More of the same traduction Turc
397 traduction parallèle
- More of the same for the king
- Krala aynından getirin.
By more of the same, until you get caught?
Biriyle yakalanıncaya kadarmı?
It could be more of the same.
Daha fazlasını verebilirim.
You want more of the same?
Aynı muameleyi görmek ister misin?
It gets you more of the same.
Sen de bizimle birliktesin.
They just get to be 18. Then they're thrown out to make room for more of the same kind.
18 yaşına gelince onlar gibi başkaları gelebilsin diye salıveriliyorlar.
For more of the same, I recommend you tune in next week at this time.
Benzerleri için, haftaya da buraya takılmanızı öneririm.
Nothing a little more of the same wouldn't cure.
Hak ettiği cezayı buldu, o kadar.
Next time we shall return with more of the same.
Bir sonraki sefere benzeri bir öyküyle geri döneceğiz.
If you've enjoyed our story or any of this trivia, perhaps you'll be interested in tuning in next week, when we shall have more of the same.
Hikayemiz ve diğer ıvır zıvırlar hoşunuza gittiyse,... benzer hikayelerimizi,... önümüzdeki haftalarda izleyebilirsiniz.
If I see you around here again, you'll get more of the same.
Seni bir daha buralarda görürsem ağzını burnunu dağıtırım.
You come back, you get more of the same!
Sen, geri gel aynısını tekrar alırsın!
If this Ambuli buying is more of the same, I will order charges brought against you.
Ambuli hissesi alışlarınız aynı devam ederse size karşı suçlama emri vereceğim.
Now, you show yourself around here again, boy you're gonna get more of the same.
Şimdi, tekrar buralarda dolanmaya devam edersen bundan daha fazlasını yaparım.
More of the same, captain.
Hemen hemen aynı kaptan.
And if you don't shut up, you'll get more of the same!
Ve çeneni kapatmazsan, daha çok su yersin kafana!
Yes, more of the same.
Evet, aynısı burada da var.
It's going to be more of the same.
Devamlı olacak.
The barometer is steady, and it looks like more of the same for your Memorial Day weekend.
.. hava tahminleri gösteriyorki bu durum.. .. hafta sonundaki kutlamalara kadar sürecek..
And with the way things are looking, it's going to be more of the same as First Section continues to put its mark on the entire mountain.
Gidişata bakılırsa her zamanki gibi Birinci Şube bütün dağa izini bırakmaya devam ediyor.
How can I believe Orta will be satisfied with more of the same?
Orta'nın, gene aynı şeylere razı olacağına nasıl inanayım?
Even more significant, this basic recipe was essentially the same as that of the volcanic rocks in the Ring of Fire.
Daha da önemlisi, bu basit içerik temel olarak Ateşten Halka'daki volkanik kayalarınkiyle aynıydı.
The man who want to get more out of life than he puts into it the hoodlum he's the same today as he was then.
Hayatın kendisine sunduğundan daha fazlasını isteyen adamlar gangsterler şimdi nasıllarsa o zamanda öyleydiler.
I like to imagine how much more amusing... this scene would be... if the Monegasque soldiers... strictly in rhythm... having marched a few steps forward... suddenly took exactly the same number of steps backwards.
Eğer Monakolu askerler ritimlerini bozmadan bir kaç adım ileri gittikten sonra aniden bir o kadar daha geri gidiyor olsalardı bu görüntünün daha ne kadar eğlenceli olabileceğini hayal etmeye bayılıyorum.
- More of the same.
- Bir daha.
As a matter of fact, Maude, I'm becoming very attracted to this young woman... - more so than anyone I've known the same length of time. - Aha.
İşin doğrusu, bu kadar kıra süreli tanıdığım kadınlar içinde en çok ondan etkilendim.
- More of the same.
- Aynısından.
The gallery drawer pulled more photos of the same photographer.
Galerici aynı fotoğrafçıya ait daha fazla fotoğraf çıkardı.
A more optimistic view of the same planet
Aynı gezegenin daha iyimser bir görüşüydü.
Well, the same way it would please little guys that don't weigh more than a pair of wet socks that used to throw punches at Jack Dempsey, just in the hopes that the champ would clobber them one
Jack Dempsey'ye yumruk atan bir çift ıslak çoraptan fazla kilosu olmayan çocukları memnun edeceği tazda. Çünkü Şampiyonun onlardan birine vuracağını ve onların da bunu mahkemeye taşıyacaklarını umut ederler.
A mass escape of the very same people who arrived on the Star of David... is worth more than a million speeches.
Dün Davut'un Yıldızı'yla gelenler topluca kaçacak. Bir milyon vaazdan daha değerli.
The same dissension, the same belligerence, the same feuding, until you are 10,000 times more abominable in the eyes of God than the most hateful, venomous, violent, vicious...
Aynı ihtilaflar, aynı münakaşa, aynı düşmanlık, ta ki siz tanrı'nın gözünde en iğrenç, en ahlaksız en düşmanca, en günahkar, olana kadar...
This other piece here, of the same general line, but more abstract representing freedom or a barrier, depending how you look at it.
Buradaki diğer parça, genel anlama bağlı olarak, ama daha soyut bir tarzda... özgürlüğü ya da bir engeli simgeliyor, elbette nasıl baktığınıza bağlı olarak.
And I... I am now even more convinced that this is not only an intelligent creature, but the same which decimated the crew of the USS Farragut 11 years ago in another part of the galaxy.
Şimdi bunun zekası olan bir yaratık olduğuna daha çok inandım, fakat 11 yıl önce Farragut'un mürettebatını yok eden aynı şey galaksinin diğer bir tarafındaydı.
