English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / Most of all

Most of all traduction Turc

4,552 traduction parallèle
The least of my needs. What I need most of all, Cardinal, is an army that can cut through Italy.
Aslında en çok ihtiyacım olan şey, Kardinal...
I'm well prepared for cold baths, warm drinks and, most of all, the food.
Soğuk banyolara, sıcak içeceklere ve en önemlisi yemeklere hazırlıklıyım.
I think I'll miss you most of all.
- Sanırım en çok onu özleyeceğim.
But most of all, I wanna thank my husband, Kenny, who has always been so supportive of me no matter what.
Ama her şeyden çok kocam Kenny'e teşekkür etmek istiyorum. Ne olursa olsun beni her zaman destekleyen biri oldu.
Most of all, be grateful for the air I'm allowing you to breathe.
En önemlisi ise, içine çekmene izin verdiğim hava için minnettar ol.
Yes, it could have been more subtle, but everyone sees it as a Mitzvah, me most of all.
Evet, daha yumuşak olabilirdi ama herkes bunu bir sevap olarak görüyor. En çok da ben.
Last I heard, the person he wanted dead most of all was you.
Son duyduğuma göre, onun en çok öldürmek istediği kişi sendin.
But most of all, the biggest new requirement, really the only requirement, is that I have to hate Democrats.
Ama hepsinden önemlisi yeni büyük gereklilik aslında tek gereklilik Demokratlardan nefret ediyor olmam.
AND, JONAH, THANK YOU MOST OF ALL! I...
Ne olacağını hiç bilmiyordum.
We've been very secretive about who we are, what makes us strong, what makes us weak, and the thing that we vampires are most afraid of y'all knowing about us is that we fear you, too.
Kimliğimiz hakkında gizemli olduk. Bizi güçlendiren şeyi, bizi zayıf kılan şeyi gizledik. Biz vampirlerin en çok korktuğu şey bizim de sizden korktuğumuzu öğrenmeniz.
All your meetings and petitions may stem from the most honourable of motives, Mother, but until this battle with Doherty is won, they have to stop.
Tüm yaptığın toplantılar, verdiğin dilekçeler çok onurlu sebeplerden dolayı olabilir anne ancak Doherty'ye karşı zafer kazanana kadar beklemelisin.
Ma'am, of all the places that I have liaised, I have enjoyed liaising here the most.
Efendim, irtibat olduğum yerler içinde en fazla burada zevk aldım.
Yes, but he's cut ties with most, if not all, of his old friends, as though they're expendable.
Evet ama hepsi olmasa bile çoğu eski arkadaşıyla bağlarını kopardı. Harcanabilirlermiş gibi.
Most importantly, we're gonna need to print hard copies of all computerized patient charts in case of a power loss.
En önemlisi, bir elektrik kesintisi ihtimaline karşı bilgisayardaki tüm hasta dosyalarının çıktılarını almamız gerek.
Also I programmed most of the sensors to detect only large objects. I don't want the local wildlife having us chase ghosts all night.
Hepsi de özellikle büyük nesnelere duyarlı halde, böylelikle küçük hayvanlar tarafından meşgul edilmeyeceğiz.
The creature is incorrigible, and void of all but the most rudimentary intelligence.
Canavar ıslah olmaz ve söylenenleri anlamayan ilkel bir zekâya sahip.
And I told my dad and I told all of my... well, most of my friends.
Anneme, babama da söyledim ve diğer çoğu arkadaşıma da.
And there's this one guy, he's so in shock, he's laughing maniacally, and the flames are closing in, and everyone's, like, sobbing and holding each other, but it's the laughter that's the most disturbing thing of all.
Bir de bir herif var, o kadar şoka girmiş ki manyakça gülüyor ve alevler yaklaşıyor ve millet ağlayıp, birbirinin elini tutuyor ama asıl rahatsız edici olan şey kahkahalar.
All right, well, send us a list of the 3 women she called the most this month.
Pekâlâ, bu ay en sık aradığı üç kadının listesini yolla.
Looks like Iron Man has the most sense out of all of you.
Görünüşe göre Demir Adam hepinizden çok daha duyarlı.
But my son actually said that of all the swimming athletes,... he most respected is me.
Ama oğlumun dediğine göre gelmiş geçmiş yüzücüler arasında en çok hayran olduğu benmişim.
Which brings us to the heart of the study and the most radical discovery of all- - when it comes to sex, women have capabilities vastly superior to men.
Bu da bizi çalışmanın özüne ve en radikal keşfimize getiriyor. Seks konusunda kadınlar erkeklerden kat kat üstün bir kapasiteye sahip.
Behold, the most hideous creature of all.
İşte, karşınızda gelmiş geçmiş en iğrenç yaratık...
Lisa, the most horrible truth of all is, the plant where I work poisons our water and our air.
Lisa, gelmiş geçmiş en kötü gerçek, çalıştığım santral havamızı ve suyumuzu zehirliyor.
Every agency you're going to meet with feels qualified to advertise the Hershey bar because the product itself is one of the most successful billboards of all time.
Toplantı yapacağınız her ajans Hershey'i tanıtmak için kendini yeterli hisseder. ... çünkü ürünün kendisi tüm zamanların en başarılı reklam panolarından biridir.
The most noble of all professions.
En asil meslek ya.
