English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / My mate

My mate traduction Turc

1,294 traduction parallèle
He stole my mate's train ticket.
O arkadaşımın biletini çaldı.
I know you might not believe me but my mate just gave a poor family his ticket, from the Third World.
Bana inanmayabilirsiniz ama arkadaşım biletini fakir bir kıza verdi.
You planted it on Frankie and he's my mate.
Sen Frankie'yle aramı açmaya çalıştın, o benim dostum.
My mate Sonny, a right skaghead in London, right, absolute fucking heroin addict.
Benim kanka var, Sonny. Bağımlının tekidir. Tam bir kokain manyağı.
Round my mate's time-share.
- Arkadaşın devre mülkünde.
now that you are my wife... my mate in joy and sorrow... for all my days to come... and nights... understand?
Şimdi sen benim karımsın iyi ve kötü günde.. ... bütün gündüzlerimde ve gecemde... anladın mı?
If this tableau I recreate, perhaps I can re-snare my mate.
Mademki bu yolda ilerleyeceğim öyleyse sevdiğimi tuzağa düşürebilirim.
My mate Stan will put us up.
- Arkadaşım Stan bizi konuk eder.
As my mate Shireen says, "Don't argue with the designated driver."
Arkadaşım Shireen, sarhoşları evlerine bırakanla tartışma der.
No, my... my mate's waiting upstairs, I can't have major surgery.
Hayır. Arkadaşım üst katta bekliyor. Böyle büyük bir ameliyat yaptıramam.
I used to go round the shops with my mate Shereen.
Arkadaşım Shareen'la dükkanları gezerdik.
I just helped my mate to drive it down.
Sadece ordan gitmem gerekiyordu
You won't believe I just came out here for my mate's wedding, do ya?
Arkadaşımın düğünü için İngiltere'den kalktım geldim.
No, I'm gonna go stay with my mate Alice, in her cottage.
Hayır, arkadaşım Alice ile kalacağım, onların kulübesinde.
You're all right, mate, I've got you. My tights.
- Tamam dostum seni çıkaracağım.
My goodness, you've made this place look spiffing, mate.
Aman Tanrı'm, burayı müthiş yapmışsın dostum. Aferin sana.
He opened fire on my team-mate.
O benim kanat adamıma ateş açtı!
Now, I should probably explain that ever since I was a kid, I was obsessed with finding my soul mate.
Galiba şimdi, çocukluğumdan beri ruh eşimi bulma konusunda... takıntılı olduğumu açıklamayım.
It seemed to me that I had finally found the soul mate that I had been searching for all my life.
Sonunda, tüm hayatım boyunca aradığım ruh eşimi bulduğumu düşünüyordum.
And that's when my original best mate
- İşte o an en iyi oda arkadaşı hayatıma geri döndü.
No, no, no, I mean my hands. Mate, what do you take me for?
Benimle dalga mı geçiyorsun?
There's something I wanna tell my best mate
En iyi arkadaşıma bir şey söylemem lazım.
- Well mate, it was my christening.
- Dostum, bu benim vaftizimdi.
- You brought it up. - You wanna go there you fucking go there. Leave my fucking demons to myself, mate.
- Oraya gitmek istiyorsan git ama beni rahat bırak dostum.
If you can't hack it in the sack, mate if you can't hack it in the game of love and sex you are shit, my friend.
Gol atamadıktan sonra aşk ve seks oyununda gol atamadıktan sonra mahvolmuşsun demektir.
I, Craig, take you, Christina, to be my wife, my best friend and my first mate... through sickness and health, clear skies and squalls.
Ben, Craig seni, Christina, en iyi arkadaşım ve ikinci kaptanım olarak hastalıkta ve sağlıkta, güzel havalarda ve fırtınalarda eşim olarak kabul ediyorum.
Somehow, my first mate, Jules has managed to keep their spirits high.
Nasıl çalıştıkları hakkında hiç bir fikrim yok.
Ted was my soul mate.
Ted benim ruh ikizimdi.
- It's my new room mate.
- Yeni oda arkadaşım.
No, you're just my room mate.
Hayır, sadece oda arkadaşımsın.
For all I know, that guy's my soul mate.
Bence, o adam ruh eşim.
- No, sorry, mate, it's not my call.
- Olmaz, dostum, kararları ben vermiyorum.
OK, fair enough, mate, I've said my piece, but you win.
Pekâlâ, kabul dostum. Ben diyeceğimi dedim ama kazandın.
A gift from my cell mate.
Hücre arkadasimdan bir hediye.
He's my new cell mate.
Yeni hücre arkadaşım.
- My cell mate.
- Hücre arkadaşım.
Van Gogh over there is my new cell mate.
Oradaki Van Gogh yeni hücre arkadaşım.
- You're my cell mate.
- Sen benim hücre arkadaşımsın.
My mum's a whore and she's so scared I'll tell Nathan, she's trying to be my best mate.
Annem tam bir orospu ve Nathan'a söylememden korkuyor, bu yüzden bana yakın davranmaya başladı.
I mean I have always thought of Michael as my soul mate.
Yani hep Micheal'ın ruh eşim olduğunu düşünürüm.
This could turn out to be my soul mate.
Belki de ruh ikizimi ortaya çıkartabiliriz.
He was my soul mate.
O ruh ikizim olmalı.
I need to find my missing sock mate.
Kayıp çorabımı bulmam gerek dostum.
Not my department, mate.
Benim bölümüm değil, dostum.
Sea turtles, mate, a pair of them strapped to my feet.
Deniz kaplumbağaları, dostum, iki tanesini ayaklarıma bağladım.
Laci, my old mate, put the money in here.
Laci, eski dostum, parayı buraya koy.
I'm Poot, and this is my hetero life-mate, Frank.
Ben Poot, ve bu da benim homo arkadaşım, Frank.
I left her to find my soul mate.
Onu ruh ikizimi bulmak için terkettim.
- Well, that ain't my fault, mate.
- iyide, benim suçum değil bu, dostum.
And you love me too... And what if I find my soul mate after marriage?
"Senin beni sevdiğin gibi"
- My best mate Andy flew in this morning.
- Benim sağdıcım Andy bu sabah uçakla geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]