Name one traduction Turc
3,878 traduction parallèle
Name one government or nation that has any.
Bana şerefli bir ulus veya hükümet göstersene!
Ooh, ooh, can I name one?
Bir tanesine de ben isim koyabilir miyim?
Name one.
Bir tane söyle.
Name one person that's ever been to Delaware.
Bana Delaware'e gitmiş tek bi'insan söyle.
Name one other band that's done that.
Evet bu doğru, iki baş vokalist.
To name one, the cellphone industry would have us believe that it is safe to drive while talking on your cell as long as your hands are free.
Telefon sektörü bizi ellerimiz serbestken telefonla konuşmanın güvenli olduğuna inandırıyor.
God be praised in His name we are one in sickness and in health I'll stay filled with love I will show you His way
Tanrı'nın izniyle bir olacağız. Hastalıkta ve sağlıkta yanında olacağım... Tüm kalbimle seni seveceğim Ve sana Tanrı'nın yolunu göstereceğim.
But one name comes up more than any other.
Fakat bir isim daha çok öne çıkmıştı.
The name partner in question was the one she had an affair with while he was embezzling money from the firm.
Bir isim ortağı şirketin parasını çalarken şirketten bir kadınla ilişki yaşıyordu.
Name is Thomas Hoapili, 46 years old, ran a local wholesale fish market, widowed, one daughter- -
Adı Thomas Hoapili, 46 yaşında yerel bir balık dükkanı çalıştırıyor. Dul ve bir kızı var.
I imagine there's more than one hired killer in Beirut with my name in his pocket.
Beyrut'ta, cebinde ismimin olduğu birden fazla kiralık katil vardır.
Name one.
- Birini söyle.
Uh... Only one name matches. Paul Westin.
Sadece bir isim var, Paul Westin.
It's funny how he has the same name as one-time pro bowler Rudolph Sorrenson, which would be against league rules.
Ne tuhaf. Eski profesyonel bovlingci Rudolph Sorrenson'la ismi aynı. Bu kurallara aykırı olurdu tabii.
Hail Superman, wearing tights, Clark Kent be thy name, one nation, under Zod...
Kutsal Süpermen, sen ki tayt giyersin Clark Kent senin adın tek ulustur amacın, Zod ile savaşırken...
Hell, he's the one who coined the name the Dead Rose Slasher.
Kahretsin, Solmuş Gül Kasabı ismini o icat etmişti.
You leave even one name off that list, this deal is dead.
Eğer bir isim eksik yazarsan anlaşma iptal olur.
Each element is assigned a symbol, typically an abbreviation of its name, together with a unique one - or two-digit atomic number.
Lütfen... Her elementin bir sembolü var. Genelde elementin kısaltması ve yanında atom numarası olarak sembolize edilir.
We've had a patrol round this flat leased in Nimmo's name, the one you went to.
Nimmo'nun adına tutulmuş evin civarında devriye geziyorduk. Sen de gitmiştin hani.
♪ one by one they all just fade away ♪ I'm telling you, we should have sprung for the name brand glitter.
♪ one by one they all just fade away ♪ Size diyorum, iyi markalı sim almalıydık.
- My name is Nathan Fielder, And I graduated from one of Canada's top business schools With really good grades.
Benim adım Nathan Fielder, Kanada'nın en iyi işletme fakültelerinden birinden oldukça iyi notlarla mezun oldum.
He promised that one day a fleet of them would bear the Ramos name.
Bana bir gün o kamyonlardan birinin Ramos adını taşıyacağına söz verdi.
I mean, you got money and shed the name, but the stripper gets a broke-ass boyfriend and a one-way ticket to the bottom of the Atlantic?
Yani sende hem para hem de güvenli bir isim var ama striptizci fakir erkek arkadaşı ve Atlantik'in dibine tek gidişlik bileti mi alıyor?
No, one of the name partners.
Hayır, isim ortağı istiyorum.
You take one step out of this line, and I'm changing my name and vanishing without a trace.
Bu sıranın dışına adım at ben adımı değiştiririm ve iz bırakmadan ortadan kaybolurum.
One of them has J.R.'s name on it, and the other is... papi's land.
Birinin üstünde J.R'ın ismi var, ve diğeri de... babamın arazisi.
I really do, but we have a show too, and that one's got your name on it.
Gerçekten ama bizim de bir şovumuz var ve afişinde senin ismin yazıyor.
Previously, the name had been a simple one.
Ondan önce basit bir adı vardı.
When I had flowers sent to his parents the florist said no one by that name lived at that address.
Ailesine çiçek yolladığımda, çiçekçi, Lee soyadında kimsenin o adreste yaşamadığını söyledi.
I was the first one to say her name.
Adını söyleyen ilk kişi bendim.
Yes, a new one. In the name of the Führer.
- Bu yeni bir savaş, Führer'in adına.
You can't remember one name, one fella your boys had trouble with?
Bir adı hatırlayamadın mı başının dertte olduğu bir çocuğun adını?
The man's name is Tim Doman, according to one of Eva's ladies.
Herifin adı Tim Doman. Eva'nın hanımlarından birine uyuyor.
It's one name- - a last name.
Sadece soyisim.
Did you go to the Asian guy with the one name?
Tek ismi olan Asyalı herife mi gittin?
Ladies'Home Journal did name this the number-one honeymoon spot.
Ladies Home Journal dergisi, burayı bir numaralı balayı oteli olarak göstermiş.
34 presidents of the United States, and only one of them was a bachelor, and no one remembers his name.
Birleşik Devletler'in 34 başkanından yalnızca bir tanesi bekardı ve kimse de onu hatırlamıyor.
Well, one of them has a name tag, so we thought all of them should.
Birinin üzerinde isim kartı olunca hepsine koyalım dedik biz de.
Name one stuff.
Söyle o şeylerden birini.
And, Arlene, I never told you this back then, but when me and you and Terry were together at the pass-through with that one waitress whose name we refused to learn'cause we couldn't believe that Sam had hired her... well, I was... listening in on Terry's thoughts that night.
Arlene, bunu sana geçmişte söylemedim ama sen, ben ve Terry Sam'in onu işe aldığına inanamadığımız adını bile öğrenmeyi reddettiğimiz garsonu birlikte düşünürken ben o akşam Terry'nin düşüncelerini dinliyordum.
You name me one way in which we're different.
Farklı olduğumuz tek bir şey söyle.
Why, you have the same last name as one of the candidates.
Neden öyle, adaylardan biriyle aynı soyadı taşıyorsun?
No-one, that's his name.
İsmi Hiç Kimse.
But no one knows your name yet.
Ama henüz senin adını bilen yok.
That name's so fake, it sounds like something out of one of your books.
Kitaplarından fırlamış sahte isimlere benziyor.
No one knew her name.
Kimse ismini bilmiyor.
More than one name.
Bu da birden fazla isim demek.
Hey, if there's one thing I can do, It's name a super-villain.
Hey, eğer yapabildiğim tek bir şey varsa, o da süper suçlu ismi bulmaktır.
He's a one name like Madonna.
- Tek ismi vardı, Madonna gibi.
All right, I'll tell you my name if you can play one instrument in this room.
Tamam, sana adımı söyleyeceğim. Ama bu odadaki herhangi bir müzik aletini çalabilirsen.
You tell me the name of just one of the people who died in that fire and I'll let you go.
O yangında ölenlerden birinin adını söyle ben de gitmene izin vereyim.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20