My neighbour traduction Turc
299 traduction parallèle
I'm glad to have you as my neighbour!
Komşum olduğun için çok mutluyum!
I burned my neighbour's shed down when I was 1 2.
Benim dünyam vahşiydi.
That's John Butler, my neighbour.
O, benim komşum, John Butler.
My neighbour
Komşum.
My neighbour, the Spanish girl...
İspanyol komşum...
Miss Golightly, my neighbour, was kind enough to let me in.
Bayan Golightly, komşum da nezaket gösterip giriş kapısını açtı.
My neighbour saw us. It doesn't matter, does it? Listen...
Masaru-chan'ı kendi oğlummuş gibi büyütmek istiyorum.
- I'm talking to my neighbour.
- Komşuyla konuşuyorum.
The soldiers came and you know about my neighbour.
Önce askerler geldi falan, ve benim komşumu biliyorsun.
I never did fancy my parents, let alone respect them or honour them, and I have coveted my neighbour's wife.
Annemi, babamı hiç sevmedim, hatta hiç saygı bile göstermedim. ... ve komşumun karısına göz diktim...
From my neighbour...
Komşum yolladı.
- He's my neighbour.
- Kendisi komşumdur.
Only my neighbour, Gatsby, would be exempt from my reaction.
Bu tavrım, bir tek komşum Gatsby için geçerli değildir.
There was music from my neighbour's house through those summer nights.
Bu yaz gecelerinde, komşumun evinden müzik sesi eksik olmadı.
Daisy, I'd like you to meet my neighbour, Mr Jay Gatsby.
Daisy, seni komşum Bay Jay Gatbsy ile tanıştırayım.
Lord, I must show compassion toward my neighbour, but who is actually my neighbour?
Efendimiz, komşularıma merhamet göstermek zorundayım, ama kim gerçek komşum, nasıl bileceğim?
Then you ain't my neighbour.
O halde komşum değilsin.
Jesus! You're like my neighbour Wally.
Tanrım, sen de komşum Wally gibisin.
- I-I have not... not honoured my neighbour's ass.
- Ben hiç komşumun kıçına nail olamadım.
You've been teaching guitar to my neighbour's daughter for long?
Komşumuzun kızına ders vereli çok oldu mu?
- Did my neighbour watch the video tape? You'd like her to see you..... naked, making love to you? - No.
- Komşum teybi seyretti mi?
My neighbour's death?
Komşumun ölümü mü?
My respects to you, my neighbour.
Komşum, sana da saygılar.
It's like liquid sunshine, from my neighbour's shore from a humble village.
Sanki sıvı güneş ışığı gibi, bir komşumun gösterişiz köyünün sahillerinden.
She's my neighbour.
Komşum olur.
My neighbour, dead.
Komşum öldü!
This is my neighbour Mike.
Bu benim komşum Mike.
It's my neighbour, not yours!
Komşumun meselesi, benim meselemdir!
They were talking to my neighbour, Mrs. Canter, and her 10-year-old son.
Komşum Mrs. Canter ve 10 yaşındaki oğluyla konuşuyorlardı.
Since we're together I might as well say Would you be mine Could you be mine Won't you be my neighbour
"Böylece benim olacaksın, benim olacaksın... sevgili komşum!"
After I talked to you, my neighbour called, played my messages to me.
Seninle konuştuktan sonra komşumu aradım ve tüm mesajlarımı dinledim.
- My neighbour.
- Komşum.
My neighbour had the idea for this perfume last year.
Karşı komşum bu fikri geçen sene bulmuştu.
My next door neighbour -
Yan komşum.
I must apologize for my men, neighbour.
Adamim adina özür dilerim komºu.
Allow me to introduce my next-door neighbour.
Kapı komşumu takdim edeyim.
She was my neighbour.
Komşumdu.
Kindly ask your neighbour to get off my ass.
Komşuna kibarca benden uzak durmasını söyler misin?
Every day I take the bread out of my own mouth and it is being too hard-hearted to have no compassion upon one's neighbour.
Her gün kendi yemeğimden artırıp onlara yediriyorum. Bu hayvanlara bu kadar sert davranmak merhametsizliktir efendim. Bunu yapmayın!
"Well, I'll ask my next-door neighbour."
'Kapı komşuma sorayım,'dedim.
My wife let a neighbour take this just a couple of weeks ago.
Eşim bunu birkaç hafta önce bir komşuya çektirmiş.
My new neighbour.
O da yeni komşum.
My new neighbour's house.
Yeni komşumun evi.
Did you know my esteemed neighbour Graham Tombsthay is wooing me?
Saygıdeğer komşum Graham beyin bana kur yaptığını biliyor musunuz?
I allowed lectures in my flat and a neighbour complained of nuisance
Evimde, toplantılara izin verdim ve komşulardan biri beni şikâyet etmiş.
It's my neighbour.
Komşum.
He's just my next-door neighbour.
O sadece kapı komşum.
Well, neighbour, what do you think of my cooker?
Ee, komşu, mangalım için ne düşünüyorsun?
My new neighbour.
Yeni komşum.
Just my next-door neighbour.
Sadece yan komşum.
My friend's next-door neighbour took it.
Arkadaşımın komşusu çekti.
neighbour 65
neighbours 37
my nephew 86
my neighbor 52
my new friend 20
my neck 80
my necklace 35
my new assistant 20
neighbours 37
my nephew 86
my neighbor 52
my new friend 20
my neck 80
my necklace 35
my new assistant 20