua 21
adele 237
allo 105
andre 702
agnes 524
apparently 5721
america 556
andale 45
anyway 21649
agua 21
adele 237
allo 105
andre 702
agnes 524
apparently 5721
america 556