No more talking traduction Turc
257 traduction parallèle
There will be no more talking about this.
Bu konuda bir kelime bile edilmeyecek.
No more talking please.
Daha fazla konuşmayın lütfen.
Now Mrs Kent, no more talking.
Bayan Kent daha fazla konuşma yok.
Now. let's have no more talking. ma'am.
Daha fazla konuşmak yok Bayan!
No more talking.
Konuşmayı kesin.
It's starting now, no more talking.
Artık başlasın. Daha fazla konuşmayalım.
- No! There'll be no more talking.
Daha fazla konuşma olmayacak.
No more talking.
Hadi, artık konuşmayın.
no more talking. How many cards you want?
Daha fazla konuşmak yok.
No more talking.
Artık konuşmak yok.
No more talking!
- Yeter bu kadar!
No more talking to girls.
- Kızlarla konuşmak yok.
No more talking t-bones, or cowboys with heartburn.
Kalbi yanan kovboyu oynamıyorum.
No more talking, singing.
Konuşmak yok. Şarkı söylemek yok.
No more talking.
Daha fazla konuşma.
There ain't gonna be no more talking.
Artık konuşmaya gerek yok.
And no more talking.
Konuşmak yok.
- No more talking.
- Konuşma yok artık.
- No more talking.
- Tamam yeter.
I'm just saying no more talking with the feds... until we are working off the same page.
Sadece federallerle fazla konuşma diyorum ta ki biz bazı sayfaları kapatana dek.
I don't wanna hear no more talking about Pussy.
Artık Pussy'yle ilgili bir şey duymak istemiyorum.
No more talking about your father.
Tamam, babanla ilgili daha fazla konuşmayacağız.
No more talking!
Artık konuşma yok!
No more talking to the coach, got it?
Koçla daha fazla konuşma, tamam mı?
No more talking.
Artık konuşmayı bırak.
No more talking.
Konuşma yok.
- No. No more talking.
- Hayır, artık konuşmak yok.
No more talking.
Başka konuşma yok.
Just no more talking about Donna.
Sadece Donna hakkında daha konuşmak yok.
What if there is no more talking in that scene?
Ya o sahnede başka hiç konuşma yoksa?
- No. No more talking.
Konuşmak yok.
- No more talking.
Lütfen konuşma. Gillian.
- Dr Berlutti, no more talking.
- Dr. Berlutti, daha fazla konuşmayın.
No more talking.
Bu kadar muhabbet yeter.
Well, elder, when you get over in that pretty valley he's talking about I guess we won't see you no more.
Elder, şu bahsettiği güzel vadiye vardığınızda, sanırım sizi bir daha göremeyeceğiz.
I tried talking to you like a friend, but no more.
Seninle bir arkadaş gibi konuşmaya çalıştım, ama olmuyor.
- What are you talking about, no more?
- Ne demek "bu son"?
I tell you, the way you're talking I don't understand nothing no more.
Şu kadarını diyeyim, siz böyle konuştukça artık hiçbir şeye akıl erdiremiyorum.
No more fairies, elves, princesses... ghosts, goblins, talking trees! I'm sick of it all, okay?
Ne periler, ne elfler, ne prensesler hayaletler, cinler, konuşan ağaçlar!
I've been dealing with these things for more than 20 years... and we ain't talking about no candy-ass field mice.
Bu şeylerle 20 yıldan fazladır uğraşıyorum ve burada şeker kıçlı tatlı farelerden bahsetmiyoruz.
Talking like you'll be running the country soon enough... No more excuses!
Yakında ülkeyi yönetecek gibi konuşuyorsun.
I ain't talking to you no more.
Seninle daha fazla konuşamam.
Maybe no more talking.
Bu kadar konuşma yeter galiba.
The longer we stay here, the more people will question how a fisherman with no engineering background built a sophisticated talking fish robot.
Burada ne kalırsak, o kadar insan bilim geçmişi olmayan basit bir balıkçının konuşan, sofistike bir balık-robot yaptığını sorgulayacak.
Say no more! That's what I'm talking about.
Söylenecek laf yok!
I understand I am in no position to demand anything, but for the record, I'm far more comfortable talking over a glass of chateau petreuse...'82.
Bir şey talep edebilecek bir durumda olmadığımı biliyorum ama bir kadeh Chateau Petrus içerken daha rahat konuşan bir insanımdır.
Don't look around, stare straight ahead, no more talking to people ever!
- Etrafına bakma. Önüne bak.
I guess you won't be talking no more, will you, motherfucker?
Sanırım artık konuşamayacaksın değil mi orospu çocuğu
We are talking about a non-exclusive, egalitarian brotherhood where community status and more importantly, age, have no bearing whatsoever.
Bizler ayrımsız, eşitlikçi kardeşlikten söz ediyoruz. sosyal statü ve daha önemlisi yaşın, hiçbir öneminin olmadığı kardeşlikten.
If talking about it. No more chocolate.
Ayrıca çikolata da bitmiş.
No more mean talking!
Daha fazla manalı konuşmak yok!
no more bets 114
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more talk 25
no more words 20
no more tears 17
no more 1238
no more lies 144
no more games 109
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more talk 25
no more words 20
no more tears 17
no more 1238
no more lies 144
no more games 109