AnnaBeth and I spent all summer making this list of Alabama's most eligible bachelors for you.
AnnaBeth ve ben bütün yazı, senin için Alabama'nın en uygun bekarlarının listesini yapmakla geçirdik. Elveda, Horace Vanderlinden.
[Emde] The real tough part about Daytona, which would put most of the people out of the race, was either coming down the straightaway and going into the north turn, you started getting into the loose, chopped-up sand, and then also transitioning from the sand onto pavement, you know, you got the little sandy stretch there, where you've got pavement with sand all over it and there's a lot of guys spinning out, coming through that,
Daytona'nın en zor tarafı, bir çok yarışçıyı yarış dışında bırakabilmesiydi, kuzey dönüşüne doğru düm düz gelir ve, ve kumda hakimiyetinizi kaybetmeye başlardınız, sonra da saplanırdınız ve sonra kumdan asfalta geçerken, bilirsiniz, asfalta geçtiğinizde biraz kum yapışmış olurdu
And I cannot tell you the wonderful feeling of being on that machine, after four years overseas in some of the most hateful, angry places this world has to offer, you know, and all of the sudden
Size bu makinenin üzerinde olmanın nasıl bir duygu olduğunu anlatamam, Belki de dünyanın en iğrenç ve kızgın yerleri olan denizaşırı ülkelerde 4 yılın ardından hayat size aniden, bilirsiniz, yeni bir şeyler sunuyor.
That was the most hair-brained of all.
Bu fikirlerinin en berbat olanıydı.
- Come on... In most of the developing world, phones and plans are extremely expensive relative to income, and almost all are prepaid.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda telefonlar ve tarifeler kazançlardan dolayı çok pahalı ve hepsi de ön ödemeli.
.. and the most ingenious of all are the spiders.
Diğer böcekleri avlayan böcekler ve de bütün örümcekler içindeki en dehası.
In fact, there's food for most of them everywhere, because over half of all bugs eat plants.
Aslında, birçoğu için her yerde yiyecek mevcut. Çünkü böceklerin yarısından fazlası bitkileri yiyor.
It's one of the fastest and most agile of all spiders.
Bütün örümceklerin en hızlı ve çevik olan türlerinden biri.
Here there are predators that set perhaps the most perfect of all ambushes.
Muhtemelen burada, tüm pusuların en mükemmelini hazırlayan avcı hayvanlar vardır.
Oh, there have been incidents, sure, yeah, a few minor indiscretions, but, you know, I-I'm simply a person of interest in most of those cases, all right?
- Bazı olaylar vardı. Bazı küçük düşüncesizliklerimiz vardı evet ama o davaların çoğunda ben şüpheli şahısım.
Of all of us, you're in the most danger.
İçimizden en tehlikede olan sensin.
Of all the great apes, these are the ones to which we're most closely related.
Tüm büyük kuyruksuz maymunlar arasında şempanzeler bize en yakın olanlar.
All right, Ernesto, you wrote in your anger workbook that one of the things that upsets you the most is when someone won't accept your apology.
Ernesto öfke not defterine seni en çok üzen şeylerden biri olarak birilerinin özrünü kabul etmemesi yazmışsın.
The most pressing matter for all of us is operative Annie Walker.
Bizim için en acil konu ajan Annie Walker.
He'll be the most powerful man in all of Fort Smith.
- Fort Smith'teki en güçlü adam olacak.
I mean, I totally led Klaus into a trap that was like the most epic failure of all time.
Klaus'u bir tuzağa sürükledim. Yaptığım şey tüm zamanların en büyük hatasıydı.
I'm the pregnant werewolf, and you must be the all-powerful super witch Davina, and let's not forget Josh, newbie vampire way out of his element, voted most likely to die next.
Ben hamile kurt kızım. Sen de o kudretli muhteşem cadı Davina olmalısın. Josh'ı da unutmayalım.
Of course, you are all most welcome here. But when you're going?
Sizi seve seve hoş karşılarız, ama ne zaman gidiyorsunuz?
Italy's most powerful and influential family of all time. They produced, like, four popes.
İtalya'nın tüm zamanların en güçlü ve nüfuzlu ailesi.
Baldur, the son of Odin, was the most beloved by the other gods, so much that they wanted to protect him from all of the dangers in the world.
Diğer tanrılar Odin'in oğlu Baldur'u çok seviyorlarmış. O kadar çok seviyorlarmış ki onu dünyadaki tüm tehlikelerden korumak istemişler.
The most pressing matter for all of us is operative Annie Walker.
Öncelikli konumuz Ajan Annie Walker
Then I would go get him and point them out so he would have to get down on all fours with his swiffer and I would have the most perfect view of his- -
Sonra gidip ona gösterirdim o da elinde temizlik fırçasıyla domalıp temizlerdi onları ve bende harika bir manzaraya sahip olup...
Remember, I have known you for over several centuries, and you're probably the most gifted one of us all.
Unutma, seni birkaç yüzyıldır tanıyorum ve muhtemelen aramızdaki en yetenekli sensin.
You always said I was the most powerful one of us all.
Benim hep en güçlümüz olduğumu söylersiniz.
Remember, I've known you for over several centuries, and you're probably the most gifted one of us all.
Unutma, seni birkaç yüzyıldır tanıyorum ve muhtemelen aramızdaki en yetenekli sensin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]