My situation traduction Turc
1,558 traduction parallèle
I need to find out what he knows... about my situation.
Durumum hakkında neler,... bildiğini öğrenmeliyim.
I need to know what you know about my situation.
Durumum hakkında bilgi edinmem gerek.
some stuff happened to me recently, and, uh... anyway, a guy in my situation - - you start to think, you know.
Son zamanlarda bana olan seylerden her neyse benim durumundaki biri dusunmeye basliyor.
Don't you see? We're stuck. My situation is getting worse.
herkes çözüldü, bütün yakınlarım.... görmüyor musun her dakika daha kötüye gidiyorum.
my situation?
- Benim durumumda mi?
I assume you got word of my situation?
Kabul ediyorum ki, durumumdan haberin var?
I accepted my situation.
Durumumu kabul ettim.
My situation has changed.
Durum değişti.
You checked out my situation, I assume.
Tahmin ediyorum, hakkımda araştırma yaptınız.
I was perfectly clear about my situation.
Durumum konusunda çok net konuştum.
Does this affect Hartmann's or my situation?
Hartmann'ın durumunu ya da benimkini etkiler mi?
A bit difficult for a man in my situation.
Benim konumumdaki biri için biraz zor.
Given my situation, my higher intelligence is telling me to terminate.
Durumum göz önüne alındığında yükesek zekam bu durumu sonlandırmam gerektiğini söylüyo
Anne Frank understands our situation, my situation.
Anne Frank bizim durumumuzu anlıyor. Benim durumumu anlıyor.
It's my situation. And the drink.
Ben böyleyim ve tabii içki.
Okay, first of all, it's not my situation.
Pekala, bir kere bu benim durumum değil.
I know it's not much of an offer, but... you know my situation.
Pek albenisi yok teklifin ama durumumu biliyorsun.
Excuse me, Mrs. Caramino, I know my situation better
Sizden özür dilerim, bayan Caramino, ama ne yapacağımı bilmiyorum.
"with my situation and my pain."
"Şu anda azaplar içindeyim."
Here, in this hole, I can't change my situation.
Ben buradan durumumu değiştiremiyorum.
My situation is not easy.
Durumum pek iyi değil.
Me giving a toast about marriage, given my current situation.
Şu anki durumum düşünülünce evlilik şerefine kadeh kaldırmam.
I need to know when you'll be taking care of the situation with my father. This waiting is freaking me out.
Bu bekleyiş beni ürkütüyor.
We can't have a proper conversation in this situation! Britannia! My name is Zero!
Tamam, bunları daha sonra da konuşabiliriz ama şimdi anavatana dönmemiz gerek!
I'm wrestling with the biggest fucking decision of my life and he's gonna wanna talk about button holes and the parking situation, which to be fair, is a bit of a nightmare.
Hayatımın en büyük kararını vereceğim ama o gelip düğme deliklerinden park durumundan falan söz edecek, gerçi haklı.
'I've entered an interview situation and there's a hand near my cock!
Kendimi mülakat durumuna soktum ve sikimin yanında bir el var.
He's out of the situation, so my problems are solved.
Kurtulduk ondan, yani benim sorunlarım çözüldü.
No, "flying nun," which might explain my current situation.
- Flying Nun zamanı. O da şimdiki durumumu açıklıyor.
Hey, guys, show a little respect. If the situation was reversed and it was my brother who got killed,
Tam tersi olsaydı benim kardeşim öldürülseydi ben de Tommy Gavin'le aynı şeyi yapardım.
- If there's a situation that requires... showing off your upper body and boozy flirting, you're my guy.
Muhteşem vücudunu göstermen gereken bir durum olursa, en önce seni çağıracağım.
Darling, there's a situation that requires my presence elsewhere.
Tatlım, beni başka bir yere gitmeye zorlayan bir durumla karşılaştık.
Yuo wanna jump my bones now or hold on for a situation with a little more back support?
Şimdi mi kucağıma atlamak istersin yoksa.. sırtımı bir yere dayadıktan sonra mı?
About that, i know it's not exactly my place, But your situation isn't the most stable.
Yeri gelmişken, üstüme vazife olmadığını biliyorum, ama durumunuz pek de düzgün sayılmaz.
My situation?
- Durumum mu?
I thought it was my job to take care of Takada in a situation like that...
Takada'nın o durumu.... Bu yapılması gereken bir görevdi. Seni gerizekalı!
I know your situation and my heart breaks for that little boy.
Durumunu biliyorum. O küçük çocuk için çok üzülüyorum.
I'm having a situation with my cigarette account.
Sigara müşterilerimle ilgili bir sorunum var.
But I must inform my superior of the situation.
Ama durumu önce üstlerime bildirmeliyim.
Given the situation, I think my mom would understand.
Ama durumu düşünürsek annem anlayış gösterir herhalde.
I said to her, " The tragedy of your situation, my dear,
Ona dedim ki, " senin durumundaki trajedi hayatım,
If that's the situation with this version, then my next version should do the trick.
Eğer bu form işe yaramıyorsa bir de diğerini deneyelim.
my brother Schneizel said... it was an unusual situation and that you don't have to be blamed for it.
Sorun emirlere karşı gelme olayıysa, Abim Schneizel, yanlış bir zamanda meydana geldiğinden sorumluluğunu almasına gerek yok dedi.
My current situation far precedes anything from the past.
Şu andaki halimin nedeni geçmişte yaşananlardan öncesine dayanıyor.
My whole fucking situation, every bad thing that's ever happened to me, stems from that bastard.
Benim bu kahrolası halim, başıma gelen bütün kötü şeyler, hepsi bu piçin yüzündendi.
# When the situation # # is out my hands #
Durum kontrolden çıkınca
You can trust her with your children as I would trust her with my children in such a situation.
Çocuklarınız için ona güvenebilirsiniz tıpkı böyle bir durumda çocuklarım için ona güvenebileceğim gibi.
Look, this is a business situation that I'm in with my brother.
Kardeşimle yaptığımız anlaşma nedeniyle gitmem gerekiyor.
But I want to use the situation here, where I'm live in TV, and I want to explain a little about the financing of my movies and also from Little Germany, where the money comes from because, you know, there are all the rumors out
Ama madem ki televizyondayım bu durumu kullanmak istiyorum..... ve filmlerimin finansal durumu hakkında küçük bir şey.. .. ve Küçük Almanya'dan dahi paraların geldiği yer hakkında açıklama yapmak istiyorum..... çünkü bilirsiniz, filmlerimin..
My hopeless situation, my inability to change.
Umutsuz durumum ve bunu değiştirmek için yetersizliğim.
The international situation, all the dead... my speech tomorrow.
Dünyanın durumu, ölen insanlar. Yarınki konuşmam...
Oh my God, please attendance should be applied on a basis only situation.
Tanrım saçmalama yoklama sadece hukuki bir kağıt...