Nasty business traduction Turc
125 traduction parallèle
Besides, I don't want to be mixed up in any nasty business.
Ayrıca, bundan böyle pis işlerinize bulaşmak istemiyorum.
But it's still a nasty business.
Ama yine de çirkin bir olay.
They buy, sell and even rent'em. Nasty business. Where are they?
Bu riskli bir iş.
Ah, it was a rather nasty business really.
Ah, gerçek şu ki, bu daha pis bir işti.
It was a nasty business all round.
Baştan sona uğursuz bir işti.
Nasty business.
Talihsiz bir olay.
I warned you then that traveling was a nasty business.
Seyahatin sıkıcı bir iş olduğu hakkında seni uyarmıştım.
Isabella and Nicole were mixed up in a nasty business that doesn't concern us.
Isabella ve Nicole bizi ilgilendirmeyen pis bir işe karıştılar.
Barclays bank? Yes, nasty business.
- Barclays Bankası mı?
Pretty nasty business, girls... pretty nasty.
Berbat iş, kızlar. Berbat.
With all this nasty business... zinc coffins and health certificates... and export licenses... why subject them to that?
Çinko tabutlarla, nakil belgeleriyle, sağlık belgeleriyle uğraşacağımıza neden onları burada toprağa vermiyoruz?
What a nasty business, eh?
Ne işler döndü, değil mi?
Nasty business with those two young American boys, wasn't it?
İki genç Amerikalı çocuk için kötü bir olay, değil mi?
Nasty business.
Berbat bir durum.
That nasty business in Senliss.
Senlis randevusu. Bir soygun hikâyesi.
Nasty business, I say.
Bence pis bir iş.
Altarian viruses can be a nasty business.
Altarian virüsleri pis işlere yol açabiliyor.
Oh, this smoke inhalation... is nasty business.
Duman solumak gerçekten pis bir iş.
Yes, nasty business.
Evet, pis iş.
Nasty business.
Pis bir iş.
Nasty business you got yourself into. Will we be court-martialed, sir?
İçine düştüğünüz bu durum çok kötü.
Nasty business, really, but sure enough, I got the MMs, and Ozzy went on stage and did a great show.
Hoş değil, gerçekten, ama emin olun, şekerleri aldım, ve Ozzy sahneye çıktı ve harika şov yaptı.
We wish that Fantasia would go back to how it was before this Nasty business started.
Fantasia'nın Nasty işe başlamadan önceki halini almasını diliyoruz.
A nasty business.
Ne pis iş.
Nasty business, wife turning on her husband like that.
Bir kadının kocasına böyle sırt çevirmesi çok kötü.
Ever since that nasty business with the Ubeans, things have been difficult.
Ubeanlar ile yaptığımız bir kaç kirli işten beri, benim için işler daha zor gerçekleşiyor.
Nasty business that zero.
O sıfır hiç hoş olmadı.
Kincaid : Nasty business.
İşler berbat.
It was a nasty business in Sunnydale, but nobody blames you.
Sunnydale'de olan, berbat bir işti ama kimse seni suçlamıyor.
Another piece of nasty business.
Bir başka pis için bir parçası.
Nasty business, but I won't bore you with my scars.
Proykonlarla yaptığımız savaştan kaldı.
Regrowing bones is a nasty business.
Kemik yapmak zor bir iştir.
Nasty business down there in the Grove.
Grove'da işler kötü.
Nasty business.
Zorlu işlerdi.
If you succeed, then perhaps I can forget about this whole nasty business.
Belki o zaman bu pis işi unutabilirim.
Pretty nasty business.
Oldukça nahoş bir iş.
Nasty business.
Pis iş.
This must be some nasty business.
Bu oldukça pis bir iş olmalı.
Nasty business, this, eh?
- İğrenç bir iş, eh?
That was a nasty business, the other night.
Diğer gece pis bir iş vardı.
What a nasty business.
Ne pis bir iş!
- That's some nasty business, huh?
- İğrenç bir iş, ha?
Honey, this is nasty business.
Balım, bu kirli bir iş.
- Nasty business, this.
- Çok pis bir iş.
Nasty business.
Şimdi, Tanrı'nın tavsiyesine uy.
Well yeah, you can traffic in a lot of nasty stuff with your own shipping business
Evet öyle, kendi nakliye işinizle bir çok kötü faaliyet yürütebilirsiniz.
I've decided that even though mixing business with pleasure can have its very nasty consequences it can also bear some fruitful rewards.
Düşündüm de belki iş ve zevki birbirine katmak epey kötü sonuçlara sebep olabilir ama aynı zamanda renkli ödüllere de.
That's a nasty bit of business, what happened on that river.
Bu sularda olan biraz tiksindirici bir iş.
I wonder what the psychological toll is... for all those years in the nasty male-dominated business world?
Şu erkeklerin egemen olduğu iğrenç iş dünyasında yıllarıdır psikoloğunu arayarak kim bilir ne kadarlık telefon faturası ödemiştir?
Sara has a nasty habit of telling everyone our business.
Sara nın herkese işimizi anlatmak gibi kötü bir huyu var.
It is a mean, nasty, dangerous, dirty business out there. And we have to operate in that arena. I'm convinced we can do it.
Orada yaptıkları oldukça çirkin, adi, tehlikeli ve kirli bir iştir ve biz de o bölgede konuşlandık.