Her metabolism caused her to age more rapidly than the rest of us, but the same thing's gonna happen to us unless...
Hepimizden daha hızlı yaşlandı ama aynı şey bizim de başımıza gelecek eğer...
And when he rebels again... more or less in the name of... those same ideals which England's taught him... England decides to eliminate him.
Ve aşağı yukarı İngiltere'nin ona öğrettiği fikirler adına tekrar isyan ettiği zaman İngiltere onu yok etmeye karar verdi.
A suckling pig of the same weight would cost more. Listen, Vernacchio.
Yavru bir domuz onunla aynı ağırlığa sahip olmasına rağmen bana daha pahalıya mâl oldu!
I'm the kind of man who, when confronted with the fact... that I've been married to the same woman for 30 years... who has given me two wonderful children... it becomes progressively more difficult for me to know that...
Ben, gerçeklerle yüzleşebilen bir adamım. Bu gerçekler aynı kadınla 30 yıldır evli olmam bu kadının bana iki tane harika evlat vermesi ona verdiğim mutsuzluktan daha da fazlasını vereceğim gerçeğini bilmek bunu söylemeyi daha da zor hale getirecek.
We will never be the same, for this moment more than any moment in our history, has made all of the people in the world realize that we are part of the planet, that is part of the system, that is part of the Universe.
Artık asla eskisi gibi olmayacağız bu an tarihimizdeki tüm anlardan çok daha fazla dünyadaki bütün insanların şunu anlamasına neden olmuştur sistemin bir parçası olan Evrenin bir parçası olan bu gezegenin bir parçasıyız.
On the other hand, when they're moving in a more leisured way, at about 25km an hour, the style proves to be a very economic one, demanding considerably less energy than an antelope moving four-footedly at the same sort of speed.
Öte yandan, saatte 25 kilometre gibi rahat bir tempoda hareket ettiklerinde tarzları çok ekonomik olur ve aynı hızda dört ayak üstünde giden bir antiloptan çok daha az enerjiye ihtiyaç duyarlar.
It is applicable with the same success, first of all in Egyptian monuments of the Roman epoch and, which is more interesting to the inscriptions on all temples, palaces and tombs of the Pharaonic epoch. "
Bu durum öncelikle,... Roma devrinin Mısır heykellerine ve daha ilginci, Firavunların devrinden kalan tüm tapınaklara, saraylara ve lahitlere aynı başarıyla uygulanabilir. "
How in an abstract way, the same thing applies to the reproductive organs of the more complex life-forms.
Pekala, özetleyecek olursak, aynı şey daha karmaşık canlı türlerinin üreme organları için de geçerli.
For two years in a row this day of mourning has had a pall cast over it by the death of a panda, more irreparable — according to the newspapers — than the death of the prime minister that took place at the same time.
Bir pandanin ölümü ; bu agit günü üstüne, art arda iki yil, bir kara örtü firlatmisti, biçare birakan... hem de ne biçare... – gazetelere göre - o siralar ölen basbakanin ölümünden de fazla...
I just feel you that should be developing your talent more, not restricting yourself to the same type of subject all the time.
Yeteneğini daha fazla geliştirmen gerektiğini düşünüyorum. Aynı konuda kendini sınırlama.
Then it would appear that those same armed forces of France, who are unable to vanquish the Germans on the field of battle, feel that an innocent, a woman, is a more appropriate opponent?
Şimdi görünüyor ki, savaş alanında Almanları yenebilecek aynı Fransa silahlı kuvvetleri masum bir kadını kendine daha fazla rakip olarak mı görüyor?
Just a couple more Minutes of your time, About the same duration As the rest of your life.
Birkaç dakika daha istiyoruz, ömrünün kalan son birkaç dakikası gibi yani.
He wants to fight same as the rest of us more even.
Hepimiz kadar, savaşmak istiyor, hatta daha fazla.
They are at the same time the tools and the means... of achieving something higher and more vast... that they are not aware of, but perceive unconsciously. "
Onlar ayni zamanda aletler bulmus ve daha yuksek kalitede... daha genis dusunerek yeni seyler basarmislardir... her ne kadar farkinda olmasalar da, bilincsizce anlamislardir bunu. "
Now this is a more elaborate version of the same thing, because this is a real cube - as you can see, made of metal - and it's rotating.
Şimdi aynı şeyin daha karmaşık bir yorumu çünkü bu gerçek bir küp. Gördüğünüz üzere, metalden yapılma ve dönüyor.
I call it "self-feeding" because there is a sense in which improvements in the original radars directly necessitate later improvements in the same radar, even though it's going via the loop of making the radars on the other side get better, so the more you have, the more you need, the more you get.
Buna "kendini besleme" diyorum çünkü aynı radardaki daha sonraki gelişmeleri doğrudan gerekli kılan özgün radarlardaki gelişimin bir anlamı var karşı taraftaki radarları daha iyi hâle getiren döngüyle birlikte ilerlemesine rağmen böylece daha fazlasına sahip oldukça daha fazlasına ihtiyaç duyar, daha fazlasını alırsınız.
It of Bexhill, he also there had been and more or less in the same height.
Bexhill cinayeti? Eh, aşağı yukarı aynı saatlerde oradaydı.
more often than not 48
more often 24
more of a 18
the same goes for you 21
the same to you 32
the same as you 50
the same thing happened to me 16
the same one 32
the same 389
the same way 23
more often 24
more of a 18
the same goes for you 21
the same to you 32
the same as you 50
the same thing happened to me 16
the same one 32
the same 389
the same way 23
the same thing 67
the same day 16
the same night 17
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
more tea 49
more than you 43
more than ever 118
the same day 16
the same night 17
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
more tea 49
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more time 37
more than anything else 28
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more time 37