Not a good time traduction Turc
1,812 traduction parallèle
- Now is not a good time.
- Şimdi sırası değil.
This is not a good time.
Uygun bir zaman değil.
In the water today. God, it's not a good time.
Hiç iyi bir zaman değil.
Not a good time, Mr. Bauer.
- Müsait değilim Bay Bauer.
Now is not a good time.
Şu an iyi bir zaman değil.
This is not a good time.
İyi bir zamanda gelmedin.
It's not a good time right... I gotta...
Pek uygun bir zaman değil.
Babe, it's really not a good time.
- Bebeğim şu an iyi bir zaman değil.
Not a good time.
Kötü zamanlama.
Jimmy, honey, it's not a good time.
Jimmy, tatlım. Uygun günümde değilim.
- This is not a good time.
- İyi bir zaman değil.
You know, this is probably not a good time.
Muhtemelen bu iyi bir zaman değil.
Not a good time.
- İyi bir zaman değil.
It's not a good time.
Şu an iyi bir zaman değil.
Hey, look, pops, it's not a good time right now.
Baba, şimdi pek uygun değilim.
Now's not a good time.
Şu an uygun bir zaman değil.
Not a good time, Chucky.
Zamanı değil, Chucky.
She can get curious, - and right now is not a good time.
-... ve şu an hiç sırası değil.
- Now's not a good time...
- Şuan doğru bir zaman değil...
- Not a good time.
- Doğru zaman değil.
It's really not a good time.
Özür dilerim. Pek iyi bir zaman değil.
Listen, honey, this is not a good time.
Tatlım, şu an müsait değiliz.
Oh, sweetie, now is not a good time.
Hayatım şimdi zamanı değil.
Uh, so given the diagnosis, maybe it's not a good time to get married.
Tanıya bakılınca belki de evlenmek için pek uygun bir zaman değil gibi.
You wanna come? Oh, thanks, but it's... Not a good time.
Teşekkür ederim ama pek uygun bir zaman değil.
And this is not a good time to be over-extended.
Ve açılınca da böyle olmuş.
Nick, this is not a good time.
Nick, bunun için hiçte uygun bir zaman değil.
- Th... this is really not a good time.
- Pek iyi bir zaman değil.
Not a good time.
Müsait değilim.
This is not a good time to bring Lois in too.
Lois'i buna dahil etmek için uygun bir zaman değil. - Lois mi?
Uh, but obviously, now's not a good time.
Ama belli ki şu an, iyi bir zaman değil.
And arrange the technical support needed but now it's not a good time to transfer her body.
Çeşitli düzenlemeler için teknik destek gerekli. Şimdi onu götürmek için doğru bir zaman değil.
It's really not a good time.
Şu an hiç iyi bir zaman değil.
Right now is not a good time for me to be worried about you snapping.
Bu aralar insanlara saldırman konusunda endişelenemem Stefan.
A month ago, I would've rejoiced, but with the Council back on the alert it is not a good time for Stefan to fly off the handle.
Bir ay önce olsaydı, buna sevinirdim ama konsey yeniden alarma geçtiği için şu sıralar Stefan'ı kontrol altında tutmalıyız.
Well, maybe now is not a good time.
Şey, belki de uygun bir zaman değildir.
Not a good time to be carrying this cake.
Bu pastayı taşımak için uygun bir zaman değilmiş.
Uh, it's not a good time.
Bu, iyi bir zaman değil.
Look, it's just- - with my mom and everything, you know, it's just, like- - it just has not been a good time.
Bak, tüm bu mesele annemle aramızdakiler falan sadece pek iyi günler geçirmiyorum.
It's just not a really good time right now.
Ters zamanda geldi.
Have not seen him so happy is a good time.
Uzun zamandır onu bu kadar mutlu görmemiştim.
And really, it would certainly not be a good time.
- Ve gerçekten bunun için iyi bir zaman değil.
Um, you know, now's not really a good time- -
Ama pek iyi bir zamanlama sayılmaz- -
So, uh, good luck with your troubles... and I'm gonna make it a habit not to stop and talk to students...'cause this has been a colossal waste of my time.
Dertlerinde sana başarılar ve bir daha durup öğrencilerle konuşmamayı alışkanlık haline getireceğim çünkü benim için feci bir zaman kaybı oldu.
- Oh, that was not a very good time for me.
- Okul anılarını hiç açma.
Okay, this might be a good time to mention to you That the marionettes are not kind to latecomers.
Sanırım kuklaların geç gelenlere de kötü davrandığını belirtmeliyim.
My lady, forgive me for being so forward but if your niece should win and Rothenberg will be your home as well as mine for a very long time, it will be good not to be alone in those cold and drafty halls.
Leydim, bu kadar ileri gittiğim için beni affedin fakat yeğeniniz kazanırsa Rothenberg, uzun yıllar benim olduğu gibi sizin de eviniz olacak. Bu soğuk ve rüzgârlı odalarda yalnız olmamak harika olurdu.
Not a good time right now.
Şu anda pek müsait değilim.
No, no, it's not a very good time.
Hayır, pek iyi bir zamanlama değil.
Good guess, but what I'm saying is summer's a time you just wanna have fun. Not get so serious.
İyi bir tesbit, ama ben yazın insan eğlenmeli ciddi olmamalı demek istemiştim.
- Then you better definitely not tell her what a good time we're having.
O zaman kesinlikle ona ne kadar çok eğlendiğimizi anlatma.
not allowed 48
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not a chance 697
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a lot 168
not a chance 697
not at this time 60
not all at once 17
not a bit 123
not at 40
not a bad idea 73
not another word 129
not always 307
not at first 142
not a clue 146
not a 133
not all at once 17
not a bit 123
not at 40
not a bad idea 73
not another word 129
not always 307
not at first 142
not a clue 146
not a 133
not a big deal 105
not at night 20
not a thing 280
not a chance in hell 32
not all of us 56
not at the same time 17
not all of them 194
not all 133
not all of it 125
not all the time 106
not at night 20
not a thing 280
not a chance in hell 32
not all of us 56
not at the same time 17
not all of them 194
not all 133
not all of it 125
not all the time 106