Moved on traduction Turc
2,785 traduction parallèle
By morning, the Skitters moved on, but... Diego and the rest never made the rendezvous.
Sabah olunca, Sıçrayanlar gitti ama Diego ve diğerleri buluşma yerine gelmediler.
Nothing moved on or off Honolulu without August March taking a piece of the action.
August March payını almadan Honolulu'ya hiçbir şey girip çıkamazdı.
Wait, two days ago you were assuring me that Maggie was ancient history, you had moved on.
Bekle, iki gün önce Maggie'nin geçmişte kaldığını varsayıyordun. Hayatına devam etmiştin.
Two-Face has already moved on.
İki Yüzlü gitti bile.
If I'd run across him like this in the war, I'd have moved on to the next man.
Ona harpte denk gelseydim tedavi etmeye bile yeltenmezdim.
I'm pretty sure she's moved on.
Yoluna devam ettiğine eminim.
Then we both moved on.
Sonra ikimiz de yolumuza devam ettik.
My mom moved on.
Annem bu işi geride bıraktı.
Because he's the one that moved on, right?
Çünkü hayatına devam eden oydu, değil mi?
We fought terribly about it, but after a while, we just moved on.
O konuda çok fena kavga ettik ama bir süre sonra yolumuza devam ettik.
Mm. You moved on.
Sen devam ettin.
Yeah, but then in the meantime, he's moved on.
Evet, ama bu arada o da yoluna devam ediyordu.
Or have you moved on to someone new?
Yoksa yeni birini mi buldun?
He could've moved on.
Hayatına kaldığı yerden devam edebilirdi.
Oh, I moved on with my life long ago.
Ohoo! ben uzun zaman once hayatimdan onu sildim.
And then he moved on to a victim with a low-risk lifestyle.
Sonrasında, düşük riskli yaşayan bir kurbana geçiyordu.
♪ till I moved one step ♪ ♪ on to glory ♪
# Ta ki mutluluğu bulana kadar #
♪ I have moved one step ♪ ♪ on to glory ♪
# Mutluluğu buldum #
No, no, I think it's moved on.
Hayır, sanırım o kısım bitti.
Honestly, I'd moved on, but it seems she never did.
Açıkçası ben unuttum ama sanırım o hiç unutamadı.
Look, I did what we promised we'd do. I moved on.
Ben söz verdiğimiz şeyi yaptım.
It would mean that when you moved on you will have had a respectable job with a respectable reference.
Hayatına devam ederken saygın bir işin ve saygın bir referansın olur.
I've moved on.
Önüme baktım.
No, no, you don't have to explain why you gave an ultimatum, and when I couldn't answer for five seconds, you immediately moved on to someone else.
Hayır, hayır. Bana neden ültimatom verip beş saniyede cevabını alamadığın için, hemen başkasının peşine düştüğünü açıklamana hiç gerek yok.
Figured you'd have moved on by now.
Şimdiye kadar gidersin diye düşünüyordum.
Everyone's moved on.
Herkes bunu geride bıraktı.
It's time you moved on.
Yaylanma vaktin geldi.
He moved on, and each time got further away from where he started.
Yoluna devam etti ve her seferinde başladığı yerden daha da uzağa gitti.
And if you haven't moved on, then how could I not be your rebound?
Ve eğer hayatına devam etmemişsen, nasıl senin ribaundun olabilirim ki?
It's not gonna matter to Darcy... she's moved on.
O zaman neden buradayız? Bunun Darcy için bir önemi olmayacak. O hayatına devam etti.
You had moved on.
Taşındın.
Well, it looks like we've all sort of moved on, which just leaves one question :
Herkes hayatına devam etmiş gibi görünüyor. Bir soru kaldı sadece.
You can't be upset that we've moved on.
Hayatımıza devam ettik diye bize bozulamazsın.
It means that he has moved on.
Bu onun atlattığını gösterir.
Get drunk on it with me... " Even though this wild youth of yours is strange to me, at that moment, the noise and the chaos moved me.
Bu vahşi gençliğin bana yabancı olsa da tam o anda gürültü ve kaos beni etkiledi.
She's gonna go on the air and say she thought it was a seven when it's really a four that then moved up to a five and she's really sorry, but also now it's really a seven?
Seviye dörtken yedi anladığını söyleyip özür dileyecek ama şimdi zaten yedi mi olmuş?
Two months later on May 2, she moved to this address
İki ay sonra 2 Mayıs'ta bu adrese taşınmış.
After uncoupling the high-value package carriage from the rest of the train, it moved a mile further down the line to Bridego Bridge, where the assault on the carriage took place.
Çok kıymetli eşyaların olduğunu vagonu trenin geri kalan kısmından ayırdıktan sonra 1,5 km. ötedeki Bridego Köprüsüne kadar götürüp çaldıkları paketleri taşıdılar.
Now, the reason that this matters is that this ball represents winds on Earth and when the wind blows in the northern hemisphere, the wind is also moved to the right.
Bu deneyin amacı topun, yeryüzündeki rüzgarları temsil ettiğini ve kuzey yarımkürede eserlerken aynı zamanda sağa doğru hareket ettiklerini anlatmaktır.
I was planning on telling you that Jake moved in.
Jake'in bana taşındığını sana söylemeyi planlıyordum.
- You only liked having Philip around because you thought he was into you, and once you found out that he wasn't, you moved on to Randy.
Öyle olmadığını anlayınca da Randy'yle çalışmaya başladın.
Most athletes- - they get hurt, they sit on the sidelines and watch, but you moved away.
Birçok sporcu sakatlandığında kenara alınır ve izlerler ama devam ederler.
The doubles were bought by you when you moved into your own place on Long Island.
İkinciler sen Long Island'daki evinden buraya taşınınca senin tarafından getirilmiş. - Nasıl bile...
From the accounts that we have of Leonardo's lion, we know that it moved across the floor on its own power.
kayıtlardan Leonardo'nun aslan'ının kendi gücüyle hareket ettiğini anlıyoruz.
His awareness of the futility of it, as well as the direct sight of these people dying on their feet... .. moved him enormously.
Boşuna gideceği korkusuyla ayakları üzerinde ölen insanları direkt olarak görmesi onu çok etkiledi.
Stampingston : Gentlemen, Dethklok has moved back to earth and is on the verge of releasing a new record.
Beyler, Dethklok dünyaya geri döndü ve yeni bir albüm çıkarmak üzereler.
It was dark, Skitters on our heels, something moved.
Hava karanlıktı, Sıçrayanlar tetikteydi, birşey kıpırdadı.
She got up and moved five chairs down and didn't talk to me again for five years until junior year when I fucked her on the strip of lawn between the liquor store and the dog salon.
Kalkıp beş sıra uzağıma oturdu ve 11.sınıfa dek benimle konuşmadı. İçki dükkânıyla evcil hayvan dükkânının arasındaki çimlerin arasına yatırıp sikerken konuşuyordu.
[Reading] I moved back and everybody started feeling on her.
Ben geri çekildim ve herkes kadını ellemeye başladı.
Well, I just moved back to town, and I remembered that this place literally has the best wings on the planet.
Yeniden şehre taşındım ve buranın en lezzetli kanat yapan yer olduğunu hatırladım.
Her last post on Serena was in the spring, the day she moved out.
Serena'yla ilgili son mesajı ilkbahardan, taşındığı gün.
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
ondrej 26
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
ondrej 26
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230