English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / No sugar

No sugar traduction Turc

550 traduction parallèle
There's no sugar.
Şeker yok.
- Oh, dear, no sugar.
- Şekeri yok.
No sugar. - lt's in the spoon. - Alec behaved so beautifully... with such perfect politeness.
Alec öyle güzel ve nazik davrandı ki gerçekte ne hissettiğini kimse tahmin edemezdi.
- There's no sugar.
- Şekerimiz yok.
- No sugar, as usual?
- Her zamanki gibi şekersiz değil mi?
No sugar in a martini.
Martiniye şeker konmaz.
- There's no sugar.
- Şeker yok.
He didn't get no sugar.
Ona şeker yok.
No pastry, no butter - and no Sugar.
Pasta yok, yağ yok ve Şeker de yok.
No sugar.
Şeker istemiyorum.
- No, thank you, no sugar for me.
- Teşekkür ederim, istemem.
There's no sugar, I'm afraid.
Şeker koymadım galiba.
No lard, no sugar.
Domuz yağı yok, şeker yok.
No sugar or eggs?
Ya şeker ve yumurta?
My coffee black, two thirds of a cup, no sugar.
- Sade kahve, üçte ikisi dolu, şekersiz. - Evet, efendim.
You can have one cup of weak tea. No sugar.
Bir fincan açık çay içebilirsin.
Or there'd be no sugar for your tea.
Yoksa çayın için şeker olmaz.
No sugar in the gut.
Bağırsaklarda şeker olmamalı.
There's no sugar in this.
Bunda şeker yok.
No sugar, no nothing we could put something underneath.
Şeker yok, hiçbir şey yok... Altına bir şey koyalım.
No sugar, please. This strange coffee is a bore, but what can I do when I can't sleep?
Bu alışılmadık kahve çok beter... ama ne yapabilirim ki, uyuyamazken?
- Make mine black, no sugar.
- Benimkine şeker koyma.
Chief wants coffee, no sugar.
Şef kahve istiyor, şekersiz.
- No milk, no sugar.
- Süt ve şeker kullanmam.
I need two vodka gimlets, one straight up, one blended, rocks, Chivas rocks, soda, a Comfort Manhattan, no cherry, a white wine spritzer, an Old Bushmill Irish decaf, no sugar.
Bana 2 votka, biri sek, biri karışık buzlu bir Chivas sodası, bir kirazsız Comfort Manhattan, köpüklü bir beyaz şarap, bir de kafeinsiz ve şekersiz Old Bushmill Irish.
No sugar!
Şekersiz!
- Yes, but there's no sugar
- Evet. Ama şeker yok.
Oh, No. I'm Sweet Like Sugar, Soft Like Suede, But Unlike A Piano, I Never Get Played.
Şeker gibi tatlı, kadife gibi yumuşağım ama kalbimi piyano gibi çalamazsın.
Twenty lumps of sugar in a glass- - No.
20 parça şeker bir bardak... Hayır.
Okay, Sugie, don't use no names, though.
Tamam Sugar, yine de isim kullanma.
- No, my sugar pie.
- Hayır, tatlım.
- No sugar, thank you.
Şekersiz, teşekkür ederim.
No milk, two lumps of sugar.
Süt istemem, iki parça şeker.
- No sugar!
- Şekersiz!
- No, thank you. Just tea with sugar.
- Yalnızca çay istiyorum.
This is no bitter, it's sweet as if it had sugar in it.
Şekersiz değil bu, sanki şeker koymuşum gibi tatlı.
I'm gonna find that sugar-tongued rat, no matter how long it takes.
Ne kadar zamanımı alırsa alsın, o tatlı dilli sıçanı bulacağım.
No solution for the sugar workers.
Şeker işçilerine de vermedi.
And since no one in the world wants to drink their tea without sugar... business continued to prosper for the world's leading sugar companies.
Ve dünyada hiç kimse çayını şekersiz içmek istemediği için dünyanın ileri gelen şeker şirketlerinin işleri artmaya devam etti.
No, Mr. Shelton, but what is important is that the Royal Sugar Company... controls, in practice, the entire economy of Queimada... whilst the government of Queimada, in practice, no longer controls anything.
Hayır Bay Shelton, önemli olan Kraliyet Şeker Şirketi uygulamada tüm Queimada ekonomisini kontrol ediyor. Bu arada Queimada hükümeti, uygulamada hiçbir şeyi kontrol etmiyor.
- No, I haven't seen the bloody sugar bowl.
Hayır, kahrolası şekerliği görmedim.
Well, we don't buy sugar in Shelton no more.
Bir daha Shelton'da şeker almak yok.
Sugar? No, I take it black, thank you.
- Hayır, koyu içerim, Teşekkürler.
You can bet the honeybee's sugar tit there ain't no water to find.
Bu civarda su bulmak arı kovanından bal almaktan daha zordur.
- No, the sugar.
Hayır, şeker.
- No cream and sugar for me.
- Benimkinde şeker ve krema olmasın.
I'm no Olivier, but it ain't the ring, it's the play. Give me a stage where I'll rage.
Olivier Sugar Ray'in karşısına çıksaydı o da derdi ki, sahneyı ringe tercih ederim.
I'm no Olivier, but if he fought Sugar Ray, he'd say
Olivier Sugar Ray'in karşısına çıksaydı, böyle derdi :
Chivas rocks, soda, a Comfort Manhattan, no cherry, a white wine spritzer with a twist, one Old Bushmill Irish decaf, hold the sugar.
... köpüklü bir beyaz şarap, ve bir de kafeinsiz ve şekersiz Old Bushmill lrish.
- Thank you, I haven't slept I'm exhausted - There's no sugar
- Şeker yok.
But, no she'd find sugar in a sand dune!
Ama hayır o bir kum tepesinde bile şeker bulur!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]